Sudi Etuz markasını ve markanın yaratıcısı Şansım Adalı'yı yıllardır hepimiz tanıyoruz. Tül detaylı tasarımlarını yıllardır Türkiye'nin tüm ünlü şarkıcılarının ve stil ikonlarının üzerinde görüyoruz. Bir yandan yeni sezon koleksiyonu üzerinde çalışan Adalı ile bu sefer moda üzerinden yepyeni projesi için bir araya geldik. Bilkent Üniversitesi'nin ardından Brüksel'deki Antwerp'te çeşitli çizim dersleri alan, La Salle Akademi İstanbul'da moda tasarımı eğitimi gören Adalı, son dönemdeki dijital kıyafetleriyle moda dünyasında konuşuluyor.
1982 doğumlu Adalı, dijital moda platformu DressX üzerinden satışa çıkan yeni koleksiyonuyla herkesin dikkatini çekti. "Bugünün dünyasında yani dijital dönüşümün yaşandığı bu döneme biz moda tasarımcılarının da bu dönüşüme adapte olması gerekiyor" diyen tasarımcı ile dijital projelerini, bu projeden doğan koleksiyonları, Sui-D ve Trinity ismini verdiği avatarlarını ve Sui-D'nin üzerinde Sudi Etuz tasarımlarıyla bir sanal astrolog olma hikayesini konuştuk.
- Dijital kıyafetler dendiği zaman dünyada tanınan platformlardan biri DressX. Geçen hafta sizin markanız Sudi Etuz'un da bu platformda kıyafetleri satışa çıktı. Nasıl oldu bir araya geldiniz bu platformla?
- Moda dünyası NFT ile zaten bu dijital dünyaya adım atmıştı. Biz de bu konu üzerine çalışıyorduk. Yarattığımız dijital karakterleri giydirmek için dijital kıyafetler tasarlıyorduk. Sonra "Bu kıyafetler boşta duruyor. Bir yerle anlaşsak da satılmaya başlansa" demeye başladım. Bu konuda çalışan platformları araştırmaya başladık. DressX'in kullanımı kolay. Bir fotoğrafınızı yolluyorsunuz, seçtiğiniz kıyafeti size dijital ortamda giydiriyor. İstersen kıyafetleri deneyebiliyorsun. Biz de yazdık onlara. Satışlar da başladı.
- Peki bize sizin dijital dünyadaki serüveninizi bilmeyenler için pandemi sonrası daha da çok konuştuğumuz ve artık göz ardı edemeyeceğimiz bir hale gelen bu dünyaya nasıl adım attığınızı anlatır mısınız?
- Dijital tasarım yolculuğum dünyada gerçekleşen teknoloji zirvelerine katılmamla ve bunun da etkisiyle 2016 yılından bu yana gerçekleştirdiğim performanslarımı VR olarak kaydetmemle başladı. Ardından pandeminin ilk günleriyle beraber yaşadığımız dijital uyanış, üretimlerimizi daha da dijital, 3D ve cgi odaklı çalışmalara döndürdü. Bunun bir sonucu olarak sanal bir karaterimiz oldu. Sui-D adını verdiğimiz karakteri global bir kapsayıcılığı olması adına astrolog olarak kodladık. İki uzman astrolog tabii ki hazırlıyor tüm içerikleri. Yapay zeka ekibi, dijital artist ekibi çok uzun süre çalıştı bu proje için. Karakterimizin lansmanını da moda haftasıyla birlikte koleksiyonumuzdan bir görünümle gerçekleştirdik. Sui-D'nin, farklı güncellemelerle birlikte son sürümünü kendi Instagram hesabı @sui.daily ile yaptık bir süre önce. Kısa süre içinde de bu sanal karakterimizin günlük, haftalık ve aylık burç ve gezegen yorumlamalarını kendi tarzıyla takipçileriyle paylaşacağı bir de uygulamamız devreye girecek.
- Bir dijital karakteriniz daha var...
- Sudi Etuz markası altında dijital dönüşümümüzün gelişmesi, moda ve tasarım bağını güçlendirmesi için bir de Trinity isimli karakter yarattık. Trinity, koleksiyonlarımızı dünyadaki modaseverlerle buluşturmamızı destekler nitelikte bir model olarak ortaya çıktı. Ona da dijital bir karakter yarattık ve canlı olarak sorulan sorulara cevap verebilecek bir teknolojiyle bir süre önce Türkiye'nin ilk avatar sohbetini gerçekleştirdik. Biliyorsunuz 3D influencerların çıkışı da öylesine hızlandı ki, büyük yazılım firmaları daha kolay sanal insan yapılabilecek eklentilerini birer birer piyasaya sunmaya başladı. Şu an bir geçiş sürecindeyiz...
- Tüm bu gelişmelerin bir anda daha da gözümüze çarpıyor olması ve evlerde dijital dünyayla daha yakın bir iletişim kurmak durumunda kaldığımız pandemi sürecine denk gelmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Pandemiyle aslında dünyaya en çok zarar veren endüstriler arasında yer alan tekstil ve moda sektörünün büyük bir devrime ihtiyaç duyduğunu hepimiz net bir şekilde gördük. Bu durumu nasıl iyileştirebilirizi sorduğumuzda çözümü teknoloji ve dijitalde bulduk. Tasarımlar fiziksel numuneler yerine dijital hazırlanmaya, böylelikle kumaş fireleri yavaş yavaş ortadan kalkmaya, sunumları büyük organizasyonlar yerine kompakt, beş dakikaya en efektif şekilde sığdırılabilmeye, karbon ayak izini bu adımlarla beraber aslında ne denli azaltabildiğimizi görmeye başladık. Sanal gerçeklik de bu şekilde adım adım girdi hayatımıza ve moda dünyasının içine... 3D koleksiyon parçalarını fiziksel bir kumaştan ayırmak artık çok güç, bir insanın üzerinde nasıl duracağını her açıdan görebiliyor, giymeden deneyimleyebiliyoruz.
- Peki bu süreç nereye doğru evrilecek sizce?
- Bir kere biz tasarımcıların sadece moda tasarımcısı olarak kalamayacağımız bir dönemin içindeyiz. Farklı sektörlerden gelen gruplar oluşturmak ve multidisipliner yeni çatılar oluşturmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Biz mesela böyle projelere bu şekilde adım attık. Sonuç olarak hepimiz yüzde 100 dijital dönüşümün kaçınılmaz olduğunu görüyoruz. Bence belli bir sürenin sonunda her insanın bir sanal versiyonu olacak. Sizin yerinize alışveriş yapacak, banka işlerinizi organize edecek bu sanal karakter mesela... Hatta hukuksal bir sürü yeni sorun ortaya çıkacak. Mesela sanal karekteriniz sizin adınıza para yollayacak bundan dolayı ortaya çıkan bir suçta siz mi yoksa sanal karakteriniz mi suçlu olacak diye konuşuyor olacağız belirli bir süre sonra.
YAPAY ZEKA İLE ÇALIŞMALIYIZ
- Gerçeklik ve sanal gerçeklik arasındaki mesafe gittikçe daralıyor sanki... Louis Vuitton'un 2016 yılında Final Fantasy oyununun önemli karakterlerinden biri olan Lightning'i yüzü olarak açıklaması, bu karakterin markaya ait kıyafetlerle dergilerde yer alması, bu karaktere benzeyen bir mankenin moda haftasında podyuma çıkması hepimizin hafızalarına kazındı... Siz nasıl yorumluyorsunuz tüm bu süreci?
- Oyun dünyası yıllar içinde insanların buluşup vakit geçirdiği çevrimiçi ortamlar haline geldi. Ardından birçok sektör gibi moda dünyası da oyunların dünyasına adapte oldu. Birçok oyunda kullanıcılar avatarlarına Louis Vuitton, Chanel, Prada, Valentino gibi modaevlerinden kıyafetler giydirebiliyor. Biz de marka olarak sanal tasarımla günlük hayatlarda daha fazla yer edinmek istiyoruz. Marka olarak oyun dünyasına girebilmek için de çalışmalarımız sürüyor. Yapay zeka dünyanın en büyük gücü bunu hepimiz kabul etmeliyiz. İşini almasını istemiyorsan beraber çalışmanın yolunu bulman gerekiyor.
Moda kazanı
SEMBOLLER ÜZERİNİZDE
Pandeminin ve dünyayı saran ekonomik krizlerin etkisiyle yeni yıla girsek de hepimizin biraz motivasyonu düşük. Pandora markası bu durumu değiştirmek, bizleri motive etmek için sembollerden ilham alan özel bir koleksiyonu tam da yeni yıl üzeri modaseverlerin beğenisine sundu. Koleksiyonda şansın simgesi yonca, at nalı ve uğur böceği gibi uğur getirdiğine inanılan semboller yer alıyor.
AZ PARÇAYLA İDDİALI
Sürekli tüketmek yerine, az ancak öz parçalardan satın almamız gerektiğini, bu iki yıl bize çok güzel bir şekilde gösterdi. Arka arkaya moda ve aksesuvar markaları da bu konuya dikkat çeken bir koleksiyon çalışmasını ortaya koyuyor. Vuqu, bu sezonu iki yeni model ile karşıladı mesela. Sezona özel, el işçiliği dokuması ile hazırlanan örgü saplı Stella, büyük boy modelinin geniş iç tasarımıyla maksimum rahatlık sunarken, mini modeliyle soğuk kış günlerine minimal ve yüksek tempolu şıklık katıyor. Alternatif askı boy ve çeşitleriyle şehir hayatının dinamik temposunda pratik ve sofistike bir tasarım sunan Carina, güncel kullanım alternatifleriyle dikkat çekiyor.
İŞ HAYATINDA SATEN ŞIKLIĞI
Pandemi süreci bitmedi ama biz kadınların spor kıyafetlere olan ilgileri kesinlikle azaldı. Şimdi o ışıltımızı eve yansıtma vakti. Birçok marka ev koleksiyonlarıyla biz kadınların kalbini çaldı bile. Bu markalardan biri de Satenforma... Dr. Pelin Taşkıran tarafından kurulan marka, biz kadınları hem evde hem de dışarıda konforlu ve şık gösterecek, cilte dost tasarımlar ortaya koymuş. Markanın yaratıcısı "Kumaşlarımız ipek saten. Terletmeyen ve cildi tahriş etmeyen özellikte" diye konuşuyor.