80'lerin tek kanallı TRT'sinin müzik eğlence programlarının vazgeçilmeziydi... Herkes sıra ona ne zaman gelecek diye beklerdi. İlginç koreografileri ve kıyafetleri ile Tolga Han ve Dans Grubu ekranda görünür görünmez herkesi bir heyecan kaplardı... Samba, tango, bale ve hatta break danstan bile izler taşırdı şovları. Bu işin görünen kısmıydı tabii. Bir de Anadolu turneleri ve kabarelerin de aranan ismiydi Tolga Han. Türkiye'de dansı ve değişik türlerini sevdiren adamdı o...
Tolga Han bugün 74 yaşında koca bir çınar. İlk günkü enerjisinden hiçbir şey eksilmemiş. Mecidiyeköy'de Tolga Han Dans Okulu adını verdiği mekanının hemen üst katında eşi ve kızıyla yaşıyor. Aynı zamanda 2000'lerin ortasından beri de kuruluşunda rol aldığı Türkiye Dans Sporları Federasyonu'nun başkanlığını yürütüyor. Yönetici olarak alanı hakkında pek çok uğraşı ve heyecanı olmasına rağmen en çok bugünlerde Break Dans Milli Takımı'yla ilgileniyor. Olimpik spor olarak kabul edilen ve ilk kez 2004'te Paris Olimpiyatları'nda müsabakası yapılacak break dans için şu sıralar milli takım kampları düzenliyor. Eşi ve kızı da dansçı.
Adana, Ceyhan doğumlu Tolga Han. Mustafa Çinkitaş olan adını, yıllar sonra sahne adı olan Tolga Han Çinkitaş olarak mahkeme kararıyla değiştirmiş. Ceyhan Lisesi'ni bitirdikten sonra İstanbul'da psikoloji okumak üzere gelirken kafaya koymuş dansçı olacağını. "Ekmeğimi danstan çıkaracağım" demiş. Lisede jimnastik ekibinin kaptanlığını yapmış. Hayalinde hep sporla dansın harmanlandığı bir tür varmış... Daha lise yıllarında akrobatik hareketleri dans figürleriyle birleştirerek kendi tarzını oluşturmaya başlamış. İstanbul'da bir yanda dans ederken İstanbul Üniversitesi'nde psikoloji bölümü okumuş. İlk dans stüdyosunu açmış 1971'de.
1973 yılında İsveç'e gitmiş. Altı ay kadar bir süre Stockholm'de dans okullarının ve dans sanatının içinde olmuş. Türkiye'ye geri dönmüş ve kaldığı yerden devam etmeye çalışmış. "Ekonomik koşullar çok zordu" o dönem diyor ve anlatıyor: "O dönemin ünlü sanatçısı Füsun Önal'ın isteği üzerine üç kişilik bir dans grubu ile gösteri turlarına katıldım. Gösterilerinin içine her zaman sportif ve akrobatik hareketleri koyarak seyirci kazanmaya çalıştık. 1975 yılında bir Türk arkadaşımın önerisi ile Fransa'nın başkenti Paris'te bir dans okulu açtım. Bir yıl kadar orada kaldım. Döndüğümde 1976 yılında sanatçı Seyyal Taner'e dans grubu kurduk.
29 Kasım 1978 tarihinde düzenlenen HEY dergisinin Türkiye Disko Dans Yarışmasını 200 kişi arasında kazanarak Türkiye Dans Şampiyonu oldum. 7-11 Aralık 1978 tarihinde Londra'da yapılacak 48 Ülkenin katıldığı Dünya Disko Dans Yarışmasına katılmaya hak kazandım. Hey dergisinin yarışması ile elde ettiği başarı halk tarafından "ilk milli dansçı" unvanının verilmesini sağladı. İlk televizyon programım Halit Kıvanç'ın programı oldu. Programa davet edildiğimde Türkiye'nin en genç dans öğretmenlerinden biri olarak tango yaptım."
1979 yılında Haldun Dormen yönetmenliğinde, "Merhaba Müzik" isimli müzikalde Nükhet Duru, Füsun Önal, Seyfi Dursunoğlu (Huysuz Virjin), Perran Kutman, Halit Kıvanç gibi sanat ve müzik dünyamızın birçok ünlü sanatçısı ile birlikte Türkiye'de ilk kez bir müzikalde "Tolga Han ve Dansçıları" adı altında 7 erkek ve 3 bayan dansçı ile birlikte gösterilerini sunuyor Tolga Han.
İzmir Fuarı, turneler, kabareler derken Tolga Han Türkiye'de dansın sesi, soluğu, markası olmayı başarıyor. 2000'lerin ortasında da Türkiye'de dansın bir spor olarak kabul edilmesini sağlıyor ve Türkiye Dans Sporları Federasyonunun kurulmasında katkıda bulunuyor ve halen bu federasyonun başkanlığını yürütüyor Tolga Han.
"TURNE NE ZAMAN BİTİYOR ABİ"
o kadar anlayışlı ve yeni şeylere açık ki, 80'lerde televizyonda ünlendikten sonra neredeyse Türkiye'nin tamamını gezip şovlar yaptım, Anadolu turnelerine katıldım. O dönemlerin çok güzel bir etkinliğiydi turneler. Hem ülkemizi insanımızı yakından tanıma, tanışma fırsatı buluyorduk, hem de sanatımızı her yerde icra etmenin tadını yaşıyorduk. 70 programlık bir turnemiz vardı bir yıl Küçük Emrah ile... Emrah o zamanlar 12, 13 yaşlarında çocuk. O kadar yoruluyordu ki, her gece "Tolga Abi ne zaman bitiyor turne" diye soruyordu. Ben de üzülmesin diye her gün "Yarın bitiyor" diyordum. Bu böyle her gece sürdü. Her akşam konser ve dans gösterisi. Düşünün 70 program... En sonunda Bolu programımız oldu gerçekten yarın bitiyordu... En son gece sormuştu Emrah ve ertesi gün bitti turne...
SEYYAL TANER ÇOK İYİ DANS EDERDİ
Ünlülerin dans yeteneklerine bakınca şunları görüyorum. Geçmişte Seyyal Taner iyi dans ederdi. Cüneyt Arkın'a tango yaptırana kadar canım çıktı. Ama Hülya Avşar çok yetenekli biriydi. Devam etseydi çok iyi dansçı olabilirdi. Mesela Tarkan yeteneğiyle dans etmiyor. Gidip New York'ta sahne dansları üzerine eğitim aldığını düşünüyorum. Çünkü sahnedeki her adımını bilinçli atıyor, bu öğretilmiş bir şey.
UÇAK GİBİ DÖNDÜRDÜM
Sezen Aksu'yla bir şov hazırlamıştık. O şarkı söylüyordu ben dans ediyordum. Birlikte danslarımız vardı. Evde epey figür çalıştık onunla. Teyyare diye bir figür bulmuştuk. Ben onu iki elinden tutuyorum ve yatay bir şekilde yukarıdan aşağıya doğru, uçak gibi döndürüyorum. Çok denedik bu hareketi. Hatta birkaç konserde yaptık da. Bir programda sahneye gül yaprakları atmışlar. Biz de dikkat etmedik. Ben Sezen Aksu'yu döndürürken güle bastım ve ayağım kaydı. Sezen'in yüzü yere çarptı ve burnu kanamaya başladı. Tabii hemen kulise geçtik. Gazeteciler de peşimizden geldi. Sezen Aksu ne kadar "İyiyim, bir şeyim yok. Küçük bir kanama" dese de gazeteciler peşimizi bırakmadı. O dönem basına da düştü bir haber. Bazen böyle kazalar da olabiliyor.
KEMAL SUNAL FİLMİNDE DERİ CEKETİMİ GİYDİ
TRT şovumda giydiğim bir deri ceketim vardı. Kemal Sunal bunu çok beğenmiş. Bir gün geldi "Senin o ceketini ödünç istiyorum. Bir filmimde giymek istiyorum" dedi. Almanya'dan Türkiye'ye gelen bir adamın hikayesi. Hatırlarsınız Katma değer Şaban filmi. O filmde giydiği ceket benimdir. İşin tuhafı o ceket öyle beğenildi ki o dönem moda oldu. Herkes bana gelip, nereden aldın biz de istiyoruz demeye başladı.
80'LERİN ÜNLÜ FUTBOLCULARINA SAMBA ÖĞRETTİM
Dünyanın en iyi futbolcuları biliyorsunuz Brezilya'dan çıkıyor. Bu adamlar futbol oynarken bile kumların üstünde samba yapıyor. 80'lerde maçlarda bile samba yaparlardı kupalarda. Samba bilekleri ve dengeyi güçlendiriyor. O dönem bu Türk futbolcuları arasında yaygınlaştı. 80'lerin star futbolcuları o dönem bana samba öğrenmeye geldi. Metin bunlardan biri mesela... Pek çok isim geldi tabii. Hâlâ gelenler var... Samba futbolcuların gözde dansı oldu hep.