Pandemi modaya olan bakışımızı tümüyle değiştirmiş olsa da moda haftalarına olan ilgimizi etkilemedi. Hatta pandemi sürecinde düzenlenen dijital ya da hem dijital hem de az sayıda davetlinin katıldığı hibrit moda haftaları bizlere fiziki moda haftalarını daha da özletti. Pandeminin gücünü azaltmış olmasının da etkisiyle koleksiyonları olduğu kadar davetlileri, etkinlikleri ve sokak modasını da konuşmaya başladığımız son iki moda haftası bizleri daha heyecan- landırdı. New York Moda Haftası ve Londra Moda Haftası bizlere moda dünyasına dair 2019 sonrası özlem duyduğumuz her şeyi hatırlattı. Tüm dünyanın gözlerinin üzerinde olduğu bu iki moda haftasında koleksiyon tanıtan Türk tasarımcı ve markalarının başarıları da bizleri gururlandırdı. İşte size bu iki moda haftasının kare ası...
Raısa&Vaness
Sofistike, şık ve çekici
Raisa&Vanessa, New York Moda Haftası kapsamında bir dijital defile gerçekleştirdi. Markanın koleksiyonunda sanat başrolde. Güçlü parlak renkler, çiçek baskıları, iddialı payetler ve aksesuvarlarla süslenmiş olan tasarımlar insanı düşsel, gerçek dışı bir seyahate çıkartıyor adeta. Eleştirmenlerden tam not alan koleksiyondaki parçalar sofistike, şık ve girdiği ortamda dikkat çeken kadınlar için tasarlanmış.
Bora Aksu
Bir dünya markası
Londra Moda Haftası'nda koleksiyonunu sergileyen Bora Aksu yine moda duayenlerinden tam not aldı. Aksu'nun koleksiyonunun ilham kaynağı Ortaçağ sonlarında yaşamış, kadın hakları ve eşitliği için yazdığı yazılarla ünlü düşünür, şair ve yazar Christine de Pisan'dı. 1364 yılında Venedik'te doğan 41 adet eser yazan ve Avrupa'nın saygı duyulan ilk profesyonel kadın şairi olan De Pisan, feminizmin erken temsilcisi olarak kabul edilir. Aksu'nun imzası haline gelen elbiselerde romantik ve nostaljik siluetler ile maskülen ve modern detaylar koleksiyonda bir arada kullanıldı. De Pisan'ın resmedildiği tablolarda giydiği mavi renkli elbiseler, koleksiyondaki mavi ağırlığının da temel nedeni. Ortaçağ'a gönderme yapan brokar, jakar, tafta ve tüller ile kaşmir, yün ve flaneller bu koleksiyonda öne çıkan kumaşlardı. Aksu koleksiyonun aldığı övgüden ve markasının dünya çapında ulaştığı başarıdan oldukça mutlu. 2015 yılında mağazalaşma sürecine giren ve en son Seoul'de açtığıyla mağaza sayısı 64'e ulaşan Aksu, global bir dünya markası olma yolunda emin adımlarla yürüyor.
Deniz Berdan/DB Berdan
Yenilikçi tasarımlar
2012'de Deniz Berdan tarafından kurulan DB Berdan, çevreye duyarlı ve yenilikçi tasarımlarıyla bu moda haftasının dikkat çeken markalarından biri oldu. Londra Moda Haftası kapsamında Fashion Scout'da, dijital bir şovla tanıtılan koleksiyon; modayı takip eden ancak fonksiyonellikten ödün vermeyen kadınlara ithaf edilmiş. Berdan; tasarladığı fonksiyonel parçalardan oluşan aktif giyim koleksiyonunu, spor salonunda olsun olmasın, tüm gün hayat sahnesinde performanslarını sergileyen kadınlara armağan ediyor. Aktif sokak giyimini günlük rahatlıkla birleştiren koleksiyon, aynı zamanda gece hayatında giyilebilir bir şıklık vadediyor. Ekolojik bilinçte üretilen koleksiyon, rahatlık, lüks-spor yaklaşımı feminist bir tavırla birleştiriyor. Teknik özellikte parçalar, vücuda ve cilde yardımcı olma özelliği sağlarken, bazı modellerde teknik spor kumaşlar ile denim kumaşlar birleşerek herkesin sahip olmak isteyeceği görünümlere dönüşüyor.
Haleia
Gündüz ve gece için
Türk haute-couture markası Haleia, New York Moda Haftası'nda koleksiyon tanıtan markalar arasındaydı. Markanı The Unbreakable ismini verdiği koleksiyonu; çarpıcı kumaşlar, vahşi desenler ve asimetrik duruşlarla dikkat çekiyor. The Unbreakable, içerisinde hem gündüz hem de gece için şık ve modern bir görünüm barındıran, ready- to-wear ve haute-couture olmak üzere iki moda disiplininin birlikte işlendiği çok yönlü bir koleksiyon. Özenle seçilmiş dantel kumaşlar, ipek kadifeler, zırh görünümlü özel örgüler kıyafetlere üç boyutlu bir duruş kazandırırken beklenmedik kesimlerle hareketlenen kalıplar koleksiyon içerisinde oyuncu bir tavrın işaretçisi oluyor
***
LADY GAGA'YI GİYDİRMEK İSTERİM
Yaklaşık üç buçuk yıl önce kurduğu Lady Estrella markasıyla moda dünyasına adım atan ve kısa sürede tasarımları ve modaya yaklaşımı dikkat çeken modacı Pınar Kerimoğlu ile moda serüvenini ve son dönem projelerini konuştuk.
Ben aslında mühendisim. Ama modaya her zaman çok ilgim oldu. Ama benim profesyonel olarak modaya adım atmam genel olarak duyduğumuz diğer hikayelerden çok farklı oldu.
Kızlarımın dünyaya gelmesinden sonra bu merakım benim eve tabiri caizse küçük bir atölye kurmama vesile oldu. Kızlarımı uyuttuktan sonra, bana kalan zamanda çizimler yapmaya hatta bu çizimleri dikiş makinesinde dikmeye başladım. Bu durum öyle bir noktaya geldi ki çok fazla tasarımım oldu ve bir gün eşim bana "Bu durumu daha profesyonel bir çatı altına taşımamızın ve sana bir mağaza açmamızın vakti geldi" dedi.
Kurduğum marka ve mağaza büyük bir sınavdan geçti neredeyse kapılarımızı açar açmaz. Çünkü benim mağazalaşma sürecim pandemiye denk geldi. Ancak bu durum markama daha iyi konsantre olmama ve gerekli olan çalışmaları yapmama fırsat tanıdı. Hatta markanın yurt dışına açılışı da tam bu döneme denk geldi. Dubai'de de bir butiğimiz var yaklaşık dokuz ay oldu açılalı ve oradaki satışlar da oldukça iyi gidiyor. Şimdi Katar'dan mağazalaşma teklifi aldık. Mısır, Lübnan'da pek çok AVM içinde yer alan butikte tasarımlarımız yer alıyor. Kanada ve Avrupa'da da mağazalaşma süreçlerimiz devam ediyor.
Yurt dışında büyük markaların, tasarımcıların bir arada çok özel koleksiyonlar yaptıklarını görüyoruz. Yurt dışında tasarımcılara ve tasarıma çok değer veriliyor. Türkiye'de en çok üzüldüğüm şeylerden biri iyi adım atan markalara genel olarak Türk moda camiası tarafından destek olunmaması diyebilirim.
Her tasarımcı özellikle de sahne kostümleri yapmaya başlamış olan her tasarımcı bence Jennifer Lopez, Beyonce gibi isimleri giydirmek ister. Ben de o isimleri ve belki de çılgın tavrını sevdiğim için Lady Gaga'yı giydirmek çok isterim.
***
Pınar Kerimoğlu: Diğer hikayelerden çok farklı oldu
MODAEVLERİNİN VARİSLERİNİN GÖZLERİ BAŞKA İŞLERDE
Düşünsenize herkesin kendisini üzerinde taşıdığı markalarla ifade etmeye çalıştığı bir dünyada sizin aileniz bu modaevlerinden birine sahip... Siz de aynı alanda çalışmak ister miydiniz? Dünyanın önde gelen modaevlerinin 30'lu yaşlarındaki varisleri aile işlerinde çalışmak istemiyor. Etro, Versace, Pucci soyadını taşıyıp modaevinde çalışmak yerine bambaşka alanlarda çalışmayı tercih ediyor. Alice Etro (34) şu an erkek koleksiyonunu kretif direktörü olan babası Kean Etro'nun yanında atölyelerde geçirmiş tüm çocukluğunu. Istituto Marangoni de moda tasarımı üzerine eğitim almış. Ancak bunun yerine ev dekorasyonu platformu ve alışveriş sitesi Westwing Italia'da işe girmiş ve şu an sitenin kreatif direktörü. Gianni ve Donatelle Versace'nin yeğeni Francesca Versace (39) ise NFT pazarına adım atmış.
NFT satın alıp, satabileceğiniz Public Pressure isimli bir platform kuran Versace iş planlarında sanatçılar için bir NFT stüdyosu kurmak da olduğunu söylüyor. Emilio Pucci'nin torun Larissa Castellano Pucci (34) ise geleceğin tamamen sanal dünyada olacağını düşünenlerden... Cornell University mezunu olan ve 3-D sanatçısı olarak Satore Studio'da uzun süre çalışan Pucci, sanal kıyafetler yapma işine el atmış. Kurduğu Marea markası için sadece dijital kıyafetlerin satıldığı DressX için ocak ayında ilk koleksiyonunu hazırlayan Pucci, mart ayında düzenlenecek Crypto Fashion Week'e de katılacak.