Önce şöyle bir 90'lara gidelim... Bir gecede tek şarkıyla şöhret olan Mirkelam'a, klibine atıfla 'koşan adam'a... Her Gece şarkısıyla yer yerinden oynamış, memleket bu şarkıyı ve Mirkelam'ı konuşmuştu... Sonra 2000'lerin başına ışınlanalım, Murat Kekilli'nin Bu Akşam Ölürüm şarkısının estirdiği rüzgarı hatırlayalım. Sosyoloğundan psikoloğuna, magazin yazarından siyaset yazarına herkesin ilgi odağı olmuştu şarkı bir anda. "Bu şarkıyı dinleyen intihar mı ediyordu" yoksa! TV'lerin açık oturum programlarına bile konu olmuştu... Uzun yıllardır memleket gündemini böylesine karıştıran bir şarkı duymadık sonrasında. Ta ki Samsak Döveci türküsüne kadar... Usta klarnetçi Serkan Çağrı ve Elif Buse Doğan birlikte hazırladıkları programda türküyü çalıp söylediler... Ve şarkının videosu sosyal medyada uçtu gitti... Yer gök Samsak Döveci oldu... Peki kimindi bu türkü? Bugüne kadar niye duymamıştık... Araştırıldı, soruşturuldu oklar Neyzen Mehmet Ferit Aktakka diye bir müzisyeni gösteriyordu... Kimdi peki bu üstat? İşte olay türkünün rahmetli bestecisinin yine kendi gibi müzisyen olan ve kendisiyle aynı ismi taşıyan torunu Mehmet Ferit Aktakka'yı bulduk hem türkünün hem dedesinin hikayesini dinledik...
- Türkünün dedenize ait olduğunu yakınlarınızın, dedenizin yakınlarının sözlü anlatımıyla mı biliyorsunuz?
- Türkünün gerçek çıkış hikayesini burada en başından itibaren anlatmak ve artık bu konudaki dezenformasyona nokta koymak istiyorum.
1967-1968 yıllarında Yard. Doç. Dr. Rahmi Oruç Güvenç, türküyü dedem Mehmet Ferit Aktakka'dan dinler ve kaydeder. Sonrasını sevgili Kanikey Güvenç'in anlatımı ile aynen aktarayım: "Kıymetli babam Rahmi Oruç Güvenç ve sevgili amcam Yaşar Güvenç, Samsak Döveci'ni TÜMATA (Türk Musikisini Tanıtma ve Araştırma) konserlerinde, yurt içi ve yurt dışı seyahatlerinde hep severek, samimiyetle okudular ve dinleyenlere de sevdirdiler. Ne zaman okusalar da eserin bestekârı Neyzen Ferit Dede'yi sevgiyle ve saygıyla andılar." Oruç Güvenç, memleketi olan Tavşanlı'ya geliş gidişlerinde de bu türküyü Tavşanlı Musiki Cemiyeti'nde yerel müzisyenler (İbrahim Şirinoğlu, Ekrem Şakrak, Orhan Kasap) ile beraber çalıp söyler. Değerli ses sanatçımız İbrahim Şirinoğlu da "Eserin Ferit dedenin olduğunu bizzat Oruç ağabeyimin ağzından duydum" demektedir. 2007'de Tavşanlı'lı Yönetmen Ahmet Uluçay, Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak formatında çekeceği yeni filminin senaryo çalışmalarına başlar: Bozkırda Deniz Kabuğu. Bu filmde oynatmayı düşündüğü THM Sanatçımız Emel Örgün'den, Orhan Kasap'a ulaşıp filminde kullanmak istediği türküyü derlemesini ister. Bursa ve Kütahya çevresinden pek çok yerel türküyü derleyip gün yüzüne çıkartan Emel Hanım, onun bu isteğini yerine getirir ve türküyü yeniden derler. Ne yazık ki, Ahmet Uluçay'ın 2009 yılındaki ölümüyle bu proje gerçekleşmez.
-
2010'da Emel Hanım türküye kendi çıkardığı abümde yer veriyor bildiğimiz kadarıyla.... O nasıl oluyor?
- Türküyü yeniden derleyen Emel Örgün, 2010 yılında Tavşanlı Belediyesi'nin katkılarıyla çıkan Yörem isimli albümünde Samsak Dövecine de yer verir ve çok güzel bir klip ile beraber yayınlar.Türkü o yıllarda Tavşanlı ve çevresinde çoğu kişi tarafından ilk defa duyulur ve dinlenir.
Rahmetli amcam Talat Aktakka'nın torunu sevgili Şule de bir anısını anlattı: "... Ben dilime dolamışım bu türküyü, söylerken dedem yanına çağırdı beni. 'Nereden biliyorsun sen bu türküyü?' diye sordu. 'Televizyondan yeni duydum' dedim, gülümsedi ve 'Rahmetli Ferit deden yazdı bunu' dedi."
- Eserin telif hakkı alınmış mı vaktiyle? Anonim olarak mı geçiyor? Eserin dedenize ait olduğunu net olarak kanıtlamak için neler yapılması gerekiyor? Bunun için uğraşacak mısınız?
- Eserin telif hakkı bulunmamakta, anonim olarak geçiyor ve dileyen herkes icra edebilir. Samsak Döveci'nin dedeme ait olduğundan artık eminim. Ancak eseri dedemin üzerine kaydetmek ve bu esere telif koymak gibi uğraşlar içinde olmayacağız. Bu konuyu annem ve kardeşlerim ile de görüştüm, hepimiz aynı düşüncedeyiz; etik değil... Bizim için dedemin isminin 'kaynak kişi' olarak dahi geçmesi yeterlidir.
- Rahmetli dedenizi anlatır mısınız? Nasıl biriydi?
Rahmetli dedem 1890-1970 yılları arasında Tavşanlı'da yaşadı. Medrese eğitimi almış olup tasavvuf, ilahiyat ve matematik konularında derin bilgilere sahipti. Tavşanlı Mevlevihanesi mutasavvıflarındandır. Sonradan at sırtında Kütahya'ya giderek Kütahya Mevlevihanesi'nde Neyzen Saatçi Mustafa Efendi'den ney dersleri almıştır. Usta Neyzen Yavuz Akalın'ın da bir dönem ders aldığı Şemsettin Güvey, dedemin yetiştirdiği talebelerindendir. Neyzenler ile ilgili bu silsile, Uludağ Üniversitesi'nden Onur Üstünkaya'nın araştırıp hazırladığı "Yavuz Akalın Özelinde Ney İcra Tavrı" yüksek lisans tezinden alınmıştır. Benim dedemi pek tanıma şansım olmadı maalesef, ben dört yaşımda iken ebediyete intikal etti.
- Biraz kendinizden bahseder misiniz? Sizin de müzisyen olduğunuzu biliyoruz. Neler yaptınız bugüne kadar?
- Antalya'da yaşıyorum ve sekiz oteli olan bir şirkette bilgi teknolojileri direktörü olarak çalışıyorum. Üniversite eğitimim için Muğla'ya gittiğimde ise Talat Bektaş ve Nejat Altınsoy ile beraber Örümcek isimli bir hard rock grubu kurduk. Tamamı kendi parçalarımızdan oluşan ilk albümümüz Yaşamak Seninle Güzel de 1986 yılında yayınlandı. Sonrasında Örümcek dağıldı maalesef. 2008 yılında grubu tekrar topladık ve yeni bir albüm çalışmasına başladık. Gruba taze kan olarak, Talat'ın oğlu Dorukhan'ı ve kardeşim Furkan'ı dahil edip 2011 yılında Benimle Olma albümümüzü yayınladık. Bir yandan albümdeki parçalar için klip çalışmaları devam ederken bir yandan da konserlere çıktık. En son 2018 yılında Vazgeçtim Senden teklisini çıkardık. 2019 Ekim ayında ise can dostum Talat Bektaş kansere yenik düştü.