"Ders çalışmam gerektiğini biliyorum ama bir türlü başına oturamıyorum", "Tam tüm dikkatimi derse vereceğim dikkatim başka bir yere kayıyor", "Genellikle kitap önümde açık oluyor. Ben kitaba bakıyorum, kitap da bana..."
Bu ve benzeri cümlelere birçok kez şahit olmuş veya yaşamış olabilirsiniz. Bunlar aynı zamanda birçok insanın hissettiği ve düşündüğü şeyler... Çalışmaya başlayamamanın birçok sebebi olabilir:
Çalışmayı hiç sevmemek.
Çalışmak zorunda olduğu konuyu sevmemek.
Çalışmak zorunda olduğu zaman diliminde daha eğlenceli bulduğu aktiviteleri yapmak istemek.
Başarısız olmaktan korkmak.
Kişinin mesleki yönde herhangi amaç veya hedefinin bulunmayışı...
Çalışmayı sağlıklı gerçekleştirebilecek bir ortama sahip olamamak.
ÇALIŞMAYA NASIL BAŞLAMALI?
Öncelikli olarak çalışma ortamınızı düzenleyin. Çalışma ortamınız dikkatinizi dağıtacak her türlü nesneden arındırın.
Ortamınızdan dikkatinizi dağıtacak her türlü teknolojik aleti (tv, bilgisayar, tablet, telefon) çıkartın.
Çalışma ortamınızın ısısı ne uykunuzu getirecek kadar sıcak olmalı ne de dikkatinizi dağıtacak kadar soğuk olmalı.
Ortamın yeterli ısıda ve iyice havalandırılmış olduğundan emin olun.
Çalışmaya başlamadan önce çalıştığınız masadaki kitap, dosya, kalem vb. aletleri düzenleyin.
Kişisel tüm ihtiyaçlarınızın çalışma öncesi giderilmiş olması gerekmektedir. Aksi halde tam çalışmaya odaklanmışken bir anda tuvalete gitmek, su içmeye kalkmak gibi durumlar motivasyonunuzu azaltır.
Özellikle masa dışında da çalışmamaya özen gösterin. Yatarak çalışmak diye de bir düzen yoktur.
ÇALIŞMAK SİZE EZİYET OLMASIN!
Şimdi, çalışmaya başlayabilirsin. "İlham gelsin başlarım" deme... Sen çalış, sonrasında başarılı olduğunu gördükçe ilham kendiliğinden gelecektir. Elbette çalışırken bazı motivasyon kayıpları, bazı yorgunluklar yaşayacaksın. Tam da bu anlarda kendine hedeflerini ve ileride nerede olmak istediğini hatırlat.
Çok çalışmak, dersin başından kalkmamak değildir. Kıymetli olan planlı çalışıp hayatından birçok şeyi kısmadan yaşamayı sürdürmektir. Aksi halde çalışmak bir eziyet halini alır ve kısa sürede motivasyonunuzu yitirirsiniz. Bunun için karar alırken bir kere daha düşünün.
EBEVEYNLER DESTEK OLMAKTAN VAZGEÇMEMELİ
Her zaman destekleyici bir tutumda olmaya özen gösterin. Çocuğunuz okuldan geldiğinde gününün nasıl geçtiğini sorup, ona sarılıp öpmek onun için destekleyici olacaktır.
Çocuğunuza beklentilerini sorun. Onun için nelerin farklı olması gerekiyor, bunu söylemesini sağlayın.
Çalışma programını çocuğunuzla birlikte hazırlayabilirsiniz. Onun uygulayabileceği bir program için çalışma saatlerini kendisinin hazırlaması konusunda ona destek verin.
Çocuğunuzun her derste ve konuda aynı başarıyı göstermesi mümkün değildir. Her çocuk başardığı konularda özeldir. Çocuğunuzun farklı ilgi ve yetenekleri olduğunu kendinize hep hatırlatın.
Ders çalışmasını ve ödev yapmasını ona sürekli olarak hatırlatmak, çocuğunuzun size öfkelenip tepki göstermesine yol açabilir. Onun ödev yapmasında veya ders çalışmasındaki ilk adımda yanında olup onu destekleyebilirsiniz. Fakat tüm aşamada yanında bulunmayın.
Çocuğunuzun mola zamanlarına dikkat edin. Ne kadar süre mola vermesi gerektiğini birlikte planlayın. Eğer ki çocuğunuz 90 dakika boyunca ders çalışabiliyorsa ve anladığının farkındaysa mola vermeye zorlamayın. Bunun kararını kendisi alsın. 30 dakika ders çalıştıktan sonra ara verdiyse, "Niye mola verdin" diye çocuğunuzu suçlamayın. O kendisini hazır hissedince tekrar ders çalışacaktır. Ona koşulsuz güvendiğinizi ifade edin.
Çocuğunuzun ödevini eksiksiz yapmasını talep ediyor olabilirsiniz. Bunu yaparken öncelikle kendi yanlışlarını görebilmesi için onu destekleyin. Eğer bunu yapamıyorsa onu kırmayacak şekilde onu yönlendirebilirsiniz. Örneğin "Şuraya bir bak bakalım, sayılar yanlış toplanmış olabilir mi?" gibi cümlelerle sadece yönlendiren olun.
Çocuğunuz yorgun bir şekilde eve döndüğünde öncelikli olarak ona dinlenme zamanı tanıyın. Çocuğunuza olan güveninizi ifade etmek, onu takdir etmek ödev sorumluluğunuzu kazandırmanızda önemli bir yardımcı olacaktır.
Eleştirmeyin ve kıyas yapmayın. Aynı durumun yetişkinken bile size nasıl iyi gelmediğini düşünün.
Özellikle çocuğunuzun başarılarını ve neleri iyi yaptığını söyleyin ve iyiye odaklanın! Başarısını görün.
BAŞARINIZI ARTIRMAK İÇİN BU 3 MADDEYİ UNUTMAYIN
1. ÖNCELİKLE AMACINIZI İYİ BELİRLEYİN: Sizin için başarılı olmak ne demek? Buna cevap vermek gerekiyor. Başarılı olmak demek iyi bir üniversiteye gidip herkesin çok yüksekte gördüğü mesleklere sahip olmak değildir. Asıl başarı; severek yapabileceğiniz, kendinizi her türlü yeteneğinizle ortaya koyabileceğiniz bir alanda, yaşamınızdan keyif aldığınız bir yerde bulunmaktır. İşte asıl başarı bunlara sahip olduğunuzda sizi bulmuş demektir. Üniversite sınavına çalışmak demek aslında sizi mutlu eden, keyifle yapacağınız o iş için adımlarınızdan sadece bir tanesi. Bundan dolayı çalışma düzenine başlamadan önce sizi mutlu eden bir mesleği tasarlamış olmak, bu amaçla birlikte çalışmadaki motivasyonuzu daha da arttıracaktır.
2. PLANLI VE PROGRAMLI ÇALIŞMA DÜZENİ OLUŞTURUN: Zamanınızı planlı kullanmak, hangi ders için ne kadar zaman harcayacağınızı, mola sürelerinizi ve kişisel anlamda eğlence saatlerinizi ayarlamaktan geçer. En verimli planlamalar her haftanın başında planlama yapılmasıdır. En önemli nokta, bu çalışma programında yapabileceğinizden çok daha fazlasını kendinize yüklememenizdir. Bu durumda listedeki o eylemi gerçekleştirmemek motivasyonunuza zarar verebilir. Bundan dolayı tüm programı gerçekçi zamanlamalar ve hedeflerle doldurun. Ders çalışma saatlerinizi de kendinizi en verimli olarak dikkatinizi verebileceğiniz zamanlar olarak ayarlayın ki, verimli bir çalışma gerçekleşebilsin.
3. DERSİ O AN ÖĞRENMEYE DİKKAT EDİN: Dinlemek, dersi öğrenmekte en önemli yollardan biridir. Bundan dolayı dersi, derste öğrenip aklınıza takılan tüm soruları o anda hocanıza sormanız çok önemli... Derse gelmeden önce ders konusuyla ilgili evde yapılacak ufak bir hazırlık da derse, hem ruhsal hem de bilimsel olarak hazırlıklı girmenizi sağlar. Ders çalışma süreciyle ilgili kararlı olabilmek tamamıyla kendimizi bu duruma motive etmeyle ilgilidir.
Kararlı olduktan sonraki aşamada da kişinin artık ders çalışma zamanlarında esnek kararlar göstermesi beklenemez. Örneğin yüksek bir motivasyonla ders çalışmaya başlayacakken arkadaşlarınızdan buluşma teklifi aldınız, tam bu anda "Ya biraz eğleneyim nasıl olsa akşam çalışırım" deme hatasına bir kez düştüğünüzde bu erteleme davranışı tüm çalışma düzeninizi olumsuz bir şekilde ekleyebilir.