Sanatçıların gündeminde doğa ne kadar var? Evet, küresel iklim krizi ya da pandemi süreci kimi sanatçıların doğaya yüzünü dönmesine, insanın doğanın bir parçası olduğu gerçeğini hatırlamasına neden oldu belki. Ama bunlardan bağımsız olarak sadece doğanın döngüsünü anlama çabası, kaç sanatçının gündeminde yer alıyor? 20. yüzyılın en önemli sanatçılarından kabul edilen David Hockney, 2010'lardan beri bahar ışığının peşine düşmesiyle başlayan serüveniyle, bu konuda uzun zamandır listenin başında yer alıyor.
İnsanın hıza, teknolojiye, tüketime teslim olduğu, kendinin neden olduğu sorunların girdabında debelendiği bir dönemde Hockney, doğanın döngüsünde canlanmayı, umudu, iyiliği temsil eden baharın gelişini gözlemliyor uzun zamandır. Gözlemlemekle de kalmıyor bunu da resmetmeye çalışıyor. İşte Akbank'ın desteğiyle Sakıp Sabancı Müzesi'nde açılan Baharın Gelişi, Normandiya, 2020 başlıklı sergi, Hockney'in bu resimlerinden oluşuyor. Kuru bir ağacın çiçeklenmesi, çiçeklerin yeşile dönmesi, yağan yağmur, bahar ışığının günbegün değişmesi ve bu ışığın yeşili türlü tonlarıyla zenginleştirmesi... Hockney, "Gelecek uzun sürer" sözüne tekabül edecek şekilde baharın uzun süren gelişini adeta doğanın döngüsündeki ritmiyle ortaya koyuyor.
IPAD İLE ÇİZİLEN DEVASA RESİMLER
Fakat bunu yaparken başka bir şey daha yapıyor büyük sanatçı. Resimlerini IPad'de çiziyor. Teknoloji bağımlısı olan, hatta dijital bir hayata mecbur olduğumuz dayatması yaşadığımız bir dönemde teknolojinin aslında insan için bir araç olduğunu hatırlatıyor.
Bütün bunlar biraz da hayata geniş bir perspektiften bakmayı, bilgeliği gerektiren durumlar. Ama söz konusu Hockney olunca bir başka şeyi daha es geçmemek gerekiyor: Çocuksu merak. Hockey doğayı gözlemlerken, bir çocuğun doğa döngüsü karşısında yaşadığı şaşkınlık ve hayranlık duygusuna ihtiyacımız olduğunu da gösteriyor bize... Karmaşa karşısında yalınlık, fazla ciddiyet karşısında hınzırlık, çok bilmişlik karşısında merak... Sakıp Sabancı Müzesi'ndeki Hockney'in eserlerini incelerken tüm bu çocuksu bakış ile bilge bakışın ortaklaştığını hissettiriyor Hockney... Bunları yaparken Monet'ye ve Van Gogh gibi büyük ressamlara selam göndermesi ise ayrı bir lezzet...
Dolayısıyla sanatın doğaya sırtını döndüğü, insanın kötücüllüğe teslim olduğu ve iyimserliği unuttuğu bir dönemde David Hockney, neredeyse fetiş hale getirilen ve kutsanan teknolojiyi olması gerektiği gibi bir araç olarak kullanarak, bir çocuk masumiyetiyle ve bilge gözlemciliği ile doğanın muhteşem döngüsünün peşine düşüyor. Belki bunun içim resimleri hem yalın olmayı hem hayranlık uyandırmayı hem de ilham verici olmayı başarıyor. Böylece sergi doğaya, umuda, insani olana adanmış huzur dolu, umutlu bir sergiye dönüşüyor.
Sabancı Müzesi Müdürü Prof. Dr. Nazan Ölçer'in "Bu sergi baharın baştan sona hikayesi, adeta kutlaması niteliğinde. Doğanın mucizelerini, her şeye rağmen sürekli yenilenen yaşam döngüsünü, sanatçının sık sık tekrarladığı 'hayatı sevmek' temasını bize ve tüm izleyicilere hatırlatıyor" demesi bu yüzden.
Sergi, 29 Temmuz'a kadar açık. Ama siz bahar yüzünü göstermişken gidin derim. Çünkü mutluluğun resmi henüz çizilemedi ama baharın resmi sizleri bekliyor.