Berna Ataman'ı, Anadolu Efes Basketbol Takımı Başantrenörü'nün eşi olarak tanıyoruz. Oysa son dönemde hangi ünlünün ayağına baksak, onun tasarladığı sandaletler gözümüze ilişiyor. Bodrum sandaletlerini yeni bir yorumla tasarlayan ve artık emekli olan eski ayakkabıcı babasına emanet eden Berna Ataman'la konuştuk:
- Modaya, ayakkabı dünyasına yakın mıydınız?
- Babam eski ayakkabıcı. Kendine ait bir markası yoktu ama atölyesi vardı. Dedem de öyle, ayakkabıcıydı. Bir aşinalık vardı ama mesleğim bu değildi. 2014 yılına kadar iş hayatının içindeydim, Clup Sporium'da kurumsal iletişim müdürlüğü yapıyordum. Ergin'in milli takım antrenörlüğü sırasında işimden ayrıldım. Çünkü lig bitiyor, çok az bir tatili oluyordu sonra takım antrenmanları başlıyordu. İzinlerimiz çakışır mı, çakışmaz mı sorunlarıyla uğraşmak istemedik.
- İşten ayrılınca, kolay olmamıştır adapte olmak ev hayatına değil mi?
- Çok uzun süre çalıştıktan sonraki bu boşluk bir süre iyi geldi. Ama bir süre sonra hep çalışmış olan biri için çok sıkıcı bir durum. Evin düzeni, eşin huzuru mutluluğu, çocuğun okulu elbette üzerinde uğraşılması gereken şeyler ama ben bir boşluk hissettim. Ne yapsam diye düşünürken, bir yürüyüş esnasında aklıma geldi. Bodrum'a gidersek kendime bir sandalet alır mıyım diye geçti aklımdan. Buradan bir sandalet markası oluşturma fikrine kadar uzandı süreç.
- Ve yola çıktınız...
- Babama açtım durumu. Babam işi gücü bırakmıştı, emekli olmuştu o sırada. Benim bu fikrimle birlikte atölye yeniden toparlandı, yıllarca çalıştığımız ustaların kapısını çaldık. Hızlıca birkaç model çizdim. Numune ürettik. 60'ından sonra tekrar iş başına geçti.
- Kaç model ürettiniz ilk etapta?
- İlk önce 10 modelim vardı. Hepsi yüzde yüz el yapımı, yüzde yüz natürel deri sandaletler... Bir modelden toplamda sekiz sandalet ürettik ilk etapta. Yani 80 sandaletle yola çıktık. O zamanın parasıyla 15 bin lira bütçeyle başladık duruma. Ya olmazsa diye içimden geçirdiğimde Ergin, "Sezonda üç ayakkabı alsan bu rakama geliyor. En azından o masraftan yırtmış olduk. Satamazsan değiştirir, değiştirir giyersin" diyerek espriye vurdu işi.
- Nerede satış yaptınız?
- Alaçatı'da çıkış yaptık. Çünkü Bodrum'un sandaleti vardır ama Alaçatı'nın yoktur. Oysa Alaçatı sandalet için en uygun yer. Alaçatı'da alışveriş alternatifi de yoktur. Diyelim ayakkabınız koptu, gidip alabileceğiniz bir mağaza bile yok. Şimdilerle açıldı bazı yerler. Sahibi arkadaşım olan bir butik vardı, onun vitrinine koyduk ve öyle başladık. İlk sandaletlerim vitrine koyduğunda her gün mağazanın önünden geçiyordum. İlk ay 15 tane satıldı, ben havalara uçuyordum. Tek satış noktasıyla ve 80 satışla başladığım yolculukta bugüne kadar Demsa'larla, bugünden itibaren Beymen'lerle devam ediyorum. Tek mağazaya 300 siparişlik bir noktaya geldik.
İKİNCİ BİR EVLAT GİBİ BU İŞ BENİM İÇİN
- Şu an nerelerde satılıyor Ayak İzi Sandalet?
- Şu anda Beymen'de, Alaçatı'da, Marmaris ve Selimiye'de, Sakarya'da, ve üç online platformda satışta Ayakizi Sandalet. Londra ve New York Soho'da mağazası bulunan Wolf and Baker diye bir uluslararası platforma giriş yaptık. Beklemediğim ama çok hak eden yerlere sakin sakin yürüyoruz. Ne reklam yaptım, ne tanıtım...
- Neden tanıtmadınız bu zamana kadar?
- Benim için ikinci bir oğul gibi Ayakizi Sandalet. O kadar özendim, kalitesine, rahatlığına, yıllarca giyilebilir olmasına çok dikkat ettim. Kendim için yaptım, en iyisi olması için çok uğraştım. Sandaletten başka bir şey yapmayı da düşünmüyorum. Atölyem en iyi bu işi yapıyor çünkü. Sandalet denince ilk akla gelen marka olmaktan başka isteğim yok.