O sadece bir sporcu değil... Rekorlar kıran ve hepimize ilham veren bir isim... Kimden mi bahsediyoruz? Dünya serbest dalış rekortmeni, milli sporcu Şahika Ercümen'den... Onu bu kadar ilham verici kılan sadece spordaki başarısı değil, doğayı korumaya olan tutkusu da... Pandemi ve onun üzerine gelen müsilaj (deniz salyası) felaketi bizlere bir kez daha doğayı korumaktan başka bir şansımızın olmadığını hatırlattı. Oysa ki Ercümen, doğayla iç içe bir spor dalıyla uğraşmasının da etkisiyle çok uzun zamandır ülke genelinde çevre konusunda farkındalık oluşturmaya çalışıyor. Geçen yıl BM Kalkınma Programı Türkiye Temsilciliği tarafından Sudaki Yaşam Savunucusu olarak görevlendirilen Ercümen, ilk kapsül koleksiyonunu da Suya Saygı ismiyle Koton çatısı altında çıkardı. Ünlü isimle Göcek'te bir araya geldik.
- Sizinle yaptığımız su terapisi bana bir kez daha Covid-19 salgını ile birlikte nasıl nefese, sağlığa, doğaya ve doğala ihtiyaç duyduğumuzu hatırlattı. Siz pandemi sürecini nasıl geçirdiniz?
- Uzun zamandır o kadar yoğun bir tempo içindeyim ki, pandemi ailemle geçirebildiğim, özel bir dönemdi. Fakat evde oturup yıllar içinde gezegene ne kadar çok zarar verdiğimizi izlemek, tüm dünyada, çevremizde, ailemizde yaşadığımız kayıplar çok canımı acıttı.
- Bu dönemde antrenmanlarınızı ve spor çalışmalarınızı aralıksız devam ettirdiğinizden bahsettiniz. Neler yaptınız?
- Pek çok şarta hızlı adapte olabilen bir yapım var ve elimden geldiğince evde çalışmalara devam ettim. Kendi vücut ağırlığım ile çalışmalar, meditasyon yaptım, sağlıklı beslenmeye çalıştım. Açıkçası yurt dışındaki rakiplerim çok uzun süredir dalış noktalarında antrenman yapıyorlar. Ben ise dalışlara yeni başlayabildim fakat eski formuma döndüm diyebilirim.
- Doğa dendiği zaman son günlerde sizi neler üzüyor, neler düşündürüyor?
- Suyun altına girdiğim ilk günden itibaren atıklarla, kirlilikle karşılaşıyorum. Soluduğumuz havanın büyük kısmını denizler temizlemekte. Oysa ki her yıl yaklaşık olarak 8 milyon metreküp plastik atık denizlere atılıyor. Bu da her dakika bir tır dolusu çöpün denizlere atılması anlamına geliyor ve plastikler denize girdiğinde dönüşemiyor ve deniz canlılarına büyük zarar veriyor. Deniz en kıymetli kaynağımız, benim içinse ev gibi.
- Müsilaj felaketi ilgili sizin gözlemleriniz nedir?
- Çoğunuzun su yüzeyinde gördüğü atıklar, denizsel atıkların küçük bir bölümü, deniz çöplerinin yüzde 70'i deniz tabanında bulunmakta. Dolayısıyla son yıllarda her dalışımda daha çok plastik, daha çok çöp görüyordum. Bunun bir bedeli olacaktı ve doğa bize uzun zamandır sinyaller veriyordu. O yüzden şaşırdığımı söyleyemem. Son günlerde yaşadığımız müsilaj sorunu, iklim değişikliği, atık sorunu ve çevrenin önemini gözler önüne serdi. Şu anda Marmara Bölgesi'nde yaz sıcağında denizde ferahlamaya cesaret edebilen, çocukları deniz kenarında oynarken endişelenmeyen var mı? Bu gezegen bizim ve İnsan Çağı'nda iyisiyle kötüsüyle gezegeni biz şekillendiriyoruz!
- Bireyler, belediyeler, ülkeler suyu ve çevreyi korumak için neler yapmalı?
- Ekosistemleri korumalı, sürdürülebilir bir şekilde yönetmeli ve eski haline getirmek için hızla cesur adımlarla harekete geçmeliyiz. Herkes bu konuda eyleme geçebilir ve hayatında yaptığı değişiklikleri çevresine anlatabilir. Plastik kullanımınızı azaltın, tekrar kullanılabilir pipetlere geçin, matara kullanın, plaj temizliklerine katılın, ikinci el kıyafet satın alın. Hükümetler ve iş çevreleri ise, iklim değişikliğiyle ilgili önlemlerini yıllık politikalarına, stratejilerine ve planlara entegre etmeliler.
ÜLKE OLARAK ÖNCÜYÜZ
- 2019'da kırdığınız rekorun ardından sizi ilk arayan isimlerden biri Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan oldu. Farklı projelerde bir araya geldiğinizi de görüyoruz...
- Kırdığım pek çok rekordan sonra ilk arayan, tebrik eden genellikle Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan oldu. Sıfır Atık Mavi projesi ise denizlerimizi koruma gayesiyle bizi bir araya getirdi. Çok bilinmese de ülke olarak doğa sorunlarına karşı önemli projelere öncülük ediyoruz aslında. Emine Erdoğan Hanımefendi'nin bu konudaki duyarlılığına her seferinde şahit oluyorum. Sadece farkındalık değil, aynı zamanda hızlı şekilde başlayan yönetimsel değişimlerde de önemli ve etkili olduğunu düşünüyorum.
HAREKET ÖNCÜYÜZ ETMEK ŞART
- Başkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü mezunusunuz. Pandemi yeme alışkanlığımızı da etkiledi. Dengeli ve sağlıklı beslenmek için neler yapmalıyız?
- Beslenme konusu derya deniz, hem de çok kişisel. Kritik rol oynayan bazı tüyolar var tabii, mesela sıvı tüketimi, yemekleri pişirme şekilleri, uyku düzeni gibi... Ben diyeti egzersiz olmadan düşünemeyen bir diyetisyenim. Hareket etmemiz şart.
PET ŞİŞEDEN MAYO
- Doğaya en çok zarar veren endüstrilerden biri olan modadaki çevreci dönüşüm hakkında neler düşünüyorsunuz?
- Tekstil gibi çok kirleten bir sektörde dönüşüm çok önemli ve olmazsa olmaz. Her geçen gün bilinçli tüketicilerin arttığını düşünüyorum. Suyu korumayı kendine manifesto edinmiş markaların modaya hakim olacağına inanıyorum.
- Bu hafta ilk kapsül koleksiyonunuz ile modaseverlerle bir araya geldiniz... Koleksiyonun ilham kaynaklarından bahseder misiniz?
- Benim yaşam felsefem ile Koton'un Suya Saygı manifestosu öyle örtüşüyor ki. Yollarımızın kesişmemesi talihsizlik olurdu. Tasarım ekibi sualtında karşılaştığım ve korumamız gereken canlılığı su yüzüne taşıdı. Deniz kabukları, mercanlar ve vermek istediğimiz mesajları yazdığımız tişörtler... Kıyafetler için organik pamuk, mayolarda 90 bin adet pet şişenin dönüştürülmesinden elde edilmiş polyester, çanta saplarında ise elma kabuğundan yararlanıldı.