Çiftliğin tel kapısını aralıyorsunuz, karşınızda minicik bir köpek. Kuyruğunu sallayıp başını size uzatırken fark ediyorsunuz ki, bir bacağı yok! Onun yanından zar zor ayrılıyorsunuz karşınıza bir at çıkıyor, tüyleri yok. Sanırsınız az önce ateşler içinden çıkmış. Diğer hayvanları da görmeye başlayınca anlıyorsunuz ki, tümü engelli. Hepsi ya terk edilişin ya ihanetin ya da hız yapan sürücünün yaraladığı bir canlı. Hayvanlarla selamlaşıp mekanın kurucusu Okan Oflaz'ın yanına gidiyoruz. Eskisine göre dört kat büyüyen yeni çiftlikte ilk röportajı SABAH Cumartesi olarak yapmak için buradayız. Meşe ağaçlarının rüzgarlarıyla tatlı serinlik yaşarken hayvanların kahramanının hikayesini ağzından dinliyoruz. "Çocukluğumdan beri aktivist biriydim, çok fazla bastırılmadığım için de bu yönümü hep ortaya koyabildim. Gençliğim faytoncularla kavga ederek geçmişti. Atlara her zaman ilgim vardı. Atın eşeğin ayağı kırıldığı zaman kimse onlara tedavi hakkı tanınmıyordu. Ama gezegende herkesin yaşam hakkı var. Biz de benzer şeyleri düşünen arkadaşlarla kafa kafaya vererek bir iki hayvana yardımcı olmaya başladık. Ancak bunun duyulmasıyla talep çoğaldı. Biz de 2018 yılında Yük Hayvanlarını Koruma ve Kurtarma Derneği'ni kurduk."
ÖRNEK OPERASYONLAR YAPILIYOR
En çok merak edilen çiftliğin giderlerinin nasıl karşılandığı? "İlk başta cebimizden harcadık" diyen Oflaz, "Eşimiz dostumuz destek oldu. Ama tabii hayvan sayısı artıp giderler yükselince dernek projemizi hayata geçirdik. İş insanı Bekir Girgin Ağabeyin büyük destekleri oluyor. Bize katkı sağlayan dört gönüllü veterinerimiz var. Bazen veterinerlik öğrencileri de gelip deneyim kazanıyor" dedi. Hayvanlara yapılan operasyonlara dikkat çeken Oflaz, "Bunlar Türkiye'de neredeyse hiçbir yerde yapılmıyor. İleride ameliyathane yaparak daha verimli bir ortam oluşmasını istiyoruz" diye konuştu. Çiftliğin geleceğiyle ilgili olarak planlarını sorduğumuz Oflaz, "İşleyen bir sistem kurmak istedim. Ben ölüp gittikten sonra da devam edecek bir yapı olmalı. Çünkü bu hayvanları kurtarmak zor ama sonra yaşatmak daha da zor. Yıllarca sizinle kalmaları, tedavilerinin sürmesi gerekebiliyor" dedi.
ÖMÜR BOYU UNUTAMAYACAĞIM KOKU
Derneğin adının duyulmasıyla yaralı ya da engelli hayvanlar için gelen talepler artttı mı acaba?
"Neredeyse her gün onlarca telefon geliyor, yetişemediğimiz zamanlar oluyor. Ama en acısı Büyükada'da yaşadıklarımdı, atlar yandı dendi. Hemen oraya ulaştık. O gün burnumdaki kokuyu ömrüm boyunca unutamayacağım. Cayır cayır yanmak neymiş ben o gün orada gördüm. Umarım kimse böyle bir olayı yaşamaz. O gün hayatımın en büyük travmasını yaşadım."
SANATÇILAR BİZEGÜÇ VERİYOR
- Sanat camiasından bazı isimlerin çiftliğe gelip hayvanlarla ilgilendiğini görüyoruz. Bu ilişki nasıl başladı? - Sezen Aksu önemli bir destekçimiz. Kendisi bilindiği gibi Bozo isimli bir eşeğimizle dost... Onun ömür boyu her türlü masrafını üstlendi. Binnur Kaya da kıymetli bir insan, önemli bir dekstekçimiz. Oyuncu Özge Özpirinçci çok eski, yakın arkadaşım. Hatta ona eşek sahiplendirmiştim zamanında. Bir keresinde Kıvanç Tatlıtuğ ve eşi Başak Dizer'le çiftliğimize gelmişlerdi.
ZULMÜN NOSTALJİSİ OLMAZ
- Adalar'daki faytonların kaldırılmasına üzülenler var. Nostaljik bir değerdi, yazık oldu diyorlar?
- Zulmün nostaljisi olmaz. Yıllarca çözülemeyen bir sorun. Kangren olmuş bir uzvu ne yaparsınız, kesip atarsınız vücudun kurtulması için. Çözümü söz konusu değildi. En iyi çözüm uygulandı. - Peki insanlar bu derneğe nasıl destek olabilir? - İnternet sitemiz yhkkd. com'dan mümkün. Ya da çalıştığımız yem firmalarından bir çuval yem ya da bir balya saman satın alabilirler. Her gün bir kahve eksik içip ücretini bu hayvanlara yollayabilirsiniz. Geçen gün bir öğrenci, "10 liram var, bu kadar yollayabildim" notu düşmüş. İşte o 10 lira bizim için çok kıymetli.
HEPSİNİN ÖYKÜSÜ FARKLI
KİRAZ: "Büyükada'daki ahır yangından üçüncü derece yanıkla ağır yaralı olarak kurtulan Sakura'nın doğurduğu tay."
ARMAĞAN: "Kapalı ortamda büyümüş bir boğa. Beton üstünde oturmaktan ayaklarında büyük yaralar meydana gelmiş. Yaş gününde Binnur Kaya'ya hediye aldık." KUYU: "Onu herkes tanıyor. Kurtarıldıktan sonra İstanbul İtfaiyesi'ndeydi ama ölümcül bir rahatsızlık yaşadı. Uzun süren tedavisi sonrası bizimle kaldı." CABBAR: "Dünyanın en özgür ruhlu keçisidir. Canı ne isterse onu yapar. Bir arkadaşım onu getirdi, kısırlaştırdıktan sonra bir miktar sakinleşti."