29 Ekim'de kapılarını görkemli bir törenle açan Atatürk Kültür Merkezi (AKM), ilk günden beri sanatseverlerin ilgi odağı oldu. Sahnelenen eserleri, sergileri yakından takip etmek isteyen sanatseverler akın akın AKM'ye koştu. İstanbul kültür sanat hayatına renk katan AKM'nin başında kim olacağı da uzun süre tartışıldı. Ancak yönetim koltuğuna, işinin ehli biri geçince o tartışmalar da son buldu.
İşte o mutfaktan gelen, işinin uzmanı kişi Remzi Buharalı ilk söyleşisini SABAH Cumartesi'ye verdi. Uzun yıllar Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü olarak görev yapan, Side ve Aspendos gibi çok önemli festivalleri yöneten Buharalı AKM'nin sanat yönetmeni olarak tüm gözlerin kendisine çevrildiğinin bilincinde. Aynı zamanda bir trombon sanatçısı olan Buharalı ile AKM'nin yol haritasını konuştuk.
- Öncelikle hayırlı olsun. En başa dönecek olursak bu görev size nasıl tebliğ edildi?
- Devlet Opera ve Balesi'ndeki sanatçılık sürecimin ardından uzun yıllar bu kurumların yönetim kademelerinde görevlerim oldu. Başlatmış olduğum festivallerin sanat yolculuğu, farklı özel sektör kuruluşlarında kültür ve sanatın yönetilişine katkıda bulunma çalışmalarım aralıksız devam etti. AKM açılmadan önce Kültür ve Turizm Bakan Yardımcımız Özgül Özkan Yavuz ile görüşme talebi oldu. Bir sanat yönetmeni ihtiyacı olduğunu söyledi. Ve karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk. Sonra da Sayın Bakan Mehmet Akif Ersoy ile bir araya geldik. Neticesinde 21 Eylül 2021 tarihinde AKM Sanat Yönetmeni olarak göreve başladım. Kurumuma yeniden dönmek, Türkiye'nin imza projesi AKM'nin sanatsal yönetiminin başında olmak beni çok mutlu etti.
- AKM Sanat Yönetmeni olarak sorumluluklarınız da arttı değil mi?
- Burada Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı üç genel müdürlük var. İstanbul Devlet Opera ve Balesi, İstanbul Devlet Tiyatroları, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'ne bağlı sekiz tane koro ve topluluk. Buna ilaveten bir de İstanbul Senfoni Orkestrası... Böyle baktığınızda sanatın birçok alanındaki kurumların da program yöneticiliğini yapıyorum. Bu kurumların AKM içindeki programlamalarını düzenlemeye çalışıyoruz. Bir taraftan da sinema salonu, çocuk sanat merkezi, müze niteliği taşıyan müzik platformumuz, tasarım atölyemiz ve kütüphanemizi de kattığımızda gerçekten çok kapsamlı bir görev ve sorumluluğun içinde buldum kendimi.
- Her kesimin ortak paydada buluştuğu, işinin ehli birinin AKM yönetiminin başına gelmesi çok önemli. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bir insanın en büyük referansı itibarıdır. Yaşam boyu ortaya koyduğumuz itibar ve başarılı çalışma, ödüllendirmeyi de beraberinde getiriyor. Ödül mekanizması çok önemlidir ama bunun yanında insan sürekli farklı tecrübelerle karşılaşmaya mahkûmdur. Ben her zaman eleştiriyi ödülden daha kıymetli görürüm. Eleştirinin de tabi nitelikli olanını dikkate alırım. Bugüne kadar ortaya koyduğum çizgiye baktığımız zaman sanat kurumları tarafından arkamda sevilen bir yöneticilik bıraktığımı düşünüyorum. Aynı zamanda sanatçı olmam sebebiyle, onları daha iyi anlayabilen, onların sürecini iyi yönetme duygusu içinde yöneticilik yapmaya çalışan biriyim.
KAPIMIZ HERKESE AÇIK
- Opera sahnesindeki orkestra çukuru hakkında muhalefetin bir eleştirisi olmuştu. Dünyadaki büyük orkestra çukurunun metrekare ortalaması 109 metrekare iken AKM'nin 93 olduğu iddia edilmişti. Buna cevap vermek ister misiniz?
- Tabii ki isterim. Bugüne kadar bana bu soru hiç sorulmamıştı. Size teşekkür ederim, Bu bilgi kesinlikle yanlış. Bir kere tam ehil bir noktadayız. Ben opera orkestrasında müzisyen olarak görev almış, yönettiğim dönemde opera çukurunun defalarca bakımını tadilatını yaptırmış biriyim. AKM'nin şu anda mevcut çukurunda dünya opera repertuvarındaki her eser rahatlıkla icra edilebilir boyuttadır. Orkestra çukurunda 85 kişilik orkestra üyesini konumlandırabiliyoruz. Yetersizliği konusunda bir sıkıntı yaşanmıyor, hatta şunu da iddia ediyorum; dünyanın hangi opera bestecisi ne opera yazdıysa o eserin burada seslendirilmesinde sıkıntı yaratacak herhangi bir kapasite sorunu yaşanmamaktadır. Son derece yeterli ve AKM'ye yıllar boyu hizmet edecek kapasiteye sahiptir. Sanatı, siyasete alet edebilmek için haklı olmanız gerekir. Burada bir haklılık göremiyorum. O yüzden eleştirileri de yersiz görüyorum.
- "Biz senfoni beklerken Sibel Can çıkıyor" dendi. Buradan hareketle içerik konusuna değinmek ister misiniz?
- Neden çıkmasın. O da bizim sanatçımız değil mi? Neden eleştiriliyor anlamıyorum. Onların da bu sahneye çıkmaya hakkı vardır. Açılışta Londra Filarmoni Orkestrası çaldı. Grammy ödüllü Chris Botti konser verdi. Bunların devamı olacak. AKM toplumun her kesimine hitap edecek programlama algısıyla çalışıyor.
İKİ AYDA 200 BİN ZİYARETÇİ
- AKM'ye bu kadar ilgiyi bekliyor muydunuz?
- Pandemi sebebiyle insanlar uzun süre evlerinde kaldı, sanatsal etkinlikler yapılamadı. Büyük bir hasret oluştu. Yanı sıra AKM'nin de 2.5 yıl gibi kısa bir sürede yeniden yapılıp hizmete açılması merak uyandırdı. Yaklaşık iki ayda 58 bin biletli izleyici, 200 bin de ziyaretçi sayısına ulaştık. AKM İstanbul'un göbeğinde bir yıldız gibi parlıyor.
-Önümüzdeki dönemde neler olacak?
- Opera salonunda İDOB'un yıllar boyu büyük prodüksiyonları sahneleyememenin eksikliği vardı. Artık yerli ve yabancı bestecilere ait opera ve bale eserlerinin sanatseverlerle buluşacak olması büyük bir hasreti giderecek. Farklı bir kimlik kazandırmak adına belli etkinlikler yapacağız. AKM'ye özel festivaller yarışmalar planlıyoruz. Örneğin, AKM'nin Türk ve dünya repertuvarına kazandıracağı neden bir AKM Beste Yarışması olmasın? AKM'ye ait bir fotoğraf yarışması neden düzenlenmesin? Neden AKM Antik Tiyatro Günleri olmasın? Örneğin dünyaca ünlü şef, benim de çok yakın dostum olan Valeri Gergiyev neden bir İstanbul Devlet Senfoni Orkestrasını bir konserde yönetmesin? Popüler isim ve toplulukları da ağırlayacağız.