90'ların pop starlarından biriydi o... İlerleyen yıllarda, çıkan pek çok popçunun yıldızı sönerken Sibel Tüzün kalıcı hale geldi. Hatta 2006 Eurovision Şarkı Yarışması'nda Türkiye'yi temsil etti. Sonrasında yine albüm yapmaya, konser vermeye ve sahne çalışmalarına devam etti ve kariyerini günümüze kadar taşıdı. Ancak iki yıldır sesi soluğu çıkmaz oldu. Çünkü, Şebnem Ferah'ın şarkısında dediği gibi "Sil baştan başlamak gerek bazen" deyip iki çocuğunu alarak Londra'ya yerleşti, şöhretten uzak yeni bir hayat kurdu. Tüzün ile yeni hayatını konuştuk.
-Londra'ya taşınmaya nasıl karar verdiniz ve neden bu şehir?
- Londra sevgim 1993 yılına dayanıyor. İlk albümüm Ah Biz Kızlar'ın başarısı, konser yoğunluğu, birden bire tüm Türkiye'de tanınmak zorlu durumlardı. Altı aylığına Londra'ya geldim. İlk gelişimdi ve çok sevdim. Sonraki yıllarda da ara ara hep geldim. Sanırım altı yedi yıl önce başvuru yaptım yerleşmek için, kabul edilmedi. Kısmet bu zamanlaraymış.
-Bir hazırlığınız var mıydı? Evinizi, işinizi ayarlamış mıydınız?
- İngiltere'ye Ankara Anlaşması'yla kabul edildim, bir iş planım vardı. Ama geldikten bir hafta sonra pandemi başladı, hiçbir hesap çarşıya uymadı. Maddi, manevi zorluklar oldu tabii. Hayatta hepsi var. Sonra geçiyor zorluklar, atlatıyor insan.
KENDİMİ ISPAT ETMEM GEREKİYOR
- Türkiye'de ünlü bir şarkıcıyken, Londra'da hiç tanınmayan bir kadın olarak yaşamak nasıl bir şey?
- Londra'ya ilk gelişimde bu hissi
yaşamıştım. Bu sefer öğrenci velisi
olarak da yaşadım. İş hayatıyla ilgili
kendimi yeniden ispatlamam gerekiyor.
Burada her şey referans sistemi
üzerine kurulu. Tam olarak sil baştan
olmasa da, büyük
bir emek ve zaman
söz konusu...
- Orada mesleğinizi yapabiliyor musunuz?
- Türkiye'deki
bütün
işlerimin
buradaki
muadillerini
faaliyete geçiriyorum.
Şarkıcı olarak
konserler
başladı.
Yapım firması
olarak dijital dağıtım
anlaşmalarımızı tamamladık,
çok yakında albüm ve single çalışmalarımızı
İngiltere üzerinden paylaşacağız.
Organizasyonlar başlıyor.
Sürekli toplantı ve yazışmalarla
kendimizi tanıtıyor ve yeni iş birlikleri
oluşturuyoruz. Bol yenilenmeli
ve heyecanlı bir süreç benim için.
- Bir de, bizi de heyecanlandıran 23 Nisan Çocuk Korosu kurduğunuzu öğrendim, bunu konuşalım mı?
- Ah o da benim bir
başka hayalim. Türkiye'den
uzakta olan
çocuklarımız kültürümüzden
de uzaklaşıyorlar
zaman içinde. Anne ve
babalar ne kadar çaba gösterse
de bizi biz yapan kültürel
ögeleri öğretmek aile içindeki
çabayla gerçekten zor.
Müziğimizden şairlerimize,
ozanlarımıza, yazarlarımıza
kadar çok geniş kapsamlı
bir eğitim ve paylaşım alanı
23 Nisan Çocuk Korosu.
Bunun yanı sıra çocuklarımızın
dil becerilerinde de
kayıp yaşamamaları için
Türkçe telaffuz ve ifade
çalışmalarını kapsıyor. 23
Nisan Çocuk Korosu'na başladık
ama yeni çalışmaya başlayan
bir koronun online eğitimde ilerlemesinin
çok zor olduğunu gördük.
5-17 yaş arasında farklı yaş gruplarıyla
çalışmalar başlattık. Pandemi
sonrasında önce Londra merkezli
ve yüz yüze eğitimli bir oluşuma
döneceğiz. Sonra hedef dünya...
İSMİME İNTERNETTEN BAKINCA ÇIĞLIK ATIYORLAR!
- Türkiye'yi özlüyor musunuz?
- Genelde iki haftada bir Türkiye'deyim zaten. Özlemeye pek zaman kalmıyor. Bir vapur, bir Boğaz, bir de dostlar ve ailem tabii ki... İyi geliyorlar bana her zaman. Onun dışında yemek içmek derseniz, her şey var Londra'da. Türk kahvemi yapıyorum her sabah, simidim, zeytinim, peynirim var şükür. Yeni tanıştığımız birine kendimi tanıtırken şarkıcıyım deyince internetten bakanlar oluyor genelde. En sonunda Google'a adımı yazıp şarkıcı olduğuma ikna olunca çığlık, kıyamet sonrası..."