Osmanlı'nın ilk ressamlarından Şeker Ahmet Paşa, Sultan Abdülaziz tarafından resim eğitimi almak için Paris'e gönderildikten sonra ülkesine geri dönünce, 27 Nisan 1873'te Sultanahmet'teki Mekteb-i Sanayii'de Batılı anlamda ilk karma sergiyi açar. Sergide eseri bulunan ressamlardan biri de Pierre-Desire Guillemet'dir. Sultan Abdülaziz'in davetiyle Fransa'dan İstanbul'a gelen Guillemet, sergiye Halayık adlı tablosuyla katılır. 148 yıl sonra Şeker Ahmet Paşa ile Guillemet, Sakıp Sabancı Müzesi'nin yeni sergisi Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Ressam Hocaların Ressam Öğrencileri'nde tekrar bir araya geliyor. Bir duvarda Guillemet'nin Halayık tablosu yer alıyor. Karşısındaysa Şeker Ahmet Paşa'nın Ormanda Karaca ve Orman adlı iki eseri... İki ressam yıllar sonra selamlaşıyor. Birbirlerine selam veren sadece onlar değil. Saray ressamlarından Zonaro ile ondan resim eğitimi aldığı bilinen Sultan Abdülaziz'in oğlu Abdülmecid Efendi de birbirlerini selamlıyor.
Bir başka köşedeyse Zonaro ile yine onun öğrencilerinden Mihri (Müşfik) Hanım'ın eserleri yan yana. İki örnek de öğretmen öğrenci daha genel ifadeyle usta-çırak ilişkisinin farklı yönlerini gösteriyor bize. Zonaro-Abdülmecit Efendi ilişkisinde, Abdülmecit Efendi'nin öğretmenine öykündüğünü açıkça görüyoruz. Ama Zonaro-Mihri (Müşfik) Hanım ilişkisinde farklı bir durum var. Mihri (Müşfik) Hanım öğretmeni Zonaro'ya öykünmüyor farklı bir yola gidiyor. Ki gün gelecek Mihri (Müşfik) Hanım öğretmenlik yapacak. Müzdan Arel, Güzin Duran, Nazlı Ecevit ve Fahrelnissa Zeid onun öğrencileri olacak. Bir gelenek meselesi sanat tarihi dediğimiz. Sakıp Sabancı Müzesi Resim Koleksiyonu'ndaki 115 eser üzerine şekillenen sergi de bize, usta-çırak perspektifinden sanat tarihimizdeki geleneğin nasıl şekillendiğini anlatıyor. Nazan Ölçer'in vurguladığı gibi sergi iddialı çıkarımlar yapmaktan ziyade resim geleneğimizin nasıl yol aldığını, bu yolculuk sırasındaki etkileşimleri belirginleştirmeye çalışıyor. Peki bu gelenek neden önemli? Bugün resim tarihimizin izlerini sürmek istersek, hali hazırda seçeneklerimiz sınırlı. Beşiktaş'taki Milli Saraylar Resim Müzesi yeni açıldı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nin elindeki eserlerin sergileyeceği İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'nin açılmasını bekliyoruz. Şehrin bir başka noktasındaki fuarlarda, kimi müzelerde çağdaş sanatın nice örneklerini görüyoruz ama iş buralara nasıl geldi diye geçmişe gitmek isteyince sıkıntı yaşıyoruz. Bunun için bu sergi önemli. Geleneği bize gösteriyor...
ADIM ADIM SANAT TARİHİ
Kronolojik bir düzende sunulan sergi, ressamların birbiriyle etkileşimini ortaya koyduğu gibi Türk resminin nasıl konu tema ve biçim olarak zaman içerisinde çeşitlenip zenginleştiğini de anlamamızı sağlıyor. Mesela resim tarihimizin başında sanatçıların, manzara ve natürmortların yanı sıra figür ve figürlü anlatımın uzantısı olarak portrelere ilgi duyduklarını hemen görüyorsunuz. Bu eserlerden özellikle kadınları konu alan portreler ise Osmanlı toplumunda kadınların Tanzimat Dönemi'nden itibaren görünür olma süreçlerini yansıtıyor.
İbrahim Çallı, Nazmi Ziya, Avni Lifij, Feyhaman Duran, Namık İsmail, Hikmet Onat gibi sanatçıların mensup olduğu 1914 Kuşağı'nın en gözde konusu ise İstanbul'un sokakları, evleri, tarihi yapıları, sahilleri ve Boğaz... Ki onların eserlerinde sokaktaki büyük bir dönüşümün izleri ortaya çıkıyor.
Sanayi-i Nefise Mektebi'nde yabancı hocaların yerine atanan İbrahim Çallı, Feyhaman Duran, Hikmet Onat gibi isimlerin atölyelerinde yetişen, Cumhuriyet'in ilk sanatçı grubu Müstakiller'in de resim tarihimize nasıl katkı sunduğunu anlıyorsunuz.