Not: Bu yazı filmle ilgili bilgi içermektedir.
Majestelerinin öldürme yetkisi bulunan ajanı 007 James Bond'un, malum en önemli görevi dünyayı kurtarmak. Soğuk Savaş atmosferinde ortaya çıkan Bond, her macerasında illa delilik ile dahilik arasında gezinen zeki kötülerle mücadele eder ve onların dünyayla ilgili yıkıcı planlarına çomak sokup bizlerin olağan yaşamlarına devam etmesini sağlar. Bond'un son macerası Ölmek İçin Zaman Yok için de geçerli bu kural.
James Bond (Daniel Craig), aşık olduğu kadın Madeleine (Lea Seydoux) ile birlikte yaşamak için tüm geçmişini arkasında bırakmayı düşünürken azılı düşmanları onu rahat bırakmıyor. Bütün bunların üzerine sevdiği kadının ihaneti eklenince Bond da görevinden ayrılıp kendini büyük kahramanların yaşadığı trajik yalnızlığa mahkum ediyor.
Ama bu mahkumiyet Bond için lüks bir tercih. Çünkü o bir kahraman! MI6'nın laboratuvarlarında tehlikeli bir silaha dönüştürülen bir virüs çalınıp kötü adamların eline geçince MI6 onu göreve çağırıyor. Fakat o tercihini CIA'den yana kullanıyor. CIA ile James Bond adının yan yana gelmesi bile büyük bir sürprizken Ölmek İçin Zaman Yok bize daha nice sürprizler yaşatıyor.
Evet, yönetmenlik koltuğunu Sam Mendes'ten devralan Cary Joji Fukunaga bol sürprizli bir Bond filmiyle karşımızda. Fukunaga hem Bond filmlerinin alametifarikası olan formülleri itinayla uygulanıyor hem de filmin akışını yükselten sürprizleriyle bizi bizden alarak ortaya nefis bir Bond filmi koyuyor.
EN KAHRAMAN BABA JAMES BOND
Covid-19'un hâlâ nasıl çıktığı tartışmalıyken Ölmek İçin Zaman Yok, tıpkı Görevimiz Tehlike 2'de olduğu gibi bu tür ölümcül virüslerin laboratuvar ortamlarında geliştirildiğini savlıyor. Üstelik bir farkla, bu tür virüslerin büyük devletler eliyle ölümcül hale geldiklerini göstererek. Yani tam da pandemi gündemiyle örtüşen bir konusu var filmin. Ama bu sadece bir yanı filmin. Madalyonun öteki yüzündeyse babaları çocuklarının hayatıyla imtihan etmeye kalkma meselesi var. En kahraman Bond bile baba olduğunu anladığı an, çocuğunun hayatı için en büyük fedakarlığını yapıyor.
Soğuk Savaş ortamında kahramanlaşan ve yine bir Soğuk Savaş'ın kalıntıları içinde Daniel Craig'li James Bond'a veda ettiğimiz Ölmek İçin Zaman Yok, 163 dakikalık dolu dizgin bir sinema macerası vaat ediyor. Sürprizleri bir yana filmin kötü adamı Lyutsifer Safin (Rami Malek) ile Bond arasındaki konuşma da naçizane dikkate değer. 'Söz konusu öldürmekse bunun hangi amaçla yapıldığı ne kadar önemli' minvalindeki konuşma aslında tüm Bond maceralarının motivasyonunu derinden sarsacak nitelikte.
Son tahlilde Sean Connery'den sonraki en başarılı James Bond olan Daniel Craig artık yok. Hatta bundan sonra beyazperdede erkek bir Bond görür müyüz, şüpheli. Son jenerikten anladığımız 007'nin maceraları devam edecek. Ama Ölmek İçin Zaman Yok görkemli bir vedayla o bildiğimiz James Bond külliyatına şimdilik noktayı koyuyor.