Bu yıl Francis Ford Coppola'nın yönettiği Baba filminin 50. yıl dönümü. Sinema tarihine altın harflerle geçen filmin, yarım asrı devirmesi tüm dünyada çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Bu kutlama çerçevesinde 41. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde filmin yenilenmiş kopyası gösterilecek.
Baba'yı beyazperdede izleme şansı bulamayan pek çok sinemasever için bu haber heyecan verici. Ki festival yöneticileri de bunun farkında olsa gerek. Çünkü daha festivalin programını açıklamadan bu müjdeli haberi kamuoyuyla paylaştılar.
Baba serisi malum sinema tarihinin ikonik filmlerinden biri olmakla birlikte aynı zamanda tartışmalı da. Yönetmen Francis Ford Coppola yıllar önce Antalya Film Festivali'ne geldiğinde "Baba serisiyle istemeden mafya dünyasını özendirmiş olabilirim" demesi de bu yüzdendi. Ki zaten Coppola'dan önce bu filmi çekmesi için teklif götürülen yönetmenler Richard Brooks, Costa Gavras, Elia Kazan, Arthur Penn ve Fred Zinnemann da tam da bu yüzden yönetmenlik teklifini reddetmişti.
Aslına bakarsanız Coppola da Baba'yı ilk önce çekmek istememişti. Fakat sonradan öğrendiğimiz kadarıyla yakın arkadaşı George Lucas fikrini değiştirmesine neden olmuştu. Peki bu teklif kimden geliyordu? Oyuncu olarak pek parlak bir kariyeri olmasa da Paramount'ta yönetici olan Robert Evans'tan. Hırslı, yönetmeni adeta memur gibi gören Evans, 1968'de, 10 bin dolara haklarını satın aldığı Mario Puzo'nun Mafya kitabının sinema uyarlamasından, tıpkı Aşk Hiyakesi/Love Story'nde olduğu gibi büyük bir kazanç sağlama peşindeydi.
Coppala Evans'tan gelen teklifi kabul etse de kimyaları hiçbir zaman tutmadı. Evans ile Coppola filmin her aşamasında karşı karşıya geldiler. (Mesela Marlon Brando ve Al Pacino'nun bu filmde oynaması Coppola'nın fikriydi. Evans ise bu fikre sıcak bakmıyordu.) Hatta aralarındaki itilaf çok uzun yıllar sürdü. Ve zaman Coppola'nın haklı olduğunu ortaya koydu. Çünkü Baba sinema tarihine geçtiyse ve hâlâ bugün başyapıt olarak kabul ediliyor, pek çok sinemacıya ilham veriyorsa bunda en çok yönetmen Coppola'nın katkısı var.
BÜYÜK HESAPLAŞMA
Puzo'nun mafya dünyasını içeriden anlattığı Baba malum Don Vito Corleone (Marlon Brando) ve ailesinin hikayesini anlatır. Herkesin sorunlarını çözmesi nedeniyle saygın biri olarak kabul edilen Corleone, uyuşturucu işine girmeyince diğer mafya aileleriyle çatışmaya başlar. Ve bu çatışma sonrası biz de mafya dünyasında yaşanan hesaplaşmayı izleriz.
Hikaye bir mafyayla ilgili olsa da Evans'ın tüm kibrine rağmen Coppola'nın çabalarıyla Baba Hollywood'daki film anlayışını değiştiren, yaratıcı yönetmenlerin yapımcılar karşısında elini güçlendiren bir film oldu. Bu anlamda bir kapı araladı. Aynı zamanda seyirciyle kurduğu bağ yıllar içinde güçlendikçe güçlendi ve film serisi ikonik hale geldi.
Başa dönersek Baba mafyayı özendirdi mi gerçekten? Bunu filmin 50. yılında bir kez daha sormak gerek galiba. Baba filmini, sonradan çekilen New York Çeteleri, Dokunulmazlar, The Irishman gibi filmleriyle birlikte düşününce aslında bize çok farklı bir ABD tarihi anlatıldığı görülür. Mafyanın ortaya çıkması, muazzam bir sermayeyi kontrol etmeleri, ABD'de önemli güç unsuru haline gelmeleri, siyasilerle ve sendikalarla bağlantıları sayesinde sistemin kalbine yerleşmeleri, sonra da ticarileşme sürecine girip büyük şirketler olarak karşımıza çıkmaları...
20. yüzyılda ABD'deki büyük bir sermayenin oluşum ve gelişim öyküsüdür anlatılan. Naçizane Baba bize böylesi bir tarihin anlatılmasını sağlayan ilk filmdir... Festivalde izlerken bir de bu gözle bakmakta fayda var sanırım.