Pandeminin de etkisiyle iki yılı aşkın süredir üzerimizde ağırlıklı olarak eşofman takımlar, oversize ceketler var. Hatta bir başka deyişle en iyi markadan, en ünlü modaevinden de satın almış olsanız giydiğinizde sizi bir kadından çok her şeye benzeten kombinler var... Bir yandan da hepimiz 80'ler ve 90'ların o yorucu desen, detay, logo yorgunluğunu yaşıyoruz. Bir yandan buna inat sadece göğüs uçlarını kapatan mini mini hırkalar, tayt tulumlar, göğüs altı dekoltesi verebileceğiniz kadar kısacık kazak ve üstler moda... Pandemiden önce ne giyerdik, şıklık, zarafet ne demekti, gideceğimiz yere uygun kombin nasıl yapılırdı resmen unuttuk hepimiz...
Biz kadınlar ya aşırı provakatif kombinlerin ya da sportif çocuksu görünümlerin pençesine düştük. 40'larımızı geçsek de Los Angeles'ta yaşayan bir pop starın karısı olan 20 yaşındaki manken Hailey Bieber gibi giyinmenin bizi stil sahibi, trendi ve modern yapacağını sandık... Neyseki bizlerin dur diyemediği bu duruma moda dünyası dur demeye kararlı... Önümüzdeki günlerde modanın en elegan, feminen ve romantik günlerine yani 50'lere dönüyoruz hep beraber...
"Nedir 50'lerin özelliği?" dediğinizi duyar gibiyim... 50'ler demek İkinci Dünya Savaşı sırasında kendisine bakmayı, özen göstermeyi bırakan, hayattan umutlarını kesen karanlığa gömülen kadınları yeniden kadınsı zarafetlerini kucakladıkları dönem demek. Kadınlar kabarık etekleriyle, zarif omuz dekolteleriyle, incecik belleriyle yeniden şık, feminen ve varlıklarını kucaklıyor demek...
1947 yılında Christian Dior'un savaş sonrası ilk defile koleksiyonunu tanıtmasıyla başlayan bu dönem moda tarihinde New Look (Yeni Görüntü) olarak anılıyor... Ve Dior o ilk defilesiyle askeri, maskülen, koyu tonlardaki kıyafetlerinden sıkılan kadınlara umut, ilham oldu... Henüz tam olarak içinden çıkmayı başaramadığımız pandemi dönemi bize hissettirdikleri, giydirdikleriyle savaş döneminden çok da farklı değildi... Ve tüm dünya içine kapandığı, umudunu yitirdiği, kendisine özen göstermeyi bıraktığı o dönemin ardından 50'ler zarafetiyle yeniden dişiliği, elegansı, şıklığı benimsiyor...
Bu sezon başta Erdem, Christian Siriano, Oscar de la Renta ve Carolina Herrera olmak üzere dünyanın dört bir yanından tasarımcılar 50'lerden ilham alan kıyafetlerle karşımıza çıkıyor... İncecik beller, yuvarlak kalça ve göğüsler yani bildiğimiz kadın silüeti bu dönemde daha çok takdir görecek. Bu kadınsı figürü öven tasarımlarla birlikte, iddialı aksesuvarlar, bolca makyaj da önümüzdeki günlerin bir vazgeçilmezi olacak. Ve işin güzel yanı 50'ler şıklığı dolaplarımıza birkaç ana parça ekleyerek hızlıca adapte olabileceğimiz bir şıklık... Hollywood'un önde gelen birçok filminin kostümlerini tasarlayan Leesa Evans, "Küçük topuklar, Oxford model ayakkabılar bu dönemin olmazsa olmazı. Kabarık eteklerinizi beyaz tişörtlerle ve bu tarz ayakkabılarla kombinleyerek ortaya 50'lerin görüntüsünü hatırlatan şık görüntüler çıkarabilirsiniz. Dolabınıza birkaç ana parça ekledikten sonra emin olun oldukça hoş bir görüntüye sahip olacaksınız" diye konuşuyor. Hollywood yıldızlarının stilisti Andie Sobrato da, "50'ler demek en gündelik program için bile şık ve özenli bir şekilde giyinip dışarı çıkacaksınız demek" diyor. 50'ler bir duruş aslında. Geçen kötü günlere inat kendinize özen gösterdiğiniz, kadınlığınızı kabul ettiğiniz bir dönem. Biz de hepimize yeniden umut ışığı olacak bu dönemi moda dünyasının uzmanlarıyla konuştuk.
ASENA SARIBATUR -Moda Yazarı - Aperlae Living Kurucusu
Ruhumuza iyi gelen Kısa deri ceket geçmişe dönmek
"Benim modaya bakışım hep geçmişten ilham almak üzerine. Gündelik hayatımda çok fazla vintage ve ikinci el alışverişi yapıyorum. O dönemlerde tasarlanmış, üretilmiş her şeyin çok daha özenli, kaliteli olduğunu düşünüyorum. Bunda tabii ki o dönemin zanaatkarlarının da moda tüketim hızının da etkisi var. Şu an her şey o kadar karmaşık ki, sosyal medyanın da etkisiyle o kadar hızlı bir tüketim var ki hepimiz için bize iyi gelen, ruhumuzu besleyen şey geçmişe dönmek oluyor. O yüzden tüm defilelerde hep geçmişin izlerini görebiliyoruz. 50'ler bütün çizgileriyle çok net. Yeni yeni kalıpların moda dünyasına girdiği bir dönem. Daracık bel ve kabarık etek, straplez detaylar şu anda bile hayatımızda çok net karşımıza çıkan detaylar. Bu sezon da 50'lere gönderme yapan detaylar özellikle de couture çalışmalarda çok görüyoruz."
AYŞEGÜL ULUÇ BULUT / İşkadını-Blogger/ Stylısh Tımes
Kısa deri ceket geçmişe dönmek kloş etekler
"50'ler deyince aklıma feminen bir silüet geliyor. Cigarette pantolonu, mini trikosuyla enerjik ve mutlu... Diz altında biten gerek kalem gerek kloş etekleri kısa hırkasıyla tamamlamış güçlü ve romantik kadınlar canlanıyor kafamda; 50'leri düşününce. Elbette bu trendleri günümüze uygularken ince bir bele sahip olmak gerektiğini atlamamak lazım zira o dönemin silüeti kum saati. Vücut tipiniz buna uygun değil ancak 50'ler trendini yakalamayı arzu ediyorsanız, kombinlerinizi kısa bir deri ceketle tamamlayın. Göğüsleriniz büyükse kalem etekten ziyade kloş etek ve altına stiletto tercih ederek proporsiyonda dengeye ulaşın."
TUĞÇE KILINÇLI - Moda Editörü
A kesim elbiseler, mini saplı çantalar
"Özellikle Dior ve Chanel'in rüzgarlarını estirdiği kuralları belirlemekte öncülük ettiği 50'ler, dünya modası adına önemli bir zaman dilimiydi. 2. Dünya Savaşı'nın hemen ardından modaya ilginin tekrar artmasıyla, elegan ve feminen silüetlerin en üst seviyeye ulaştığı bu dönem, Amerika'nın hazır giyime geçişiyle modanın sadece zengin sınıfla değil geniş kitlelerle buluşmasını sağladı. Kıvrımlı kadın vücudunun ön plana çıkarıldığı kum saati elbiselerle birlikte kombinlenen uzun eldivenler, tüvit takımlarla giyilen mini topuklu sitilettolar, kalem etekler ve peplum ceketler dönemin en belirgin parçalarından olmuştu. Günümüzde hâlâ tekrar eden önemli stil kodları oluşturmuş 50'ler, Brigitte Bardot'un straplez bikinisi, Grace Kelly'nin Hermes çantası, Katherine Hepburn'ün pantolonları ile akıllara kazındı. 50'ler ruhunu kendi stilinize uyarlamak için A kesim orta uzunlukta bir etekle minik bir kemeri belinizi vurgulamak için kullanabilir, uzun deri bir eldiven, mini saplı çanta ve kedi gözü güneş gözlüklerinizle kombinleyebilirsiniz."
80'LER VE 90'LARA DAMGA VURAN TASARIMCI
Moda dünyası bu iki yıl içinde öyle önemli isimleri kaybetti ki... Bunlardan biri de bu hafta gözlerini hayata yuman Thierry Mugler'dı... Birçoğumuz için bu isim ne yazık ki şarkıcı Hande Yener'in son günlerde giydiği iddialı dekolteli kostümüyle ya da birçoğumuzun yıllarca kullandığı Angel ya da Alien isimli parfümlerden ibaret ne yazık ki... Aralarında Lady Gaga, Kim Kardashian, David Bowie ve Beyonce'nin de bulunduğu birçok ünlü ismi giydiren 73 yaşındaki Mugler demek aslına bakarsanız 80'ler demek... Moda dünyasından aklımızda ikonik 80'lere dair ne kaldıysa birçoğı Mugler imzalı... Bilimkurgu öğelerini gündelik yaşama katan, 80'ler ve 90'larda George Michael, Cindy Crawford, Naomi Campbell gibi isimleri giydiren Fransız tasarımcı 1948 yılında Strasbourg'da doğdu. 9 yaşında baleyle tanışan Ulusal Rhine Operası'na 14 yaşında kabul edilen Mugler, üniversitede ise Strasbourg'da iç mimari üzerine eğitim aldı. Sayısız modacıyla çalışan 1978 yılında kendi ismini taşıyan ilk butiğini Paris'te açan tasarımcı, 2002 yılında "Moda benim için artık yeterli değil. Kozmetik ve parfüme olan ilgim ise hala sürüyor" diyerek modayı bıraktı. Ama bu süre zarfında Kim Kardashian'dan Beyonce'ye kadar sayısız ünlü isim için sahne ve kırmızı halı kostümleri tasarladı. Cirque du Soleil için tasarladığı kostümler yıllarca konuşuldu. Kendi ismini taşıyan modaevini kreatif direktörlüğünü David Koma üstlenirken, birçok ünlü isim hala Mugler'ın çizimlerinden ilham alan tasarımlar yapıyor.