Yeşilçam'daki o Kartal Tibet'li Cüneyt Arkın'lı tarihi filmleri hatırlayın. Bizans ve Bizanslılar filmlerin adeta nefret nesnesi olarak sunulur. Her türlü entrika, her türlü kötülük beklenir onlardan. Hükümdarları acımasızdır. Yeşilçam tarih sahnesinden çekilmeye başladığı dönemde Yeşilçam'ın bu yaklaşımıyla ironik bir şekilde dalga geçen filmin adı da Kahpe Bizans'tır zaten! Bu nefretin tarihsel, siyasi ve ideolojik bir geçmişi olduğu düşünülebilir. Ama Pera Müzesi'nde açılan iki sergi 'İstanbul'dan Bizans'a: Yeniden Keşfin Yolları 1800-1955' ile 'İstanbul'da Bu Ne Bizantizim!' ile aslında bunun özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında yeniden ve güçlü bir şekilde üretildiğini düşünmemiz için de birçok gerekçe var elimizde. Bizans İmparatorluğu, Fatih Sultan Mehmed'in 1453'te İstanbul'u fethi ile tarih sahnesinden siliniyor. Tarih bize bunu söylüyor. Ama gelin görün ki, sergilerden öğrendiğimiz kadarı, 1800'lere gelindiğinde Osmanlı İmparatorluğu Bizans'ın mirasına ciddi bir biçimde sahip çıkmaya başlıyor. Ayasofya'nın Sultan Abdülmecid'in emriyle restore edilmesi sadece restorasyon eylemi olarak kalmıyor. Osmanlı'nın uluslararası alanda Bizans'ın mirasına hamilik ettiğinin bir göstergesi olarak algılanıyor.
SONRADAN GÖZDE OLDU
Serginin küratörü Brigitte Pitarakis Bizans'a olan bu ilginin kaynağının moderleşme çabaları olduğunu anlatıyor: "Berlin-Bağdat demiryolunun inşası ve Süveyş Kanalı'nın açılmasıyla 19. yüzyıl sonlarında modern taşımacılık ağının temelleri atıldı. Bu gelişmeyle coğrafi ufuklar genişlemeye başlarken, teknolojideki gelişmelerle birlikte geçmiş uygarlıklara, insanlara yönelik merak arttı. Artan bu merak geçmiş uygarlıklar ve özellikle Bizans hakkında araştırmalar yapılmasına vesile oldu." Tabii Bizans'ın mirasına sahip çıkıp hamilik yapmak isteyen ya da ucundan kıyısından bu mirasla kendini ilişkilendirmeye çalışan sadece Osmanlı değil. İngilizler, Almanlar, Ruslar, Fransızlar... O yıllarda İstanbul'a gelen gezginler, bilim insanları, diplomatlar bir şekilde Bizans'ın kültürel mirasını eşeleyip duruyor. İşte Pera Müzesi'nde iki kata yayılan iki sergiden ilki olan 'İstanbul'dan Bizans'a: Yeniden Keşfin Yolları 1800-1955' bize tarihimizde çok da bilmediğimiz bu sayfayı koyuyor önümüze. Bir zamanlar Bizans'ın bırakın nefret nesnesi olmasını hayli popüler bir çekim alanı oluşturduğunu görmemizi sağlıyor. Pera Müzesi'nin bir üst katına çıkınca bizi karşılayan 'İstanbul'da Bu Ne Bizantizim!' başlıklı ikinci sergi ise Bizans'ın popüler kültür içinde nasıl algılandığını anlatması bakımından önemli. Sinemadan müziğe, çizgi romandan resme, bilgisayar oyunlarından modaya hatta edebiyata kadar hemen hemen her alanda Bizans kültürünün yıllar içinde olumlu ya da olumsuz olarak yeniden üretildiğini anlatıyor sergi. Sergiye ismini veren Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Panorama romanındaki bir söz. 2. Dünya Savaşı yıllarında geçen romanın baş karakteri, o yıllardaki toplumsal ve siyasi karmaşaya atıfta bulunarak "Bu ne Bizantinizm?" diyor. Sergi de bu sözden yola çıkarak Bizans kültürünün popüler kültürdeki izini sürüyor. Bu serginin küratörü Emir Alışık "İstanbul hem tarihsel hem de coğrafi açıdan Bizantinizm'in yuvasıdır. Bizans'ın 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başında akademik ve arkeolojik 'yeniden keşfi' birçok sanatsal ifadede -resim, mimari, tiyatro, müzik, edebiyat vb.- geniş bir yankı uyandırdı ve Bizans merakı zamanla büyüyerek yeni ufuklara, alışılmadık literatür ve müzik türlerinden resim ve film yapım tekniklerine, tekstile ve hatta grafik romanlar gibi yeni anlatım araçlarına ulaştı. Bizans tarihi bazen tarihsel bilginin manipülasyonu yoluyla düşmanlığın uyandırılmasına alet edilse de Bizans mirası karmaşık sosyopolitik meseleleri yansıtmak için de sık sık kullanılır oldu. Bu sergi Bizantinizm'in onu aramadığımız yerlerde bile karşımıza çıkan, etki alanı geniş bir olgu olduğunu ortaya koyuyor" diyor. Mesela Yeşilçam filmlerinin nefret nesnesi olsa da Bizans, mimarisiyle, imajlarıyla Star Wars'ta, Game of Thrones'ta da karşımıza çıkıyor. Bizans İmparatoriçesi Theodora'nın edebiyattan filmlere, çizgi romanlardan bilgisayar oyunlarına farklı şekillerde kişiliğinin işlenişi, simgeleştirilmesi ayrı bir sergi konusu adeta! Ezcümle, çok uzun yıllardır Bizans üzerine birçok 'Bizans oyunu' dönmüş. O oyunlardan nice Bizanslar üretilmiş. Peki işin gerçeği nedir derseniz, sergi 6 Mart'a kadar sizleri bekliyor