Not: Yazı filmle ilgili bilgi içermektedir.
Konuşan bir bebeğe takım elbise giydirip evin gizli patronu olduğunu ilan etmek, 2017 yapımı Patron Bebek filminin kayda değer hamlelerinden biriydi. Haneye yeni gelen kardeş bebeğin, tüm ilgiyi üzerine çekmesi, evin ilk çocuğunun yaşadığı buhran, iki kardeşin yaşadığı çatışma üzerine kurulu film biraz da, malumun ilamı denilebilecek bu hamle sayesinde tüm dünyada hatırı sayılır bir ilgiyle karşılaşmasına neden oldu. Şimdi karşımızda bu ilgi gören animasyonun ikinci halkası var.
Patron bebek artık büyümüş, paraya para demeyen başarı delisi, az biraz kibirli bir iş insanı olmuş. (Hoş Trump'ı hatırlatmıyor da değil bu hali) Büyük kardeş ise iki çocuklu ev erkeği olarak mutlu bir hayat sürmeye başlamış. Pek fazla görüşmeyen iki kardeşin yolları Tim'in (büyük kardeş) kızı Tabitha'nın yaşadığı bir sorun nedeniyle yeniden kesişiyor. Başarıya odaklı bir okula giden Tabitha'nın okulu biraz tuhaf. Okulun patronunun bebek devrimi yapıp yetişkinleri zombiye dönüştürme isteği, iki kardeşi tekrar alengirli bir maceranın içine sürüklüyor. Bizimkiler de yetişkin olmalarına rağmen içtikleri o meşhur sihirli şurupla küçülüp bu bebek devrimini engellemeye çalışıyor.
Yine Tom McGrath'in yönettiği yapım, ilk film kadar eğlenceli. Kardeşler arası çatışma yine gün yüzüne çıkıyor. Bu çatışma da filmi sürüklüyor. Fakat ilk filmden farklı olarak bir bebek devrimi meselesi var karşımızda. Naçizane kayda değer bir mesele bu.
Hatırlanırsa yönetmen Christopher Nolan Tenet'ta zamanlar arası bir soğuk savaşta gelecek nesillerle (çocuklar ya da torunlarımızla) şimdiki zaman insanını karşı karşıya getirmişti. Nolan'ın temel dayanağı şimdiki zaman insanının dünyaya hoyratça davranması, sonraki kuşakların da bunu cezalandırma isteğiydi. Patron Bebek 2: Aile Şirketi filminde de bebeklerin devrim yapıp yetişkinleri saf dışı bırakmak istemelerinin ana unsuru benzer. Devrim isteyen bebekler yetişkinler olarak bizlerin yaşadığımız dünyayı önemsemediğimizi anlatıp, gelecek nesillere ilişkin sorumluluklarımızı hatırlatıyor.
Kendi çocuklarımız için mükemmel ebeveyn olma çabasına o kadar kaptırmışız ki, genel olarak bir sonraki nesil için sorumluluklarımızı unutmuşuz. Bebekler işte buna isyan ediyor. Çareyi de devrimde arıyorlar.
Lakin bu kayda değer fikir, filmde yeterince hikayelendirilip işleniyor mu derseniz, hayır. Patron Bebek 2: Aile Şirketi'nin yumuşak karnı da bu işte. İlk filmdeki ana anlatım aksına bel bağlamayı tercih edip, bu devrim fikrini olgunlaştırıp bir mesele haline getirip önümüze koyamıyor. Hatta film ilerledikçe geri vites yapıp yetişkinler yanında saf tutmaya başlıyor.
Her ne kadar aile içindeki kadın erkek rollerin değişmesinde politik doğrucu bir tavır sergilese de kritik noktalarda geleneksel bakış açısına sığınıyor. Bebekler de haklı isyanlarında yalnız kalıyorlar... Hal böyle olunca filmin perspektifini belirleyen bakışın yetişkin doğruları ya da önkabulleri olduğu gerçeğiyle baş başak kalıyorsunuz. Z'yi bilmem ama Alfa kuşağının bu durumu çok kabul edebileceğini sanmıyorum...