İzmir Urla'da, kadın girişimci Duygu Özerson Elakdar'ın işlettiği Hiç restorandayız. Tabağımıza Bornova kınalı bamyası kullanılarak yapılan özel bir yemek geliyor. Yemek menüsünün arkasında QR kodu var. Okutuyorum telefondan. Ekranımda adeta bamyanın soy kütüğü çıkıyor. Nerede, kim tarafından üretildiğini öğreniyorum. Afiyetle yediğimiz bamyayı Urla Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi ile iş birliği yapan çiftçi Nur Baltacı, tarlasından bizzat elleriyle toplamış. Masaya daha sonra bal gibi tatlı üzümler geliyor. Üzümler de Kavacık Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi'nden temin edilmiş.
Yıllarca yurt dışında yaşayan Elakdar, topraktan güç almaya çalışıp, ona değer katmak isteyen bir kadın. Türkiye'ye dönünce bir zamanlar Tariş'e ait olan, 2 bin dönümlük orman arazisi statüsündeki zeytinliği kiralamış. Orada üretilen ürünleri de açtığı restoranında kullanıyor. Farklı ürünlere ihtiyacı olduğundaysa Metro Türkiye'den temin ediyor. Bu yediğimiz ürünlerin soy kütüğünün çıkarılmasını sağlayan da güvenli gıdaya ulaşma konusuna öncülük eden Metro Türkiye'nin hayata geçirdiği 'tabağında ne var' uygulaması.
EVDE DE TARLADA DA BİREY OLDUK
Ertesi gün üzümlerin yetiştirildiği İzmir'in Kavacık Köyü'nde, bağlarda bu üzümleri yetiştiren kadınlarla birlikteyiz. Kavacık Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi'nden Nurten Özkan ile birlikte üzüm topluyoruz. Üretici ile tüketici yan yanayız. 2015'te köydeki yedi kadın bu kooperatifi kurmuş. Önceleri biraz ön yargıyla yaklaşılmış. Hatta kimi erkekler "Kadının yapacağı işten hayır mı gelir" diye bu girişimi epey küçümsemiş. Ama şimdi işler değişmiş. Bu girişim köyde özellikle kadınların hayatını değiştirmiş ve ön yargıları da yerle yeksan etmiş. Nurten Hanım "Köyde kadınların özgüveni oluştu. Her anlamda işler değişti. Kadınlar evlerinde de tarlada da birey oldu" diyor.
Kooperatif üç yıldır Metro Türkiye ile çalışıyor. Ürettikleri üzümlerin yüzde 90'ını market zinciri satın alıyor ve bu sayede sofralarımıza gelebiliyor. Metro Türkiye CEO'su Sinem Türüng, "İnsanlar tarlalarında, bağlarında üretim yapıyorlar ama ürünlerini israf etmeden satma konusunda sıkıntıları var. Metro Türkiye burada devreye giriyor. Belli bir kalitede üretim yapılması, ürünler israf edilmeden, belirlenen standartta reyonlara gelmesi sağlanıyor" diyor. Ama işin bambaşka boyutları da var. Mesela yapılan araştırmalar kadın kooperatiflerinin yerelde hayatı değiştirdiğini gösteriyor. Sinem Türüng "Kadına giden para haneye gidiyor, Yani hane ihtiyaçları için harcanıyor" diyor. Ayrıca yerelde kadının hem sosyal hayatta hem de hanede elini güçlendiriyor. Nurten Hanım ve arkadaşları da bunun canlı kanlı örnekleri aslında.
İşin bir başka boyutu ise sofralarımıza gelen ürünlerin geleceğe taşınmasının garantilenmesi. Bu gıdaların çoğu yakın bir dönemde hayatımıza giren 'coğrafi işaret' ile tescilleniyor. Nedir o derseniz? Bu uygulama ile aslında ürünün hem nereye ait olduğu hem de kalitesi, gelenekselliği, karakteristikliği tespit ediliyor, tescilleniyor ve aynı şekilde üretilmesi sağlanıyor. Ayrıca üretim sırasında yapılan israfın önüne geçilmesi de sağlanıyor. Ürünler üreticiler tarafından tarlada satışa hazır şekilde ambalajlanıyor. Böylece ürün tarladan sofraya gelene kadar olan süreçte yaşanan israfa engel olunuyor.
Kavacık Köyü'nden sonra bir önceki akşam yediğimiz Bornova kınalı bamyasını toplayan Nur Baltacı'nın tarlasına gidiyoruz. Urla Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi ile çalışan bir çiftçi Nur Hanım. "Biz aileden çiftçiyiz. Bildiğimiz şey ekip dikmek" diyor. Bamyanın meşakkatli toplama serüvenini anlatıyor. Sabah beşte tarlaya geliyormuş. Ürünlerini kooperatif aracılığı ile satıyor. Metro Türkiye bu kooparatifle de iş birliği halinde.
HEPSİNİN HİKAYESİ FAKLI AMA...
Mutlu bir hali var Nur Hanım'ın. Ürettiğini satmakla ilgili bir mutluluk değil bu. Kadın dayanışmasının farklı bir güven ve değişik bir özgürlük duygusu verdiğini söylüyor ve "Ayaklarımın yere daha iyi bastığını, yalnız olmadığımı hissediyorum. Mutluluğum bu yüzden" diyor.
İki gündür kadınların nasıl hayatı değiştirip dönüştürdüğüne tanık oluyorum aslında. Farklı sınıf ve sosyal statüde olsalar da, hepsinin bireysel hikayesi farklı olsa da zincir bir reaksiyonla birbirlerini kalkındırıyorlar.
Mesela Metro Türkiye CEO'su Sinem Türüng. 90'lı yılların sonunda Boğaziçi Üniversitesi'ni bitirince Metro Türkiye'de işe başlamış. Yıllar içinde farklı departmanlarda çalıştıktan sonra CEO olmuş. Erkeklerin ağırlıkta olduğu bir sektördeki ender kadın yönetici olarak iş başında.
Hiç restoranın sahibi Duygu Özerson Elakdar'ın hikayesi bambaşka. Sorbonne Üniversitesi'nde okumuş. Yıllarca yurt dışında yaşadıktan sonra Türkiye'ye dönünce aklında çiftçilik yapmak ya da restoran işletmek yokmuş. Doğayla daha fazla iç içe olma motivasyonu nedeniyle eşiyle birlikte Urla'ya yerleşmişler. Burada Orman ve Su İşleri Bakanlığı'ndan zeytinlik kiralamışlar sonra bu işi nasıl yapıldığını öğrenmek için İtalya'ya gidip eğitimini almış. Şimdilerde ekolojik ve sürdürelebilir bir tarım yapıyor aslında. Zeytinlikte üretilen ürünler de işlettiği Hiç restoranın lezzetli menüsünün ana malzemeleri.
Nur Baltacı ve Nurten Özkan ise kendi hayatlarının iplerini eline alan çiftçi kadınlar.
Bu tablo nedir derseniz? Naçizane değişen Türkiye'nin fotoğrafı derim.
ÖZGÜVEN SAHİBİ OLDUK
Yedi kadın tarafından kurulan Kavacık Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi'nin etrafında bugün 50-60 kadın üretici güçlerini birleştirmiş durumda. Yılda sadece bu köyde 60 bin kilo üzüm üretilip satılıyor. Koopatiften Nurten Hanım "Eskiden kadınlar olarak köy kahvesinin önünden geçemezdik. Şimdi her şey değişti" diyor. Değişime gözlerimizle tanık oluyoruz. Kahvenin önünden geçen geçene! Nurten Hanım bu işler sayesinde özgüven sahibi olduklarını anlatıyor: "Ürünlerimizi satmak için bir market açmıştık. Hiç deneyimimiz yoktu. Müşteri gelince ne diyeceğini bilemeyen kadınlar şimdi market işletiyor. Kızlarımıza rol model olduk. Onlar artık üniversite okumak istiyorlar."
KADINA GİDEN PARA HANEYE GİDİYOR
Metro Türkiye CEO'su Sinem Türüng'ün "Kadına giden para haneye gidiyor" sözünü ispatlayan bir durum var karşımızda. Nur Hanım "Geçen yıl pandemi nedeniyle online eğitime geçince kızım Yıldız'a laptop lazım oldu. Ürettiğim ürünleri satabildiğim için alabildik" diyor. Yıldız ortaokula gidiyor. Boş zamanlarında annesine yardımcı oluyor. Doktor olmak istediğini söylüyor. Yıldız konuşurken gururla bakıyor onun yüzüne Nur Hanım. Bu gurur Nur Hanım'ın kızını okutabilme gücünden ve onun da geleceğe umutla bakmasından kaynaklanıyor.
KADINLAR İŞİ DAHA İYİ SAHİPLENİYOR
Metro Türkiye yetkilileri, yıllar önce kooperatiflerle çalışma kararı aldıklarını anlatıyorlar. Özellikle de kadın kooperatifleriyle çalışmaya gayret ediyorlar. Çünkü kadınların işi daha iyi sahiplendiğini, öğrenmeye daha açık olduklarını söylüyorlar. Öğretme kısmı önemli. Türkiye'de katma değerli ürün üretmenin zor olduğunu onlardan öğreniyorum. Zaten bu tür kooperatiflerin başarılı olmalarının ilk şartı üretim yapanların, bölgelerindeki ürünü katma değere dönüşecek şekilde üretmeyi öğrenmeleri. Metro Türkiye üreticilere bu konuda yardımcı da oluyormuş. Sonra da üretilen ürünlerin daha tarlada paketlenmesi için bir eğitim veriliyormuş. Ki bu üretilen ürünün israf olmaması için önemli.
PLANSIZ ÜRETİM, BİLİNÇSİZ TÜKETİM İSRAFA NEDEN OLUYOR
Gıdaların plansız üretimi ve bilinçsiz tüketimi meselesi dünyada artık çok önemseniyor. Çünkü bu durum, gıda kaybının ve israfın önünü açıyor. Ki gelinen noktada bu duruma tahammül yok. Hele hele israf meselesi geleceğimiz için hayati önemde. Gıda kaybı ve israfı artık tarladan atık alana kadar ele alınıyor. Ve raporlar çarpıcı. Dünyada üretilen gıdaların üçte biri israf ediliyor. Bu israf, küresel sera gazı emisyonunun da yüzde 10'unu oluşturuyor. Bunun için tarladan reyona planlı üretim ve bilinçli tüketim önemseniyor. Metro Türkiye'nin 'tabağında ne var' uygulaması da planlı üretim ve bilinçli tüketim perspektifiyle oluşturulmuş. Biz tüketici olarak ürünün soy ağacını öğreniyoruz ama işler bu perspektifte ele alınınca israfın da önüne geçiliyor, her bölgeye özel ürünlerin geleceği de garantiye alınıyor ve yaşamın her aşamasında çoğu kadın olmak üzere insanların hayatı da değişiyor.