Diyarbakırlı 13 yaşında bir çocuk, ansızın babasını kaybediyor. Hayat bir anda, dört kardeşinin ve annesinin tüm sorumluluğunu onun omuzlarına yüklüyor. Taşıması çok zor bir yük. Okulunu bırakmayı düşünüyor o yaşta. Ancak kendi hayatından ve istikbalinden vazgeçerek bu sorumluluğu taşıyabileceğine inanıyor.
Tam da böylesi bir zamanda, Mina'nın Çocukları projesi kapsamında Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği'nden (TÜKD) burs alan gençlerden, İstanbul Tıp Fakültesi'nde okuyan Mirana Batgi ile tanışıyor. Mirana onun hayatına adeta sihirli bir dokunuş yapıyor. Onun hayatın girdabına kapılıp adeta boğulmasını engelliyor. Ve o çocuk şimdilerde okulunu bırakmayı değil okuyup tıp fakültesine girme ve doktor olma hayalleri kuruyor.
Mina'nın Çocukları, 2018'de İran'daki uçak kazasında 10 arkadaşıyla birlikte yaşamını yitiren Mina Başaran'ın anısını yaşatmak için, 'acıları değil anıları yaşatalım' mottosuyla hayata geçirilen, genç kızları destekleyen projelerden biri. Mina Başaran'ın annesi Beril Başaran'ın desteği ve TÜKD'nin sorumluluğunda hayata geçirilen proje, ilk başta 11 üniversiteli genç kıza destek vererek başlatılıyor. Bu 11 genç kız da Beril Hanım'a teşekkür etmek adına yeni bir sosyal sorumluluk projesinin fitilini yakıyor. Kendi çevrelerinde, ihtiyacı olan 11-14 yaş arasındaki çocuklara yardım edebilecekleri, bu çocukların hayatına değer katabilecekleri bir projeyi hayata geçirmek istiyorlar. TÜKD'nin desteğiyle de Mina'nın Çocukları projesinin kapsamı genişliyor ve işte Diyarbakırlı 13 yaşındaki bir çocuğun da hayatı böylece değişiyor...
Mina Başaran'ın anısı yaşatmak için hayata geçirilen bu etkili dayanışma projesi, ayna yerleştirmeleriyle tanınan İran asıllı Amerikalı sanatçı Shirin Abedinirad'a anlatılıyor. Abedinirad da bu projeden ilham alarak, Ayça Okay'ın küratörlüğünde Trabzon'da yüzyıllar önce kadın dayanışmasının sembol mekanlarından olan, restorasyonu yakın zamanda tamamlanan tarihi Kızlar Manastırı için Kolektif Yansıma adıyla özel bir sergi hazırlıyor.
MEKANIN HAFIZASI VAR
1 Mart'ta açılan, 11 Mart'ta kadar devam eden sergi, büyük kaybın, derin bir yasın, insanın insana dokunarak dönüşümünün sanatsal yansıması aslında. Ki öte yandan Beril Başaran için de özel bir mekan Kızlar Manastırı. "2018'de nefessiz kaldığım zamanda burada nefes alabilmiştim" demesi de bu yüzden.
Tarihi manastırın etkileyici mimarisi ve atmosferinde yer alan üç eser, bir yandan insanın kendi içine bakmasını, özünü görme çabasını diğer yandan da insanların, özellikle de kadınların hayatın getirdiği acılar, engeller, yoksunluklar karşısında birbirine dokunmasını, kenetlenmesini ele alıyor.
Sergi vesilesiyle tanıştığım Mina'nın Çocukları projesinin sorumlusu, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi 3. sınıf öğrencisi Revşan Sancar "Hepimiz hayatta kendimizi tek başına hissedebiliriz. Ama birbirimize de bağlıyız. Farkındalığımızı anlayarak bir araya gelmek, birbirimize dokunabilmek önemli olan. Mina'nın Çocukları projesi bu imkanı yarattı bize. Biz de başka çocuklara bu imkanı yaratmaya çalışıyoruz. Aslında tohumlar atılıyor toprağa ve böylece bu tohumlar ağaçlara ve belki bir koca ormana dönüşecek" diyor.
İşte o hayali kurulan orman içindeki ansızın karşınıza çıkabilecek eserler olarak da görülebilir Shirin Abedinirad'ın çalışmaları... Üstelik asırlar önce yaşanan bir dayanışmayı hafızasında tutan mekan, asırlar sonra yaşanan bir başka dayanışma hikayesinin ilhamıyla üretilen eserlere ev sahipliği yapıyor. Sancar'ın hayalini kurduğu orman biraz da bu mekanda kendini gösteriyor. Kadın dayanışmasının kolektif yansıması tam da bu olsa gerek.
11 BASAMAKLI MERDİVEN VE 11 KATLI PİRAMİT
Kızlar Manastırı'nda Shirin Abedinirad'ın üç eseri yer alıyor. İlk eser manastırın merdivenlerine yerleştirilen cam bir merdiven. Ki bu merdiven 11 basamaklı. Manastırın uç tarafında bulunan piramit de yine 11 katlı. Sergi de 11 gün açık kalacak. Sergi ve eserlerdeki 11 vurgusunun biraz tesadüfi olduğu düşünülebilir. Lakin 2018'deki uçak kazasında 11 gencin yaşamını yitirmesine atıf olduğu düşüncesi daha akla yatkın.