Sevmek ve sevilebilmek... Hayatımızdaki tüm canlılara, bu iki güzel duygu uğradığında ne güzel tepkilerle bu duyguları kucakladığını görürüz. Sevgi; yani bir insana iyi davranmanın gücü her zaman iyileştiricidir. Çocukluğu sevgisizlikle, cezalandırılmalarla geçen bir yetişkinin, hayatında kolay güvenemediğini, hemen öfkesine yenildiğini, sevmek ve sevilebilmek duygusunu hissetmekte zorlandığını görürüz. Birçok veri, en iyileşemez vakalarda bile sevginin gücünün şifa kaynağı olduğunu gösterir. İyilik ve iyi davranış gibi bir güç yoktur, tüm ilişkilerin iksiri bu duygulardır. Güçlü ilişkide olan kadın ve erkek, derin bir anlam duygusunu birlikte paylaşır, birbirlerinin istek ve ihtiyaçlarını destekler ve yaşamlarında bir amaç duygusu geliştirirler. Birlikte olmalarının sağladığı gücün daha büyük bir duyguya hizmet ettiklerinin farkındadırlar. İnsanlar bu denli sevgiyi ararken neden bunca acı çeken insan var? İlişkileri yürütmek neden bu kadar zor? Bozulan veya bozuk olan dengeler, aşka dair yanlış inançlara sahip olmak, kaybetme korkusuyla yanlış davranışlar sergilemek, değersiz ve mutlu hissetmediğimiz bir ilişkiyi tüm gücümüzle sürdürmeye çalışmak, yanlış inançlarla olmayacak bir ilişkiyi sürdürmek, yani öğrendiğimiz yanlış sevgi kalıpları...
MUTSUZ VE YIKICI İLİŞKİLER
Sevgiye dair kalıpları, ilk ilişkimiz olan ailede öğreniyoruz. Fakat yetişkin yaşamımızda seçim yapabilme becerimizle bunları kullanıp kullanmamak, doğru sayıp yanlış diye hayatımızdan çıkarmak tamamen bizim seçimlerimizdir. Bir ilişkiyi sürdürebilme becerisi ancak her iki tarafın da çabalamasıyla mümkün olur. Bazı ilişkilerde her şey yolunda ilerliyorken, bazılarında hep aynı döngüler yaşanır.
Sürekli başarısızlık, sonu gelmeyen kara bulutlar gibi ilişkinin üzerini sarar. Bununla ilgili çift terapistinin kurucuları bilimsel çalışmalarından elde ettikleri sonuçlar ışığında başarılı bir ilişki kurmak için nelere sahip olunması gerektiğine dair sonuçlara ulaştılar. Elde ettikleri bulgulara göre de daha mutsuz ve yıkıcı ilişkileri olan kişiler, dört yıkıcı davranış kalıbını kullanmaktadır. "Mahşerin Dört Atlısı" adı verilen bu davranış kalıpları, ilişkilerde yıkıcı etkisi olan ve ilişkileri çıkmaza sokan davranış kalıplarının neler olduğunu daha iyi anlamamızı sağlıyor. Bunlara biraz bakalım.
İŞTE İLİŞKİLERDEKİ 4YIKICI DAVRANIŞ KALIBI
Hemen savunmaya geçmek
Partneriniz sizi eleştirdiğinde direkt olarak savunmaya geçmek şaşırtıcı değildir. Çünkü insan doğası gereği savunma düzenekleri ile örülmüştür. Fakat insanın yapısı zaten bu yönünü geliştirmeye çalışmaz. Bu durum ilişkiniz için de çabalamamak anlamına gelip yıkıcı etkilere sahip olur. Saldırıya geçen partner özür dilemekten çok uzaktır ve yapıcı bir şekilde de davranmaz.
Saldırıda bulunmasının sebebi zaten kendisini tam anlamıyla haklı, karşı tarafı ise tamamen suçlu görmesinden kaynaklanmaktadır. Kendini haklı çıkarma motivasyonu ile birlikte bu durum istenmeyen söz ve davranışların ilişkide geri dönülemeyecek etkilere sebep olur. Bu durum karşıdaki kişiyi dinleyip anlamayı çok zor hale getirmektedir.
İŞTE ÖRNEK BİR TARTIŞMA
X: Yaptığın kıyafet harcamaları yüzünden bu ay hiçbir şey alamıyoruz?
Y: Sen kendi harcamalarına bak asıl. Hep benimkiler kusur oluyor Bunun yerine, sorundaki sorumluluğunuzun farkına varıp sadece kendi davranışınız ile ilgili sorumluluk almak kurtarıcı olacaktır. Başlangıçta durum ne kadar zor olursa olsun zamanla davranış kalıbınız haline dönüşecektir.
X: Bu ayki kıyafet harcamalarımız ekonomik olarak eve katkı yapmamızı biraz zorladı.
Y: Evet haklısın. Bu konuda biraz sorumsuz davrandım. Bundan sonra bu duruma daha özenli davranacağım.
ELEŞTİRİDE "SEN" DİLİNİ KULLANMAK
İlişkide yapılan eleştiri, karşı tarafa "Sen yetersizsin, kusurlusun, eksik yanlar taşıyorsun" sinyalini verir. Sen dili, yaşanan tartışmalarda çözümden çok uzak bir sesleniştir. Karşı tarafı, yoğun şekilde suçlu ve kusurlu hissettirmenize yol açarak sizi çözüm yollarından çok uzağa taşır. Bu durum da suçlu hisseden karşı tarafın -istemli veya istem dışı olarak- kendisini savunarak karşı saldırı yapmasına sebep olur. Kavganın küçük alevini kocaman bir yangına dönüştürür.
ÇÖZÜM BASİT
Mesela "Çok bencilsin, sadece hep kendini düşünüyorsun" yerine eleştiriyi kaldırmak için karşı tarafı suçlu hissettiren eleştiri dilinden kaçınmak gerekiyor. Suçlama yerine kişinin ilk olarak kendi hissettiklerini ve duygularını tanımlaması, yani o an yaşanan olay veya durumun ne hissettirdiğini karşı tarafın anlamasını sağlamaktan geçiyor.
BURAYA DİKKAT
O an neye ihtiyacınız varsa karşı tarafa bunu anlatmalıyız. Özellikle bunu yaparken yüksek ses tonuyla ve suçlayıcı bir sesten ziyade, daha olumlayıcı ve yumuşak bir ses tonuyla konuşmaya özen gösterin. Örneğin; "Hep kendini düşünüyorsun" yerine "Sen bu kararı alırken benden fikir almadığın için kendimi çok yetersiz hissettim, senin bu kararda beni de önemsediğini hissetmeye ihtiyacım var" cümlesi daha yapıcı bir etki gösterecektir.
KÜÇÜMSEMEK VE AŞAĞILAMAK
Yapılan davranış kalıbı karşınızdakini yetersiz ve küçük hissettirerek değersizleşmesine yol açar. Bu bazen bir söz veya davranışla yapılarak karşıdakinin aşağılanması veya küçümsenmesi durumudur. İlişkilerde problem çıkmasının ana kaynaklarından biri olmaktadır. Örnek, "Şu yemeği bir güzel yapamadın. Bir şeyi de becer." Beğenilmek ve partner tarafından takdir görmek, onaylanmak ilişkilerdeki enerjiyi yükselten davranışlardır. Çünkü bu duyguları yaşayan kişi, partnerine bu duyguları yaşatabilmek adına çabalayacaktır. Örneğin: "Yemek yaparken biraz zorlandığını görüyorum, geçen hafta yaptığın yemek çok güzel olmuştu. Güzel yapabildiğini biliyorum her zaman böyle olmak zorunda değil tabii ki..."
DUVAR ÖRMEK
Partnerlerden biri duygu ve düşüncelerini ifade ederken diğer partnerin onunla ilgilenmediği mesajını vermek için farklı şeylerle ilgilenmesidir. Aynı zamanda konuşmalarını kesmek, küsmek vb. kalıp davranışlarla karşı tarafı önemsemediğini belli etme çabasıdır. Duvar örme tüm çift ilişkileri için oldukça zedeleyici bir durum olmaktadır. Mesela iletişim esnasında odadan bir anda kalkıp gitmek olabilir. Bunun yerine tartışma esnasında duygularınızın zarar verici bir boyuta eriştiğini hissettiğiniz anda bunu partnerinize aktarıp odadan çıkmak.
Son söz
Mutlu ilişkiler kurmanın en önemli sırrı, yukarıda saydığımız mahşerin dört atlısından uzak durmaktır. Partnerinizle gerildiğiniz anlarda sükûneti korumalı, hemen savunmaya geçmek yerine sakin davranmalıyız. Suçlayıcı ifadeler yerine seçeceğimiz kelimelere dikkat edersek iletişimi kesmeden sorunları çözebiliriz.