SALINGER YILIM/MY SALINGER YEAR
Birkaç kuşak için Gönülçelen adıyla bilinen Çavdar Tarlasında Çocuklar romanının yazarı J.D. Salinger, ilgililerinin bildiği gibi edebiyat dünyasının en gizemli kalemiydi. Kişisel tercihlerinden dolayı gazetelere söyleşi vermeyen, fotoğraf çektirmeyen, okurlarıyla buluşmayan yazar, yaşamı boyunca sıradan biri gibi yaşadı. Fakat bu tercihlerinde ısrarcı olması, onun ismi ve hayatı üzerinde bir gizem halesinin de oluşmasını sağladı. 2020 yılında Berlin Film Festivali'nin açılış filmi olan, Philippe Falardeau yönettiği Salinger Yılım/My Salinger Year filmi tam da Salinger üzerindeki bu gizem üzerine kurulu bir film. Eleştirmen ve yazar Joanna Rakoff'un anılarından yola çıkarak çekilen yapımda, Salinger'ın gizemini korumayı esas iş edinmiş, yazarın talimatıyla okur/hayranlarının ona ulaşmasını engelleyen ünlü ajansının dünyasına gidiyoruz.
GÜÇLÜ VE DİSİPLİNLİ BİR MENAJER
90'lı yıllardayız. New York'a gelen ve yazar olmak isteyen Joanna (Margaret Qualley) bu ajansta işe başlıyor ve böylece Salinger'ın gizemli evreninden de içeri adımına atıyor. Esas işi Salinger'ın menajeri olan Margaret'ın (Sigourney Weaver) asistanlığını yapmak. Görevleri arasında arada bir ajansa telefon açan Salinger ile konuşmak ve yazara gelen okur mektuplarını standartlaşan soğuk talimatlar doğrultusunda cevaplayıp o mektupları yok etmek var. Joanna, Salinger'ı tanıyıp bilse de Çavdar Tarlasındaki Çocukları hiç okumamış dolayısıyla çok da onun dünyasını ve okurların neden ona ulaşmaya çalıştığını pek anlamıyor. Ama okur mektuplarını okudukça yazarın bu mektupları okuması gerektiğini düşünüyor. Çünkü bu mektuplar, taşradan New York'a gelmiş, idealist, yazar olma heveslisi Joanna'nın kendini var edip ortaya koymasında tetikleyici görev üstleniyor... Disiplinli, prensip sahibi olması, sertliği ve güçlü kişiliği nedeniyle Margaret, Şeytan Marka Giyer'de Merly Streep'in canlandırdığı Miranda Priestly'i anımsattığı için genel olarak Salinger Yılım bu filmle kıyaslanıyor ama naçizane ben pek öyle düşünmüyorum. Filmin ilham kaynakları çok farklı neticede. Yazının başında belirttiğim gibi film tamamen Salinger'ın dillere destan gizemi üzerine inşa ediliyor. Margaret, (bu arada Sigourney Weaver çok leziz bir performans sunuyor) biraz da yazarın tercihlerini katıksız uyguladığı için sert görünüyor. Yoksa filmin ilerleyen bölümlerinde gördüğümüz gibi iletişime gayet açık bir kişilik. Ama film altan alta Margaret nezdinde ajansın Salinger'ın isteklerine abartı bir anlam yüklediğini de anlatmaya çalışıyor. Onu da belirtelim.
SESSİZ DUYGUSALLIK
Yönetmen Philippe Falardeau, Salinger'ın tercihlerine saygı duyduğunu gösterip yazarın hiç yüzünü göstermiyor filmde. Ama onun gölgesinin bile insanlar üzerinde ne kadar etkili olduğunu Joanna'nın hikayesiyle bize anlatmayı başarıyor. Joanna, sonuçta New York gibi kurtlar sofrasının kurulduğu bir şehre gelip savrulmadan ve kendi istekleri doğrultusunda ayakta kalarak kendi yolunu çizmeyi başarıyor. Sıkıntı çekmiyor mu? Çekiyor. Yaşadığı sıkışmışlığı film 'sessiz duygusallık' olarak tanımlanıyor... Ama Joanna, Salinger'ın dünyasından, sesinden ve tavsiyelerinden güç alıp bir yetişkin olarak yoluna devam ediyor. Pandemi nedeniyle kapalı kalan sinemaların açıldığı ilk haftanın öne çıkan yapımlarından olan Salinger Yılım, biraz uzun olmakla birlikte sinema salonlarında, gerçekçi insan hikayelerini izlemeyi özleyenleri tatmin edecek türden...