"O gün demokrasi için, hepimizin özgürlüğü için canları pahasına sokağa çıkan insanlar, tanınmalı ve unutulmamalılar. O şarkıyı sadece onlar için yazdım" diyor karşımızdaki Yasemin Demir. Onu ilk kez 15 Temmuz gecesinde, o hain saldırıda şehit olan vatandaşlarımıza yazdığı Unutamam O Geceyi şarkısıyla tanıdık. "La ilahe illallah/ Duyuldu kalpten salalar/Şehadetin gölgesinde/Çaresizdi silahlar/La ilahe illallah/Zordu çok zor bir gece/Dualarımız birleşti/Kavuştu yüce rahmete/La ilahe illallah/ Doldu meydan, sokaklar/ Cesur kadınlar, erkekler/ Unutamam o yüzleri" diyordu şarkısında... Amacı o geceyi gelecek kuşaklara anlatmak, hafızalardan silinmemesi için katkıda bulunmaktı. Şimdi Mavi adını verdiği yeni albümüyle karşımızda Yasemin Demir. Pop söylüyor kendisi. Ama zamanın ve ruhun süzgecinden geçmiş, sözleri derin, müziğinin ayakları yere basan ağırbaşlı, derin bir poptan söz ediyoruz. Yıllar önce yazmış ilk şarkısını. O dönem ilahiyat fakültesini yeni bitirmiş. "Kalbimin kırık olduğu bir dönemdi" dediği o günlerde müzik kurtarıcısı olmuş. Yaşadığı duygusal yoğunluk müzikle hemhal olmasını sağlamış: "Tabii bir taraftan iş hayatı bir taraftan da akademik hayat devam ediyordu benim için. İslam tarihi üzerine master çalışmam ile uğraşıyordum. Bir taraftan da kendimi ifade etme ihtiyacı hissediyordum. Ama nasıl yapacağım hakkında bir fikrim yoktu. Sonrasında ruhumda bir kapı aralandı, kendimi fark etmemi sağlayan bir kapı, o da müzikti. Bu süreçte hayatın bizatihi kendisi her yönüyle benim için ilham kaynağı oldu. İnsanın varlıkla, doğayla ve Yaratıcı'yla olan ilişkisi yeni şeyler oluşturmasına fırsat veriyor. Sadece takip etmek gerek. Hâlâ bu ruhla şarkılarımı yazmaya çalışıyorum. Elbette mesleğimin ve çalışma ortamımın da müziğime katkısı oldu. 15 yıldır film sektöründe çalışıyorum, işim dolayısıyla çok fazla seyahat ettim, dünyanın pek çok yerini görme, pek çok farklı insanla çalışma fırsatım oldu. Farklı coğrafyalar, farklı kültürler tanımak, şahit olmak estetik duygusunu ve yaratıcılığı çok geliştiriyor."
KADINIM BEN
Demir'in Mavi albümünde kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerine dikkat çekmek için yaptığı Kadınım Ben adlı bir şarkısı var. Billur gibi sesiyle, sadece basit bir fon müziğiyle söylediği şarkı bir modern zaman ağıdı gibi: "Bu konuda hepimiz sesimizi yükseltmeliyiz. Maalesef kolay kolay çözülmeyen bir sorun ve devam ediyor. Bu konuya dikkat çekmek istedim. Ben bir müzisyenim ve elimden şarkı söylemek geliyor... Önce insan olduğumuzu hatırlarsak bence her şeyin üstesinden gelebiliriz. Şarkı da bunu anlatıyor aslında." Şarkının sözleri aslında Demir'in söylediği gibi her şeyi anlatıyor: "Kaldırım taşları böyle/Sayılmadan dizilmişler yerde/Hangimiz daha değerli/Bir diğeri ölüp gitmedikçe/ Kaçıp gitme vakti şimdi/Dayanılmaz oldu hayat akdi/Yüzüne mi güldü kader/Gözlerine bir ışık mı değdi/ Bir kız ölüyor bir yerde/Binlerce söze bedel değil mi /Of neden böyle/ Of hayat söyle/Soru sormadan kabul edemem/Dünyaya yeniden gelemem ki ben/Akıtıp akıtıp kanımı veremem/Bırakın artık yaşayayım ben."
EN SEVDIĞIM RENK MAVİ
Albümün adı olan mavinin nereden geldiğini soruyoruz Demir'e. Albümde bu isimde bir şarkı yok çünkü. Şöyle yanıtlıyor: "Mavi benim en sevdiğim, kendimi yakın hissettiğim ve ifade ettiğim bir renk. Ne soğuk ne sıcak. Ben de kişilik olarak öyleyim biraz. Genelde ilk albümlere albümde olmayan bir isim verilebilir. Öyle yapmak istedim ben de. Her şeyiyle beni, ruhumu ifade ediyor mavi. Tutkumu, hayattla olan bağımı, dostluğa ve aşka bakışımı yani beni..." Demir aynı zamanda popüler müzik aleminde tesettürlü bir şarkıcı olmasıyla da dikkat çekiyor: "Eğer sanatla ilgili konuşuyorsak, içimizden çıkmasına engel olamadığımız bir şeyden bahsediyoruz demektir, yani oldukça insani bir durumdan. Bu noktada kendi varoluşumu önce bir insan olarak tanımlıyorum, hayatla ilgili tecrübelerimi ise bir Müslüman olarak yaşamaya çalışan biriyim sadece. Başörtülü biri olmam tamamen kişisel bir tercih. Eğer 90'lı yıllarda, özellikle 28 Şubat'ta başörtülü biri olarak bu röportajı verseydim farklı tepkiler alabilirdim. O dönemde başörtülü kadınlar için okumak da çalışmak da çok zordu. Acısı, çilesi çok çekildi, yapılan eylemler, bırakılmak zorunda kalınan eğitim süreçleri. Ama o zamandan bu zamana çok yol katettik. Önyargılarımızın kırıldığı, tercihlerimizin sorgulanmadığı bir geleceğe yürüdüğümüzü düşünüyorum."
İSLAM VE SANAT İÇ İÇE
Yasemin Demir İslam'la sanatın iç içe olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Gökyüzünün mavisinde, yeryüzünün yeşilinde, denizinde, toprağında, çiçeğinde, kuşunda öyle incelikli bir sanat var ki, gören gözler için Allah'ın izlerini takip etmek sanat ve estetikle buluşmaya yeter. Ancak ne yazık ki müzik alanında kısır bir döngü var, bundan çıkmak için yeteri daha çok çeşitlilikte ve renkte çalışma alanlarına ihtiyaç var. Özellikle müzik dünyasına yeni başlayanlar için zaten pek çok zorluk var, kendini ve müziğini tanıtmak için elimizde sadece digital platformlar var. Ama canlı müzik yapabileceğimiz alanlara bu noktada daha çok ihtiyaç olduğuna inanıyorum. Bu vaktim oldukça yurt içinde ve yurt dışındaki müzik festivallerini takip etmeye çalışıyorum. Geçtiğimiz pandemiye kadar üst üste birkaç yıl Leipzig'e Bach Festvali'ne gitmiştim. Kültür, din ve müziğin oluşturduğu bir ahenk vardı, umuyor ve diliyorum ki biz de kendi ahengimizi yaratacağımız daha çok sayıda festivaller düzenleyebiliriz. "