Genç kuşağın başarılı pop şarkıcılarından Nilhan yeni single'ı Olmuyor'u yayınladı. Kendi sözlerini yazan, müziğini yapan komple bir şarkı yazarı olan Nilhan'la yeni şarkısını ve müziğe bakışını konuştuk...
- Kendi şarkılarınızı yapıyorsunuz. Şarkı yapma motivasyonunuzu, ilham kaynaklarınızı anlatır mısınız?
- İlham kaynağım aslında kendi yaşadıklarım, kendi deneyimlerim. Bir deneyimimin üstüne duygularımı en yoğun yaşadığım anda dökülüyor söz ve melodiler. Duygu patlamaları esnasında yazdığımda daha güçlü parçalar ortaya çıkıyor dolayısıyla. Tamamen transparan ve gerçek oluyor her şey. Seyahat halindeyken yazıyorum çoğu zaman, camdan dışarı bakarken kendi düşüncelerim ile baş başa kaldığımda. Bunun dışında okuduklarım, izlediklerim, dinlediklerim de bana çok ilham veriyor. Kişi öğrenmeye ve deneyimlemeye hazır olduğunda evrenin ona yüksek bir enerji ve ilham bahşettiğine inanırım ben.
- Kişiliğiniz nasıl yansıyor müziğinize?
- Bunun dışında oldukça duygusal bir kişiliğim var. Doğaya, renklere ve birçok şeye anlam yüklerim kendi içimde. Her duygumu dolu dolu yaşamayı seviyorum, buna hüzün gibi negatif duygular da dahil. Tam tabiriyle 'dibine kadar' yaşayınca daha kolay atlatıyor insan kötü deneyimleri de. Ben de her şeyi 'dibine kadar' yaşamayı seçiyor, üstüne bir de şarkı yazıyorum. Böylece iyi bir deneyimi belgelemiş, kötü bir deneyimi ise atlatıp yoluma devam etmiş oluyorum. Dinleyicilerimin benzer deneyimi yaşama ihtimallerine dair yazıyorum sözlerimi de. Teşvik edici veya tavsiye verici sözler de olabiliyor dolayısıyla bunlar.
- Yeni single Olmuyor'un hikayesi nedir? Ne anlatıyor bize?
- Olmuyor, aşk ve ilişkilerin her zaman filmlerde gördüğümüz peri masalları gibi olmayabileceği ile ilgili. Küçük yaştan beri aşk ve ilişkilerin pozitif yanlarını lanse eden peri masallarıyla büyüyoruz. Mutlu sonlara alışıyoruz ve beklentilerimiz bu yönde gelişiyor. Fakat bazen ilişkilerde her son mutlu olmayabilir, beklentilerimiz karşılanmayabilir, hayallerimiz yıkılabilir ve üzülebiliriz. Ben aşkın acı yönünü anlatmak istedim Olmuyor'da. Ben bunu ilk deneyimlediğim zaman zorluk çekmiştim. Aşk ve ilişkilerin mutlaka bir mutlu sona varacağı beklentisiyle süreçte kendi gücümü ve kendime inancımı kaybetmiştim. Bazen asıl mutlu son, insanın süreçte kendini gücünü keşfetmesi ve kendi ayakları üstünde durmayı öğrenmesi olabiliyor fakat biz bunu çok sonra anlayabiliyoruz. Bu sona ulaşana kadar aşkın gerçekten sancılı bir yanı olabiliyor. Kafamızdaki düşünceler hiç susmayabiliyor, günler geçmeyebiliyor ve başkaları hayatımıza girip çıksa da asla o kişiyle olduğu gibi 'olmuyor', kalbimizi o kişinin durdurduğu gibi kimse durdurmuyor gibi hissedebiliyoruz. Bazen kimse bu yaşadıklarımızın ve hissettiklerimizin derinliğini anlamıyor gibi hissederiz. Ben, Olmuyor ile dinleyicilerime eğer böyle hissediyorlarsa yalnız olmadıklarını ve hepimizin benzer süreçlerden geçtiğini söylemek istedim.
- Bugünkü pop müziğini 70'ler, 80'ler ve 90'larin muziğiyle kıyasladığınızda neler görüyorsunuz?
- 70-80 ve 90'larda unutulması imkansız parçalar yaratıldı ve her jenerasyon bunları bilerek yetişiyor, yeni jenerasyonların müziği de bunlardan besleniyor. Son zamanların bazı hit parçalarında eskilere dönüş gözlemliyorum ve bunların ilgi çekiyor olması beni mutlu ediyor. Teknolojinin hızla günlük hayatımızı şekillendirmesinin yanında bir yandan eskiye büyük bir özlem var her açıdan. Ben gençliğimi eskilerde yaşamış olmayı arzulayan bir yeni jenerasyon sanatçısıyım. Teknolojinin müzik yapmayı, özellikle electro-pop gibi benim ürettiğim müzik türlerinin üretimini kolaylaştırmasından çok memnunun tabii ki, bu ayrı. Bu tarzlarda parçalar dinlemeyi de çok seviyorum. Fakat üretilen ürünler açısından eskilerin yenilerden daha unutulmaz ve güçlü bir yanı var diye düşünüyorum. Bu nedenle de günümüz dünyasında unutulmaz olmaya giden yol bir noktada eski ve yeniyi harmanlamaktan geçiyor bence.