Evlilik, hem hayatın zorluklarına hem güzelliklerine karşı bir 'takım' olma işi, iki kişilik dev bir takım... İki yüreğin bir atması, iki ruhun zaman içinde 'bir'e dönüşmesi... Farklılıkların anlayış ve sevgi potasında erimesi, sivriliklerin aşkla törpülenmesi... Farklı hayatlardan, farklı geçmişlerden gelen iki insanın dünyaya kafa tutması bir anlamda!
Peki, 50 yıl, yani tam yarım asır bir evlilikte neyi temsil eder? Yarım asrı birlikte devirmenin ardında nasıl bir mücadele, nasıl bir hayat macerası vardır? Hem de ego denen, dizginlenmesi hayli meşakkatli o vahşi atın hükümranlığını ilan ettiği 'ünlüler' aleminde, sanat camiasında bir evlilikte 50 yılı devirmenin sırrı nedir?
İşte gazeteci arkadaşımız, Günaydın İstihbarat Şefi Merve Yurtyapan Bozkurt tam da bu çetrefilli sorulara parmak basan öyle güzel bir kitaba imza attı ki; ünlü isimler üzerinden yarım asırlık aşkların bir nevi röntgenini çekti. Ünlü çiftlerle konuştu ve yazdı. Hem çiftlerin 'birer birer' kendi hayat hikayeleri, tanışma öyküleri, ilişkilerinin en özel detayları hem de yarım asırlık bir evliliğin sırları var bu kitapta...
Gazeteci-yazar Merve Yurtyapan Bozkurt'la, enine boyuna Yarım Asrı Devirenler kitabını konuştuk...
- Öncelikle tebrik ederim Merve. Yarım Asrı Devirenler nasıl bir sürecin ürünü, hangi fikirlerle yola çıktın? Nasıl çalıştın?
- Son dönemde herkes gerçek sevgi, saygı ve samimiyeti arıyor. Gençler ilişkilerin yüzeyselleştiğinden yakınıyor. Görüşmelerin sığlaştığı, insanların birbirini anlamaya vakit ayırmadığı düşünülüyor. Boşanmalar arttı, insanların birbirine tahammülü azaldı. Birçok insandan benzer şikayetleri duymaya başlayınca ben de bu konu üzerine epey düşündüm. Sonra bu konuyu sanat dünyasının usta isimlerine sormaya karar verdim. Çünkü ünlüler üzerinde de hep evlilikleri uzun sürmez algısı vardı. Ancak bütün bunlara karşın ilişkilerini 50 yılı aşkın süredir devam ettiren isimler de var. O zaman konuyu ustalarından dinleyelim dedim ve ünlü isimlerin kapısını çaldım.
- Evliliklerinde 50 yılı geride bırakmış ünlü isimlerin hikayeleri üzerinden aslında aşk ve kalıcı bir hayat arkadaşlığı hakkında da tüyolar, ince detaylar var kitabında... Bir ilişkide 50 yılı devirmenin sırrı neymiş, nelermiş sence?
- Özel anılarını bizimle paylaşan usta isimlerin hepsi aslında iki konuda birleşiyor. Yaşadıkları farklı ama deneyimlerinden çıkardıkları sonuç ortak. Sevgi ve saygı bir ilişkinin olmazsa olmazları. Hepsi ilişkilerinde yarım asrı devirebilmiş olmayı bu önemli unsurlara bağlıyor. Birbirlerine köstek değil destek olmayı seçmiş çiftler bunlar. Cüneyt Arkın, "Mutlu evliliğin sırrı bence karşılıklı anlayış içinde olmak" derken, Hülya Koçyiğit, "Karşılıklı sevgi, saygı, güven dediğimiz duygular varsa zorluklar olsa bile onları aşmak kolay oluyor" diyor. Serpil Tamur ise "Gençler sahip oldukları duyguları çabuk tüketmesin. Aceleci davranmasınlar" diye tavsiyede bulunuyor.
- Kitap, kendi alanlarında Türkiye'ye damga vurmuş isimler, çiftler var. Ünlü olup bir evliliği bu kadar uzun süre, neredeyse bir ömür boyu sürdürmekte en çok zorlandıkları konular neler olmuş?
- Bence onlar evliliklerini sürdürmekte hiç zorlanmamışlar. Çünkü ilişkilerinde olumsuzluğa değil de hep olumlu yönlere ağırlık vermişler. Kıskançlıklar yaşanmamış mı? Tabii ki olmuş. İçlerinde fırtınalar estiği, tartışmaların yaşandığı günler... Ama sorunları tatlıya bağlamayı bilmişler. "Bir taraf sinirliyken diğeri dinlemeyi bilmeli. İki taraf da aynı öfkeyle yaklaşırsa işte o zaman geri dönülmez olaylar yaşanabilir" diyorlar.
- Kitapta yer alan çiftler birbirlerine en çok hangi noktalarda destek olmuşlar. Kitapta yer alan birkaç örnek üzerinden anlatabilir misin?
- İşleri konusunda hep birbirlerini desteklemişler. Hülya Hanım kuralları olan bir annesi olduğunu anlatıyor. O da evlendikten sonra benzer bir baskıyı eşinden görebileceğini düşünüyor ancak Selim Bey, "Bu senin işin ve ben senin en büyük hayranınım. Senin için ne yapabilirim?" diyerek kararlarında hep destekliyor. Cüneyt Bey, setlerde yaşadığı sakatlıklarda eşinin kendisine bebekler gibi baktığını söylüyor. Hatta geçirdiği büyük bir kazada aylarca hareket edemediğini ve Betül Hanım'ın çoğu gece uyumadan başında beklediğini söylüyor. Güzin Özyağcılar, kızı Zeynep Özyağcılar'ın çocukluk döneminde yoğun bir tempoda çalışıyor ve bu dönemde Erdal Bey, çocuğunun bakımını üstleniyor. Ona özel yemekler yapıyor, uyutuyor, baba-kız unutulmaz anlar paylaşıyorlar.
- Konuştuğun isimler aile olmanın önemini nasıl anlatıyorlar?
- Cengiz Kurtoğlu diyor ki, "Son nefesinize kadar aile olduğunuzu bilmek çok önemli. Aile parçalandıktan sonra tekrar kurmak imkansız. İnsana güç veren aile saadetidir." Engin Çağlar, "Mutlu, her şeyi paylaşan bir aileyiz. Birlikte yaşamak bizi hep mutlu ediyor" diye konuşuyor.
- Sanat dünyasında evliliklerin kısa sürmesinin nedenini nasıl açıklıyorlar?
- Güzin Özyağcılar, "Sanat dünyasında ego savaşları olur. Bu savaş hele ki eşler arasında olursa o zaman evlilik yürümez" diye durumu özetliyor.
HÜLYA KOÇYİĞİT MADDİ ZORLUKTAN DOĞUM YAPTIĞI HASTANEDE REHİN KALMIŞ
- Kitabı yazarken seni en çok etkileyen, sende yer eden anekdotlar neler oldu? Birkaç örnek verebilir misin?
- Kitapta öyle güzel ve sıcak hikayeler var ki... Hülya Koçyiğit'in, aklının ucundan evlilik geçmediği bir dönemde futbolda fırtınalar estiren Selim Soydan ile yolları kesişiyor. Selim Bey, ilk tanıştıkları gün aklına koyuyor Hülya Hanım ile evlenmeyi ve istediğini de yapıyor. Birlikte birçok şey aşıyorlar. Hayat her zaman onlar için de toz pembe değil. Maddi sıkıntı çektikleri de oluyor. Hülya Hanım, doğum için hastaneye girip dünyanın en güzel sevincini yaşarken bir yandan da alacaklarını tahsil edemedikleri için hastanede kalmak zorunda kalıyor. Ama Hülya Hanım, eşine her zaman güveniyor ve Selim Bey de onu ne yapıp edip hastaneden çıkarıyor. Son dönemde yaşadıkları hastalık sürecinden de bahsediyor Hülya Hanım. O duygusal süreçten nasıl dimdik çıktıklarını herkese mesajlar vererek anlatıyor.
CÜNEYT ARKIN BALAYINA ELİ SAKAT GİTMİŞ
"Tamer-Rukiye Yiğit çifti de çok büyük sınavlar vermiş. Rukiye Hanım'ın babası evlenmelerine izin vermiyor ve çok uzun yıllar durumu kabullenmiyor. Bu hikayede beni en çok etkileyen Tamer Bey'in duruşu oldu. Şimdi birçok insan böyle bir durumla karşı karşıya kalsa arkasına bakmadan kaçar eminim ama o kalmayı seçiyor. Hem de kurşunlara göğüs gererek. Seti kurşunlanıyor, işinden oluyor ama o sevdasından vazgeçmiyor. Güzin-Erdal Özyağcılar çifti ise olmazları olduranlardan. Güzin Hanım'ın ailesi evlenmelerine izin vermiyor ama onlar bir olmayı kafalarına koyuyorlar. Birbirlerini hiç bırakmıyorlar. Güzin Hanım'ın babasının hastane odasında söylediği sözler vasiyet niteliğinde oluyor ve annesi böylece yumuşayıp evlenmelerine izin veriyor. Cüneyt Arkın, şöhretinin zirvesindeyken Betül Hanım'la tanışıyor. O yıllarda dublör kullanmayı reddettiği için geçirdiği kaza sonucu balayına bile eli sakat gidiyor usta sanatçı. Kolay değil o dönemin en ünlü sanatçılarından. Bütün kadınlar ona aşık. Ama Betül Hanım, içinde fırtınalar kopsa da yaşadıklarını eşine yansıtmıyor. Her zaman sakin ve sabırlı durmasını biliyor. Eşi gece gündüz setten sete koştururken evi ve çocuklarına sahip çkııyor. Engin Çağlar ile Filiz Vural ise peri masalı gibi bir aşk yaşıyorlar. Dillere destan bir nişan ve düğün yapıyorlar. Birbirlerine hep saygılılar, evde kavga gürültü olmadan yaşamayı bilmiş ve oğullarının karşnı da hep örnek ebeveynler olmuşlar."