Serdar Ortaç'ın parayla olan münasebetinde genel bir sorun var. Kumara 50 milyonunu, Chloe'ye bir milyonunu 'kaptırdı...' Ve temcit pilavı gibi durmadan ısıtıp ısıtıp bu konuyu gündeme getiriyor...
Pişmanlıklarıyla ilgili sorunu da büyük, 2017 Nisan'da verdiği röportajda geçmiş kumar bağımlılığıyla ilgili, "Bu konuda salağım gerçekten.
Akıllı adam bunu yapmaz.
Keşke yapmasaydım..," derken, bugün Chloe ile ilgili aynı cümleleri kuruyor.
Konu başlıkları kadın ve kumar olarak değişiyor ama alt metin hep aynı. Hep pişman, hep keşkeli... Hayat bu kadar keşkeyi kaldırmaz be Serdar...
Gel istersen bundan bir dokuz sekizlik şarkı yazalım:
Ne kumara ne kadına yetişemedim
Hayat beni silkeledi değişemedim
Keşkelerim birikti ödeyemedim
Pişmanım hep pişman...
Çalıştım çalıştım yetişemedim
Haciz kondu evime dur diyemedim
Chloe senden bunu hiç beklemezdim
Pişmanım, hep pişman...
Sabah çayı demlerken aklıma geldi bu sözler... Bak beni bile söz yazarı yaptın Serdar...
Sen şimdi buna güzel bir müzik döşe, yap yeni bir beste...
İşine gücüne dal, öde kadına söz verdiğin ayrılık tazminatını, bir daha da öyle bol keseden dağıtma paranı...
NAFAKAM SENİNKİNİ DÖVER!
Gelelim Chloe ve türevlerine...
Ülkemizde nafaka almak bir profesyonel bir iş kolu haline geldi. Bunun için yurt dışından gelip çalışmaya başlayan bile var, Chloe...
Chole ve türevi bir kısım kadın, hangi kısım olduklarını çok iyi biliyorsunuz, nasıl evliliği profesyonel bir iş olarak görüyorsa, boşanmayı da ayrı bir gelir kapısı haline getirmiş vaziyette...
Şöyle bir dialoğa şahit oldum geçen gün... Bebek'te bir kafedeyim, yan masada oturan iki kadın arasındaki muhabbet şu:
A kadın: Boşandıktan sonra işe başladın mı tatlım!
B kadın: Yok şekerim, nafakam kesilir... İşe mişe dönmem ben!
Pes...!
Buna gerçekten ihtiyacı olan, tüm hayatı buna bağlı olan kadınları, erkeklerin ezdiği yetmiyormuş gibi, sizin gibiler de mağdur ediyor... Koca baskısı yüzünden çalışamayan, evde şiddetin her türüne maruz kalan, boşanmak artık hayat memat meselesi haline gelen kadınlar alacakları üç kuruşla yaşamaya mecburken, sizin gibilerin hal ve tavrı onlara şiddetin farklı bir versiyonu...
Bir küçük hukuki dipnot:
Bağlanan nafaka elde edilen ücretle orantılı... Yani magazin basınında dolaşan on bin liralarla, hatta yüz bin liralarla ifade edilen nafaka miktarları ülkedeki sayılı insanı ilgilendiren bir durum, geneli yansıtmıyor.
Medeni Kanun, yoksulluğun ortadan kalkması ile nafakanın kaldırılabileceğini söyler. Yani kadın iş bulduğunda, mevcut işindeki geliri arttığında, yeniden evlendiğinde nafaka, karşı tarafın talebi halinde kaldırılıyor. Bu durumlar gerçekleştiğinde nafakanın kalkmaması gibi bir durum kesinlikle söz konusu değil...!
ENİNE BOYUNA BU YAZ
Bazı dönemler vardır, bazılarının yıldızını parlatır, bazılarınıkini söndürür... Bu yaz da öyle oldu. Birden bire bazı isimlere gıcık olduk, bazılarına bayıldık.
Bu yazın açık ara en neşelisi, verdiği kilolar, dobra halleriyle İrem Derici...
En sahneye yakışanı kuşkusuz Gülşen, bir insana her giydiği mi yakışır!
Tatilin poz vermelere doyamayanı Hande Erçel. Ama mis gibi değil mi...
Kafasıyla beni en çok güldüreni Aleyna Tilki... 'Çorlama' açıklamasına ve robotla düğününe hâlâ gülüyorum...
Kafasıyla beni en ürküteni Merve Boluğur... Biraz endişeliyim o kız hakkında...
Açık ara bu yazın en tatlı çifti Cedi Osman ve Ebru Şahin. Maşallah diyelim nazar değmesin.
Her zamanki gibi en coolu Serenay Sarıkaya... Yaz başındaki halinden eser yok şimdi.