Çok yüksek duygularla, büyük heyecanlarla yaşanmaya başlanan ilişkilerin genellikle hızlıca tüketildiğini görürüz. Yüksek heyecanlar ve duygular zaman geçtikçe kendini monoton bir ilişki düzenine ve sessizleşen bir hale bırakır. Her türlü şey yaşanmış, tüm duyguların her hali hissedilmiş, görülecek her şey de görülmüş gibi ilişkiyi kara bulutlar esir almaya başlamıştır. Artık konuşulacak konu dahi bulunamaz, zamanla sessizleşir ve birbirinize yabancılaşmaya başlarsınız. Aynı ev içinde iki yalnız kişisinizdir veya aynı ortamda bulunan birbirine iki yabancı gibi olmaya başlarsınız.
İlişkinin en başında tüm duygularımız, dürtülerimiz, hormonlarımız yüksek seviyedeyken genellikle her şeyi pembe gözlüklerle görme eğiliminde olup önümüze çıkan herhangi bir kusuru minicik görme eğiliminde oluruz. Ancak zaman geçtikçe duygularımız ve mantığımız bazı şeylerin eksildiğini daha net bir şekilde anlamaya başlar.
Mutlu bir ilişkinin en önemli kanıtlarından biri, iki kişinin birbirinden asla sıkılmadan vakit geçirebilmesidir. Tabii ki her bireyin özel ilgisinin olduğu alanlar, zevk duyduğu etkinlikler vardır. Bu farklılıklar ilişkiyi bozan unsurlar değil ilişkiyi zenginleştiren, canlı tutan faktörlerdir.
İLİŞKİYE NEFES ALDIRIN
Fakat ilişkideki iki kişi, aynı şeyleri yapmaktan hoşlanmayabilir, her iki bireyin ortak paylaşımlar haricinde özel alanlarının ve özel ilgilerinin olması gereklidir. Bu ilişkinin nefes alabilmesi ve kişisel gelişiminiz için çok önemlidir. Özellikle partnerinizle flört dönemindeyken birbirinizin nelerden hoşlandığını, neleri yapmaktan keyif aldığını, ortak zevklerinizi mümkün olduğunca tanımaya çalışmak çok önemlidir.
Peki, mutlu beraberliğiniz belli bir süre ilerledi, ama yolunda gitmeyen bir şeyler hissetmeye başladınız, bazı durumlar artık gözünüze batmaya başladı. Şimdi ne yapacaksınız?
RUTİNİN DIŞINA ÇIKIN
Sürekli aynı şeyleri konuşmak, aynı yerlere gitmek belli bir süre sonra monotonlaşmanıza ve ilişkinin sıkıcı hale gelmesine neden olur. Bu durumun yaşanmasını engellemek için yeni konulardan konuşmak ve farklı planlar yaratmak işe yarayacaktır.
Fakat bu durum tek tarafın çabalamasıyla mümkün olmaz. Sıradanlaşmış ilişkiyi kurtarmak için her iki tarafın da yeterince fedakarlık yapması gerekir. Hiç gitmediğiniz bir ortamı birlikte keşfetmek için keşif planı yapmanız, belki daha önce hiç denemediğiniz bir hobi edinmek veya spora gitmek... Rutin düzeni bozup içine heyecan eklemek her zaman işe yarayacaktır.
SOSYAL ÇEVRENİZİ GENİŞLETİN
Bir kursa katılmanız rutin bir düzenden çıkıp belki daha önce hiç keşfetmediğiniz yeteneklerinizi tanımak rutin giden bir yoldan sapmak için kestirmelerden biridir. Ayrıca beraber katıldığınız bu tür sosyal etkinlikler yeni insanlarla tanışıp sosyal çevrenizin genişlemesine ve daha eğlenceli vakitler geçirmenize yardımcı olur.
Planlarınızı sürekli baş başa olarak mı yapıyorsunuz? Bu ilişkinin gitgide monotonlaşmasına sebep olabilir. Geniş sosyal ağa sahip olan ilişkiler her zaman daha da güçlüdür. Hatta bazen hem sizin hem partnerinizin kendi sosyal çevresiyle planlar yapmasını, birbiriniz için teşvik edebilirsiniz. Arkadaş çevrenizle planlar yapmak, sohbet etmek, vakit geçirmek onlar dışında kalan zamanlarınızı daha verimli geçirmenizi sağlar.
DUYARSIZLIĞIN SEBEBİ KİŞİLİK BOZUKLUĞU OLABİLİR
Hayatınızda olan partnerinizin size olan duyarsızlığının ardında bir kişilik bozukluğu yatabileceği ihtimalini de göz önünde bulundurun.
NARSİSTLERİ YAKINDAN TANIYALIM
Narsistik kişilik bozukluğuna sahip kişiler kendilerini fiziksel, sosyal ve ruhsal yönden aşırı olarak beğenirler. Sürekli olarak diğer insanların beğenilerini, takdirlerini, ilgilerini hak ettiklerini ve bu ilginin sadece onlar için özel olması gerektiğine inanırlar. Peki partnerinizin kendine aşık bir narsist olduğunu nasıl anlarsınız?
1- Hep en doğruyu onlar bilir.
Hangi mesleğe sahip olursa olsun, sizin uzmanı olduğunuz bir konuda dahi tam karşıt fikri savunur. Her daim her konu hakkında en doğruyu onlar bilmektedir. Kendi fikirlerini desteklemeyen, karşı çıkan herkese karşı öfke duyup o kişileri anında değersizleştirirler.
2- En özel, en güzel, en zeki onlardır.
Eşsiz bir insan olduklarına inanırlar. Kendilerini olduklarından daha özel, yetenekli, güzel, yakışıklı, başarılı görürler. Ve herkesin de onları bu şekilde görmesini isterler. Benlik saygıları çok kırılgandır. Bu benliği güçlü tutmak için sürekli olarak ne kadar iyi işler yaptıklarını ve bundan dolayı çok iyi değerlendirmeler aldıklarını paylaşırlar. En temel gereksinimleri sürekli ilgi görmek ve pohpohlanmaktır.
3- İlk görüşte çok güçlü bir izlenim bırakır ama...
Bu kişilik bozukluğuna sahip kişiler çevrelerinin beğeni ve övgü dolu sözlerini almak için başarılarını abartır, kendilerini eşsiz göstermek için çabalarlar. Bencil ve sadece övgü bekleyen taraflarından ötürü sosyal çevresinin kendisinden uzaklaşmasına sebep olurlar.
4- Başkalarını aşağıda görerek kendilerini üstün hissederler.
Çevrelerinde bulunan hemen herkesi aşağıda görme eğilimindedirler. Buna karşılık kendilerinin çok özel olduklarını düşünürler. Böyle bir karşılık alamadıklarında şaşkınlığa uğrarlar. Örneğin sıra beklemek onlar için büyük bir sorundur çünkü her alanda öncelikli kişiler olduklarına inanırlar.
5- Kendilerinden başka insanları anlama istekleri yoktur.
Başkalarının duygularını anlamak onlar için çok zordur, empati yapamazlar. Başkalarının ihtiyaçlarını zayıf bir yan olarak görür ve eleştirirler. Duygusal olarak soğuk ve ilgisizdirler.
6- Kendisinin kıskanıldığına inanır, başkalarını kıskanırlar!
Başkalarının başarıları, onlar için büyük rahatsızlıktır. Bunlara sadece kendisinin layık olduğunu düşünür. Çevresindeki kişilerin başarılarını hep değersiz göstermeye çalışır.
7- Sadece üstün bulduğu kişilerle arkadaşlık kurarlar.
Eşsiz biri olduklarını düşündüklerinden ötürü özel olduklarına inandıkları kişilerle arkadaşlık kurarlar ve bu kişilere üstün yetenekli vb. özel anlamlar yüklerler.
SON SÖZ
TEDAVİ OLMAYAN KİŞİLERLE YAŞAMAK, SİZE ZARAR VERİR
Narsistik kişilik bozukluğuna sahip kişiler genellikle bu rahatsızlığı kabullenmez. Kendilerini sürekli olarak haklı görürler ve karşıdaki kişiyi suçlarlar. Terapi almak, yani birinden destek alıyor olmak bu kişiler için zedeleyici olarak görülür. Fakat yine de elinde olanları kaybettiğinde oradaki depresyon haliyle başa çıkabilmek için destek alabilir. Terapi desteğinde psikoloğun onu sürekli olarak onaylamasını ister ve bu olmazsa terapiyi yarım bırakabilir. Terapist dengeli bir iletişim yolu bulabilirse tedaviye yanıt verebilir. Tedavi olmayan narsist bireyle yaşamaya devam etmek özgüveninizin düşmesine, benlik saygınızın yok olmasına, yaşamdan keyif alamayıp hayatınızdaki birçok şeyin kaybına yol açabilir.