Beş yaşında bir kız çocuğu, anne babasıyla vedalaşıp içeride iki binin kişinin olduğu devasa bir salona girer. Artık yalnızdır. Yüzlerce masanın arasında dolaşırken kendisi için hazırlanan yeri bulur. Kalemini kağıdını bıraktıktan sonra su almak için yerinden kalkar. Döndüğünde rakibi gelmiştir. Tebessümle selamlaşıp tanışırlar.
İkisi de buraya kolay gelmedi. Tüm Türkiye'de aylarca süren mücadeleler sonrası önce şehir sonra bölge ardından ülke elemelerini geçerek Antalya'da Avrupa'nın en geniş katılımlı, Türkiye'nin en büyük şampiyonasındalar artık... Başlamak için işaret bekliyorlar.
Evet, Türkiye Küçükler ve Yıldızlar Satranç Şampiyonası için Antalya'dayız. İş Bankası'nın sponsoru olduğu şampiyona iki binin üzerinde sporcunun katılımıyla yapılıyor.
Şampiyonada 5-18 yaş aralığındaki tüm sporcunun hedefi ortak: Yaşlarında ilk üçe girip kasım ayında Türkiye'de düzenlenecek Avrupa Satranç Şampiyonası'nda Ay-Yıldızı temsil etmek. Salondan çıkarak Satranç Federasyonu Başkanı Gülkız Tulay ile bir araya geliyoruz. 2005 senesinden beri İş Bankası ile yol arkadaşlığı başta olmak üzere satranca yükselen ilgiyi konuşacağız.
SATRANÇ SINIFI OLMAYAN OKUL KALMAYACAK
Pandemi sürecinin satranç sporu için avantaj olduğunun altını çizen federasyon başkanı Gülkız Tülay, "Herkesin evine kapandığı dönemde hiçbir spor yapılamazken internet üzerinden satranç öğrenildi. Yıllardır satranca artan bir ilgi zaten vardı. İş Bankası'nın da katkılarıyla Türkiye'nin devlet okullarında 30 bin satranç sınıfına ulaştık. Önümüzdeki üç yıl için hedefimiz Türkiye'de tüm devlet okullarında satranç sınıfı olması. Tabii ki burada Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı'nın desteklerinin altını çizmeliyim. Bizim çalışmalarımıza işlerimizi kolaylaştırıyorlar. Bu arada KKTC'de de satrancı sınıfı olmayan okulumuz kalmadı" dedi.
AYNI HEDEFLERE KOŞMAK ÖNEMLİ
2005 senesinden bu yana İş Bankası ile iş birliği içerisinde olduklarını söyleyen Tulay, "Bu birlikteliğin çok güzel sonuçları oluyor çocuklarımız için. Olay sadece sponsorluk, maddi destek değil; onlarla çalışırken aynı hedef için çabalayan, ter döken, sıkıntı çeken ve gelen başarılarda göz göze geldiğimiz an aynı mutluluğu yaşıyoruz. Bir aile gibiyiz. Üç farklı İş Bankası Genel Müdürü ile çalıştım. Ersin Özince, Adnan Bali ve şimdi Hakan Arın... Ancak 2005'ten beri ortak hedeflerde en ufak bir sapma yaşamadık. Başka şirketler sorumluluk almaktan kaçınırken İş Bankası gibi köklü bankanın özellikle çocukların geleceğine yön verecek bir spor dalına istikrarlı bir biçimde yatırım yapması takdire şayandır" ifadelerini kullanıyor.
ANNENİN GEÇİM KAYNAĞI SATRANÇ
Federasyon Başkanı Tulay, satranç sporunun yayılması için çalışmalarından bir örneği şöyle anlattı: "Aile Bakanlığı ile temasa geçerek Sevgi Aileleri'nde görev yapan abilerden ablalardan satranca ilgisi olan isimleri kursa tabi tutmak istedik. 700'ün üzerinde adayı alarak Antalya'da yedi günlük temel eğitim verdik. Psikolog eşliğinde onları çocuklara yaklaşma konusunda bilgilendirdik. Bu arkadaşlardan Elazığ'da il hakemi olmuş bir arkadaşımız şu an şampiyonada bizimle beraber. Siirt'ten gelen bir kızımız da var bu şampiyonada. 40 yaşında iken eşinden ayrılmış, iki çocuğu var. Önce antrenör oldu, çocuklara satranç öğretiyor. Ve artık geçimini satrançla sağlıyor."
EBEVEYNLERE ÖĞÜT: BASKI YAPMAYIN
Günümüz anne babaları çocuklarını okulları dışında pek çok kursa spora yönlendiriyor. Aralarında kendi yapamadıklarını çocuğunda görmek isteyen de var, evladının zorlu hayat mücadelesine daha hazır çıkmasını isteyenler de... Peki Satranç Federasyonu'nun ilk kadın başkanı, iki çocuk büyütmüş bir anne olarak Gülkız Tulay bu konuda ne düşünüyor: "Velilerimize hep söylediğim bir şey var: Önce sabırlı olun. Satranç, basketbol, tenis hangi spor dalı olursa olsun, sabretmemiz gerekiyor. Çünkü çocuğun ne yapıyorsa içinden gelerek yapması lazım. Çocuklar maymunlu iştahlıdır. Zora gelemiyorlar. Televizyon izlerken, "Kalk hadi, seni baskete götürüyorum" diye baskı yaparsanız ters tepebilir. Niye bu kadar kesin konuşuyorum, çünkü bunu yaşadım. Oğlum Berkay beş yaşındayken Tarsus'tan Mersin'e müzik kursuna götürüyordum. Aylar sonra hocası dedi ki, "Bunca yol geliyorsunuz, sizin de Berkay'ın da zamanına yazık! Müziğe hiç ilgisi yok." Gülüşmeler sonrası merakla soruyorum Berkay ne yaptı? "Satranca merak sardı, çok sevdi. Zaten benim satranç yolculuğum onun sayesinde başladı. Berkay da makine mühendisi oldu."
BU NASIL SPORMUŞ, HERKES BİRBİRİNİ TEBRİK EDİYOR!
Futbola alışık olanlar, satrançtaki fair play denilen centilmenliğe hayran kalıyor. Başkan Tulay bunu yaşadığı bir örnekle anlatıyor: "Anadolu'da bir ilimizde satranç etkinliğindeyiz. Bize destek veren şehrin belediye başkanı da kapanış töreninde bizi yalnız bırakmadı. Ödülleri dağıtırken herkes başkana teşekkür edince kendisi "Şehrimizin futbol takımı dün küme düştü. O kadar maddi destek sağlamamıza karşın büyük tepki aldım. Bu satranç nasıl bir spor! Kazanan kaybeden herkes bana teşekkür ediyor" diyerek şaşkınlığını dile getirmişti.
BURSLARLA EĞİTİMİNİ KENDİ KARŞILADI
Şampiyonada karşılaştığımız en ilginç sporculardan birisi Işık Can... Hayır, aynı okula (Çapa İlköğretim) gitmiş olmamız değil konu. Hayır sekiz yaşındayken bir etkinlikte karşılaştığı komedyen Cem Yılmaz'ı sadece 10 saniyede mat etmesi de değil. Can alıcı olan Işık'ın satranç sayesinde kazandığı bursla önce Bahçeşehir Koleji ardından da Enka Okulları'nda eğitimine devam ederek aile bütçesine katkı yapması. En uzun maçı yedi saat sürmüş. Bitince ne yaptın diyorum? "Kaybetmiştim, başım da çok ağrıyordu. Oteldeydik, odama gidip yattım" yanıtını veriyor. Teniste de milli takıma girdiğini söyleyen Işık, "Satranç oynamamım tenis kariyerime büyük katkısı oldu" diyor.
DAHA BEŞ YAŞINDA BABASINI YENİYORDU
Bir başka sporcumuz sekiz yaşındaki Irmak Somyürek... Babası Umut Somyürek, beş yaşında satranç öğrettiği kızının kendisini yenmesi üzerine onu hemen bir satranç kulübüne götürmüş. Burada antrenör Alper Eren ile çalışmaya başlayan Irmak, peş peşe kazandığı başarılarla yıldızını parlatmış. Söz Irmak'ta: "Günde üç saat ders çalışıyorum. Hafta içi tabletimle çok zaman geçirmiyorum. En sevdiğim taş kale. Okulundaki arkadaşlarımın satranca ilgisi çok değil. Yaşadığım kent Denizli'yi çok seviyorum. En sevdiğim açılış siyahla olduysa Sicilya oyunu. Beyazla başlamışsam İskoç'u tercih ederim. İdealim doktor olmak.