Bestemsu Özdemir, son zamanların en dikkat çeken oyuncularından biri. Hem güzel, hem iddialı... Dişli kadın rollerinin altından başarıyla kalkıyor. Şu sıralar en yoğun dönemlerini yaşayan Özdemir, aynı anda dizi, film ve tiyatro projesi için hummalı bir şekilde çalışıyor. atv dizisi İkimizin Sırrı'nda takıntılı aşık Ece rolünde.
Bu tarz dişli rolleri canladırırken çok keyif aldığını belirten güzel oyuncu, ayrıca Milyonda Bir filminde de derin ve karmaşık bir aşk hikayesinin kahramanlarından birini oynuyor. Filmde kendine yol bulmak isteyen genç bir kızın başından geçenler etkileyici bir şekilde anlatılıyor. Biz de birçok projeyle izleyiciyle buluşan Özdemir ile bir araya geldik.
Samimi, içten, sevecen, kıpır kıpır biri. Bizi büyük bir enerjiyle karşılıyor. Güzel oyuncu, önce yer aldığı projeleri ve canlandırdığı karakterleri anlattı. Ardından da aşk üzerine de keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
- İkimizin Sırrı dizisinde de Ece karakteriyle izleyiciyle buluşuyorsunuz. Dişli karakterleri canlandırmayı seviyor musunuz?
- Ece'yi çok severek oynuyorum. Dişli karakter oynamak her zaman oyunculuk adına daha çok alan sağlıyor. O yüzden bu tarz karakterleri oynarken çok daha keyif alıyorum.
- Genelde canlandırdığınız karakterlerde hep farklı bir nokta ortaya koyuyorsunuz ve konuşulacak yanları olan karakterleri izleyiciyle buluşturuyorsunuz. Rol geldiğinde bu konuda bir öngörünüz oluyor mu?
- Menajerimde bu konuda seçici davranıyor. Öngörülü olmaya çalışıyoruz. Tabii ki fark yaratabileceğim karakterler seçmeye gayret ediyoruz ve aynı şeyleri oynamamaya da özen gösteriyorum. Kendimi sürekli geliştirmem sürekli üstüne eklemem gereken bir iş yapıyorum. Yeni şeyler oynayıp bunu geliştirmekte bizim işimizin en güzel yanı bence.
HERKES DÜNYADA AŞKI ARIYOR
- Sizi bu dizinin yanı sıra kısa süre önce vizyona giren Milyonda Bir filminde'de izliyoruz... Filmde insanların kendisiyle yüzleşmesini anlatan ilginç bir hikaye anlatılıyor. Fragmanda söylendiği gibi hayatta karşımıza çıkan her şeyin bir anlamı var mı sizce?
- Hayatta her şeyin, yaşamımıza giren insanların, karşılaştığımız olayların hepsinin bir sebebi ve anlamı olduğuna inanıyorum ben.
- Tesadüf sanılanların birer işaret olduğunu düşünenlerden misiniz? İşaretlerin peşinden gider misiniz?
- Tesadüf sandığımız şeylerin hep işaret olduğuna inanıyorum ve her zaman peşinden gitmesem de zaman zaman işaretleri izliyorum. Bence hepimiz izliyoruz. Birtakım olaylar oluyor ve tam biz harekete geçecekken bazı işaretler geliyor, bir şey duyuyoruz, bir şey görüyoruz ve bu yapacağımız aksiyonları etkiliyor. En azından benim için bu böyle.
PLAZALARDA YAŞAMAK İÇİN YARATILMADIK
- Aşk size ne ifade ediyor?
- Ben aşka aşık insanlardanım ve herkesin dünyada aradığı en temel şey bence aşk ve sevgi. Aşkın beni daha iyi bir insan yaptığına inanıyorum. Herkese, her şeye karşı çok daha sevgi dolu, çok daha anlayışlı oluyorum. Birinin yanına giderken o yolda heyecanlanmaya başlama hissi çok güzel bir duygu ve yüzünde sürekli tatlı bir tebessümle dolaşmak o an bir şey olduğunda ilk ona anlatmayı istemek çok değerli bir şey bence bu.
- Dikkat çekici bir film, peki izleyiciye ne vadediyor?
- Filmin mottolarından biri de gökdelenlerde plazalarda yaşamak için yaratılmadık... Bir taraftan da hayatın sürprizle dolu olduğunu ve insanın her ne olursa olsun kalbinin sesini dinlemesini öneriyor. Alışılmışın dışında bir aşk hikayesi anlattığımızı düşünüyorum. Umarım seyirciler de bu yolculuktan bizim kadar keyif alır
.
- Filmde tam olarak nasıl bir aşk hikayesi izleyeceğiz?
- Filmin sloganı zaten Mevlana'nın aşka dair en güzel sözlerinden biri olan "Aşk sandığın kadar değil yandığın kadardır" sözü... Bu film Mevlana ile Şems'ten yola çıkan bir aşk hikayesi. Filmde aşk olgusu, çok değişik bir boyutta ve farklı bir bakış açısı ile anlatılıyor. Mevlana ile Şems arasındaki maneviyatın günümüze yansıması gibi bir nevi... Ve aşk, onların üzerinden yola çıkarak anlatılıyor. Her iki aşk arasında paralellik kuruluyor. İki insan arasındaki aşkın çok farklı şekillerde olabileceği yaşanabileceği filmde işlenip klasik aşk tanımının dışına çıkılıyor bu filmde...
KARŞINIZA DOĞRU İNSAN ÇIKINCA VAKİT YARATILIYOR
- Yoğun bir tempoda çalışıyorsunuz. Film, dizi, tiyatro oyunu ve yeni bir koleksiyon hazırladınız. Kendinize nasıl vakit ayırıyorsunuz?
- Hayatımın bu döneminde ihtiyacım olan şey sanırım buydu. İşe çok yoğunlaşıp odaklandığım bir dönemdeyim. Kendime uzun uzun vakitler ayıramıyorum ama bu şu an beni mutsuz etmiyor.
- Şef Yağız İzgül ile yeni bir ilişkiye başladınız. Bu yoğunlukta aşka nasıl vakit ayırıyorsunuz?
Karşınıza doğru kişi çıkınca o vakit yaratılıyormuş. (gülüyor)
- Aşk kadını mısınız?
- Evet, aşk kadınıyım.
- Son dönemde yaşanan ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz? Artık ilişkiler daha mı çabuk tüketiliyor mu?
- Maalesef sosyal medya sebebiyle çok seçenek varmış gibi görünüyor. Özellikle o yüzden insanlar birbirinden çok daha kolay vazgeçiyor ve hemen yeni birine yöneliyor. Ama ben o kadar seçenek olduğuna inanmıyorum. Çok sahte ve yüzeysel ilişkiler yaşanıyor bence. Milyonda Bir'de de günümüz ilişkilerine nazaran daha derin ve karmaşık bir aşk hikayesi var... İki cins arasındaki ilişkiler, duygular ve aşk, felsefik bir bakış açısı ve psikolojik, kişisel gelişime yönelik sorularla hatta sosyolojik sorunlarla irdeleniyor bu filmde.