Türkiye'nin uluslararası çaptaki en önemli organizasyonlarından biri olan Fashion Week Istanbul, geçtiğimiz hafta dört gün boyunca partisinden mağaza açılışına, davetinden defilesine kadar yeniden şehirde moda konuşulmasını sağladı. Tabii ki moda haftasında pandemi etkisi sonuna kadar hissedildi. Hem eski normale özlem, hem de artan vaka sayıları nedeniyle virüs korkusu vardı her etkinlikte. Yine de tüm bunlara rağmen tasarımcılar binbir emekle hazırladıkları koleksiyonları sergiledi.
Bu isimlerden biri yıllar önce hızlı moda akımına karşı çıkan, modanın tüketimi destekleyen kısmından uzaklaşıp giyilebilir sanat akımını benimseyen Başak Cankeş'ti... Cankeş, Bashaques markası altında Güney Amerika ve Anadolu topraklarındaki renk, desen ve dokuma tekniklerini sentezleyerek özel bir koleksiyona imza attı. Biz de Cankeş ile bu iddialı projeyi konuştuk.
- Çok farklı bir projeye imza attınız. Bize biraz bu projenin nasıl geliştiğini anlatır mısınız?
- En büyük motivasyonum annemin
40 yıllık bir Anadolu rehberi
olması ve çocukluğum boyunca
gezdiğimiz yerlerde gördüğüm halı
ve kilim yapan kadınlar... Onları
şimdi ziyaret etmek istediğimde
sayılarının o kadar azaldığını gördüm
ki bu durum beni neyi neden
kaybettiğimizi araştırmaya götürdü.
Güney Amerika'ya giderek önce
Kolombiya sonra Peru'da kaybettiklerimizi
aradım ve buldum da.
BENZERLİK ŞAŞIRTICI
- Bir koleksiyon hikayesinden çok, günler süren bir keşif, filmlerdeki gibi bir macera hikayesi aslında. Bize o seyahatten, karşılaştıklarından bahseder misin?
- Rehberim ile birlikte gerçekten
de bilinmeyen bir yolculuğa
çıktım. Nasıl dokumacılar bulacağım,
ne tasarlayacağım, onları nasıl
taşıyıp Türkiye'ye getireceğim hiç
belli değildi. Anadolu motifleri ile
Güney Amerika yerlilerinin motiflerinin
benzerliği, götürdüğümüz
motif kağıtlarına bakıp bu bizim
motifimiz diye bağıran yerliler...
Hepsinin görüntüsünü alarak bunu
bir amatör belgesel halinde çektik.
- Sizce iki farklı kıtada, iki farklı kültür nasıl bu kadar yakın motiflere, renklere, dokuma kültürüne sahip?
- Birçok teori var. Hangisinin
gerçek olduğunu, ben de net bir
şekilde söyleyemiyorum. Dünyanın
her yerinde başak tarlası aynı
başaklarla dolu, güneş aynı güneş,
dalga aynı dalga... Motiflerin benzerliğinin
doğadan ve insanların
yaşam kültürünün ortaklığından
gelebilme ihtimali yüksek. Kolektif
bilince de çok inanıyorum.
20 KÖY GEZDİK
- Latin Amerika'da ve Anadolu'da en çok sizi ne etkiledi?
- Gerçek zenginliğin ne olduğunu
anladım. Parayla ilgisi olmayan bir
huzur duygusu. 42 günlüğüne de olsa
bambaşka bir hayat yaşadık ve 20
köy gezdik.
- Henüz pandemi yokken, hızlı moda efsanesi herkesi sürüklerken bambaşka bir anlam kattınız modaya... O zaman nasıl yönünüzü değiştirme kararı almıştınız?
- Güzel sanatlarda okurken üniversite
bitirme projemde bir deftere
'giyilebilir sanat' diye not almışım.
Bashaques markasını mezun olduktan
beş yıl sonra kurmama rağmen
bu kelimeden hiç uzaklaşmadım ve
hâlâ izindeyim. Her şeyden yalnızca
bir adet olması, çok özel parçaların
sertifikayla satılması fikri 2015'ten
beri uyguladığım bir şey. Tekstil
ürünü üretip yüzlerce yapmayı hiç
heyecanlı ve yararlı bulmuyorum.
Benim tasarımlarım 100 adet üretilemiyor
zaten hepsinin kumaşı tek ve
az metraj...
HER KIYAFET TABLO GİBİ OLMALI
- Sürdürülebilirlik kelimesinin sizdeki karşılığı nedir?
- Sürdürülebilir kelimesinin
anlamının içi boş geliyor. Ben her
kıyafeti tabloya bakar gibi bakıldığında
anlamlı buluyorum. Tabii ki
Alaçatı'daki mağazamda dokuz yıldır
giyilebilir ürünler de yapıyorum
ama her gün yeni bir model üretmek,
sabah kalkıp terzim Özkan Bey'e bugün
aklıma böyle bir model geldi diyebilme
lüksü, günlerce üretim atölyelerinde
tasarımım düzgün çıktı mı
stresinden çok daha güzel geliyor.
- Şu an moda dünyasının evrilmesini nasıl yorumluyorsunuz?
- Evrilmek zorunda çünkü
dünyayı en çok kirleten
sektörlerden biri. Bireysel
tarzın yerleşmesi, üniformaya
dönüşmüş olan kıyafet üretiminin
artık bitmesi gerektiğini
düşünüyorum.
- Biraz da koleksiyondan ve koleksiyonun hazırlanış sürecini anlatan belgeselden bahsedebilir misiniz?
- Koleksiyon hem yaz
hem kış koleksiyonu olarak
tasarlandı. Yüzde 50'si tek
adet üretildi ve NFT ile koleksiyonerlerin
beğenisine
sunuluyor olacak. Aynı Mı
koleksiyonunun nasıl çıktığını
ve aslında Bashaques
markası adı altında hangi
kodlarla tasarım yaptığımı
anlatan bir belgesel çektik bir
de. Giyilebilir Sanatın İzinde
adını verdiğim bu maceranın
tamamen rehberim ve benim
tarafımdan amatör olarak çektiğimiz
çok ham bir üretim.
Alper Kuruçaylı projenin herşeyi
ile ilgilenerek 50 dakikalık
bir belgesel haline getirdi.
HİBRİT MODEL DEVAM ETSİN
Moda haftasına katılan altı tasarımcıya hem sergiledikleri koleksiyonu hem de Fashion Week Istanbul'da denenen hibrit modeli sorduk. Tasarımcılar dijital platformlar üzerinden moda çemberi dışında daha çok alıcı ve moda meraklısına ulaşmaktan oldukça memnun
ŞANSIM ADALI
KOLEKSİYONU BABAMA İTHAF ETTİM
"Koleksiyonumu babama ithaf ettim. Marka ismimde yer alan Sudi kelimesinin kökenini de böylece açıklamış oluyorum. 19. yüzyılın sonunda Suriye'den Adana'ya göç eden aileme verilen Sudi soyadıyla başlayor hikaye. Atalarımın Dalyan'da bir balık çiftliği kurmasıyla devam ediyor. Adana'nın muhteşem lagünlerine yerleşerek, nesilden nesle üretimlerine devam ettikleri balık çiftliğinde büyüdüm. Çocukluk hayallerim, denizle birlikte gelen sualtı düşlerim ve büyüdüğüm doğanın tarihi miras olarak korunan yapısını aktardım koleksiyonda."
NİHAN PEKER
10. YILA ÖZEL
"İstisnasız her sezon moda haftasına katılmaya önem gösteriyorum çünkü Türk modasına inanıyorum. Markamın 10. yılı. Modern bir peri masalı gibi büyülü bir atmosferde gerçekleştireceğim bu koleksiyonda yolu son 10 senedir benimle kesişen ve hayatıma değer katan dostlarımla hem koleksiyonu hem de dostluğumuzu kutlamak için bir araya geliyoruz. Markamı oluşturmama katkı sağlayan, ilk günden bu yana destek olan moda sektöründen çok kıymetli dostlarımın ve kıyafetlerimi taşımasından her zaman çok keyif aldığım kadınların katılımıyla koleksiyonumu sunmaya hazırlanıyorum."
GÖKHAN YAVAŞ
ÖTEKİNİN HAYATI
"Film gösterimi yapılan koleksiyonum Son Çağrı; tarih boyunca, hangi zaman diliminde olursa olsun, acısı, karanlığı güzellenen, illa bir nedene bağlanmış, hep çok yakın ama bir o kadar uzak masallara konu olan 'öteki'lerin hayatlarından ilham alıyor. 20'lerin mübadelecilerinden, 40'ların İstanbul gayrimüslimlerinden, 70'ler sokaklarının gençlerinden... Geçtiğimiz iki yıl boyunca, pandeminin üzerimize saldığı rehavet ile, insanlara dokunmayı, bir arada olup sohbet ederek kaynaşmayı çok özlemiştik. Sonunda bu sezon bir nebze de olsa bunu başarabiliyoruz, umarım en kısa zamanda tekrar hep beraber olabileceğimiz büyük organizasyonlarda buluşuruz."
GÖKAY GÜNDOĞDU
DAHA BÜYÜK BİR KİTLEYE ULAŞIYORUZ
"Moda haftasının hibrit olmasından çok mutluyum. Çünkü dijitalle birlikte ulaşamadığımız birçok kitleye ulaşmaya başladık. İHKİB'in yapmış olduğu iş birlikleri pandemi süresince gerçekten çok iyi geri dönüşler sağladı bize. Şimdiden sonra da moda haftasını djital yapmaya devam ediyor olmamız bence çok önemli ve değerli. Fiziksel olarak tüketiciyle ve basınla buluşmanın etkileşimi tabii ki apayrı. Ama buraya gelemeyen ya da -hâlâ tam anlamıyla bir açılma olmadığından- seyahat edemeyenler gibi ulaşamadığımız kitlelere ve satınalmacılara da dijital yolla ulaşıyor olmak ve bunu dijitalle çok daha büyük bir kitleye duyurabiliyor olmak bence çok değerli. Bu nedenle hibrit gerçekten desteklediğim bir çalışma metodu oldu bu dönemde."
EMRE ERDEMOĞLU
İNTERAKTİF MODA TARAFTARIYIM
"Koleksiyonum tarihteki askeri kostümlerden, militer formlardan ve dokulardan ilham alıyor. 1900- 1920 yılları arasındaki birçok ismin ilham olduğu koleksiyon, tarihte kullanılan önemli detayları içinde barındırıyor. Sandıktan çıkarılan albümlerdeki asker fotoğrafları koleksiyona ruhunu verirken, bugün yolu askeriyeden geçen tüm askerlerimize ithaf ediliyor. İnteraktif moda her zaman benim için daha etkili oldu. Evet, Covid-19 sürecinde gerekliydi belki ama ben müşterilerin, editörlerin ve modayla ilgili olan herkesin daha yakından koleksiyonlarımı görüp dokunmasının daha etkili olduğunu düşüyorum."
SEZGİ TÜZEL
KADIN VE ERKEK UYUMU
"The Other ile ilk kez kadın tasarımlarını koleksiyonuma dahil ettim. Koleksiyon; kadın ve erkek arasındaki farklılıkların yarattığı uyumdan, birbirini tamamlayan farklılıklardan ilham alıyor. Tasarımlarda montedemonte yönteminin kullanılması, ürünlerin fonksiyonelliğini arttırırken daha fazla kullanım amacına hizmet ediyor ve temeldeki tamamlayıcılık ilkesini ön plana çıkararak koleksiyonda bir bütünlük sağlıyor."