Turan Farajova, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de 1991 yılında dünyaya gelir. Dört yaşında ailesiyle, üç imparatorluğun merkezi olmuş bir başka başkente göçer. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler mezunudur ve çift dalda yüksek lisans yapar. Araştırmalarında Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemindeki İstanbul'un işgaliyle ilgilenir.
"Bu dönemde siyasi olarak acı şeyler vardı ama sosyal hayatta neler yaşanmıştı?" diyen Farajova, araştırmalarında rastladığı tarihi yapıları sosyal medyadan paylaşması, yazacağı kitabın işaret fişeği olur.
DİĞER İLÇELER DE SIRADA
Yüzbine yakın takipçi bu paylaşımların kitaplaşmasını ister. Fotoğrafçı sanatçısı M. Serdar Kılıç ile el ele veren Farajavo, 85 binanın yer aldığı, 200 sayfalık İstanbul Apartmanları kitabını hazırlar. Eser, Tepta Aydınlatma firmasının desteğiyle piyasaya sürülür. Beyoğlu'ndaki apartman ve ailelerin hatıralarına yer veren Farajova, çalışmalarının kadim şehrin başka semtleriyle devam edeceğini söylüyor.
III. VAKIF HAN'DA ATATÜRK'ÜN MEKTUP ARKADAŞI VARDI
Turan Farajova: "Araştırmalarım sırasında beni en çok şaşırtan öykü Atatürk'le ilgili olandı. Bu hikaye, Çukurcuma'da 1911 yılında, Mimar Kemaleddin gibi dönemin en önemmli isimlerinden birinin yaptığı III. Vakıf Han'da yaşanmış. Günümüzde butik otel olan mekan, 1914 yılında cepheden gelen yaralı askerlere yardım eden madam Corinne'nin yaşadığı yer. İlerleyen yıllarda burada Mustafa Kemal'in katılacağı önemli toplantılar olacak. Burada tanıştığı Madam Corinne ile savaş yıllarında mektuplaşan Mustafa Kemal, bu sayede Latin alfabesi kullanma pratiğini geliştirir."
M. Serdar Kılıç: "Vakıf Han ve benzeri tarihi yapıların İstiklal Savaşı'nda büyük önemi vardı. Sokaklarında İngiliz askerlerin devreye attığı İstanbul'da önde gelen Türk devlet adamları, askerler, fikir insanları, Anadolu'ya haber götürecek kişiler bu evlerde toplanıyordu. Bugün Akaretler'deki sıra evlerde restoranlar ve kafeler var ama oralarda bir milletin kurtuluş mücadelesinin temellerinin atıldığını da unutmamalıyız."
BALYAN AİLESİ, İŞÇİ ÜCRETİNİ ÖDEMEYİNCE...
Turan Farajova: "Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemdeki önemli eserlerinde hep Balyan Ailesi'nin imzası vardır. Çırağan, Dolmabahçe ve Feriye saraylarını hemen sayabiliriz. Sarayla ilişkileri iyi olan aile, İstanbul'a çok sayıda barok ve neo barok tarzda eser bırakmıştır. Ancak Kuruçeşme Adası ve Çırağan Sarayı'nın inşası sırasında yaşanan yolsuzluklar, hele de Kuruçeşme Adası'nda kendilerine köşk yapmaları bardağı taşırdı. Çırağan Sarayı inşaatında çalışan işçilerin ücretlerinin ödenmemesi şikayetiyle başlayan mahkeme, ailenin mal varlıklarının kamulaştırılması ve işlerinden el çektirilmeleriyle son buldu."
LAKABI PAŞA OLAN JAPON DEVLET ADAMI
Turan Farajova: "Gümüşsuyu'ndaki Azaryan Apartmanı'nın yan komşusu olan konakta faaliyet gösteren Japonya Büyükelçiliği bugünkü ismini 1920'li yıllarda diplomat olarak görev yapan Hitoshi Ashida'dan alır. İki ülkenin ilişkileri Japonya'nın 1924 Türkiye Cumhuriyeti'nin tanımasıyla başlar. Bu yıllarda Türkiye'de görev yapan Ashida, Türk Boğazları'nda Geçiş Rejimi konulu bir tez hazırlar. Daha sonra kitap olarak basılacak çalışmasında Atatürk'ün devlet adamlığını öne çıkarır. Ahşap olması ve Osmanlı motifleriyle süslü yapı, Hitoshi Ashida Paşa Konağı olarak anılıyor."
Kapitülasyon Mahkemesi Binası, 1844 yılında Malta'dan getirilen sarı alçı taşlarla, Parisli mimar Pierre Leonard Laurecisque tarafından inşa edildi.
SEVİMSİZ BİR BİNA!
Kitaptaki birbirinden harika fotoğraflara imza atan M. Serdar Kılıç'a çekimler sırasında en çok etkilendiği binayı soruyorum. Dokunaklı bir yanıt geliyor Kılıç'tan: "Tomtom Sokağı'ndaki ünlü Fransız Kapitülasyon Mahkemesi binasından etkilendiğimi söylemeliyim. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde kapitülasyon verilmeye başlanmıştı. Osmanlı'nın Fransız vatandaşları, Fransa devleti tarafından burada yargılanıyordu. Bu sebeple bu binanın mimari yönünden ziyade tarihsel yönü beni üzüyor."
Altıncı Daire-i Belediye binasının mimarı, İstanbul'a başka eserler de kazandıran İtalyan kökenli Barborini...
TARİHİ YAPILAR, KAMUYA AİTTİR
Sayısız tarihi yapıyı gezen, inceleyen, tarihe not düşen iki isme, bakımsızlıktan yıkılma tehlikesi olan yapıları sormamak olmazdı. Buna Serdar Kılıç yanıt verdi: "Tarihi binalar, apartmanlar şahıslara ait olsa da arz ettikleri kültürel önem sebebiyle kamuya ait sayılır. İçinde yaşanmayan yapılar zamanla yıkılır ve çevredeki insanlar için de tehlike arz eder. Bu kitabı hazırlarken bunları da gördük. Buraların yıkılmaması için devreye girilmesi gerekir. Çünkü söz konusu tarihi bir değer. Bu konuda hassas olunmalı."