Sizlere "İstanbul Boğazı'nda, gizemli sanat eserleri cirit atıyor" desem inanır mısın? İnanmazsınız elbet. Ben de inanmadım ilk başta. Ama bunu söyleyen arkadaş "İstersen gel kendin gör" deyince de içime bir kurt düştü. Ya doğruyu söylüyorsa!
"Yarın buluşalım" diyerek kapattım telefonu. Ertesi gün güneşli bir İstanbul sabah Bebek'te buluştuk... Çıplak gözle sahilden Boğaz'a bakıyorum. Gemiler geçiyor, kimileri sahilde balık tutuyor. Yürüyüş yapanlar, koşanlar... Her şey pandemi hayatının normaline uygun yani. Ama arkadaşım akıllı cep telefonunu şöyle Boğaz'ın fotoğrafını çeker gibi tutunca Boğaz'ın orta yerinde denizin üzerinde bir sanat eseri ortaya çıkıyor... Şaşırıyorum "Nasıl yani?" diyorum... Gülüyor "Dur daha yeni başlıyoruz".
Benim aklımda türlü sorular, arkadaşımın suratında müstehzi bir gülümseme... "Bir daha göster" diyorum. Gösteriyor. Boğaz'ın orta yerinde buzullar. Tanıdık bir eser, hafızamı zorluyorum çıkaramıyorum.
BURADA BİR SANAT ESERİ GİZLİ
Sahilde bir pano var. "Burada bir sanat eseri gizli" yazıyor. O panonun üzerindeki karekodunu okutunca bir uygulamaya yönlendiriliyorsunuz. İndiriyorsunuz ve sonrasında çıplak gözle görülemeyen eserler, telefonunuzun kamerasını açıp Boğaz'ın resmini çeker gibi tuttuğunuz an karşınıza çıkıyor. "Kim yaptı bunu" diyorum... Elimizdeki tek ipucu panodaki Borusan Contemporary yazısı. 7 Nisan'da açılan Düş Suda adlı sergi aklıma geliyor ama...
Bebek'ten Aşiyan'a doğru ilerliyoruz. Bir pano daha karşımıza çıkıyor. Bu sefer neon bir heykel Boğaz'ın orta yerinde beliriyor. Boğaz'a demir atmış teknelerin üzerinde hem de... Tuhaf bir merak duygusu sarıveriyor beni. Acaba daha hangi sanat eserleri gizli Boğaz'da...
Aşiyan'da tam da Orhan Veli'nin "Oturmuşum, bir türkü tutturmuşum" der gibi baktığı heykelinin oradayız. Sahilde kimi insanlar balık tutuyor. Biz de yeni bir pano daha bulmanın ve bir sanat eseri daha keşfetmenin heyecanıyla seviniyoruz. Balık tutanlar bize bakıyor, ne yapıyor bunlar dercesine. Açıklama yapmak lazım insanlara...
"Rastgele" deyip muhabbete giriyorum balıkçılarla. "Atmışsınız oltayı balık bekliyorsunuz ya oltanıza bir sanat eseri takılırsa ne olacak?" diye soruyorum. İçlerinden "Çattık bir deliye" dediklerine eminim. Telefonun ekrandan sanat eserini gösteriyorum. Bu sefer şaşırma sırası balıkçılarda. Etrafa bakınıp "Kamera şakası mı, yapıyorsunuz?" diyorlar. Anlatıyorum olayı... Birileri Boğaz'a sanat eserlerini gizlemiş. Onları buluyoruz tek tek. Bir kahkaha atıyor balıkçı arkadaş "Ya siz sanat dedektifi olmuşsunuz" diyor. Fena gelmiyor "sanat dedektifi" lafı kulağımıza...
Merak işte, bazen bulaşıcı oluyor. Bu sefer balıkçı arkadaş meraklanıyor, uygulamayı indiriyor. "Boğaz hattında gelip geçerken gördüğüm panolardan bakarım bu gizemli eserlere" diyor ve ekliyor "Açık hava sergisi daha ne olsun..."
Biz yolumuza devam ediyoruz. Aşiyan Mezarlığı'nın karşısında bir pano daha buluyoruz. Orada da güneş gibi içimizi ısıtan bir eser var. Sonra Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün ayağının dibindeyiz. Tam da Perili Köşk'ün önünde. Bir pano daha. Bu sefer bir kadın portresi beliriyor telefonun ekranından. Shirley Shor'un otoportresi...
GİZEM PERİLİ KÖŞK'TE ÇÖZÜLÜYOR
Perili Köşk'e kadar gelmişken ve bu gizemli serginin Borusan Contemporary'nin başının altından çıktığını düşündüğümüzden kapılarını çalıyoruz. Karşımızda Borusan Contemporary Direktörü Kumru Eren. Gizemi çözme vakti. "Keşfettiniz galiba gizemli sergimizi" diyor. "Keşfettik" diyoruz. Evet tahmin ettiğim ama pek de konduramadığım Borusan Contemporary'nin koleksiyon sergisi Düş Suda'nın bir ayağı bu Boğaz hattındaki eserler. Pandemi nedeniyle sergiyi sanal ortamda görme şansımız vardı. Yeni medya olanaklarıyla hem de... Onlar da madem yeni medya olanaklarını kullanabiliyoruz o zaman Boğaz'ı sergi mekanına dönüştürebilir miyiz diye düşünüp böyle gizemli bir sergi planlayıp hayata geçirmişler.
Kumru Eren "Kuruçeşme Parkı ile Emirgan Korusu hattında Boğaz üzerinde bir rota oluşturduk. Belli noktalara sanal olarak eserler yerleştirildi. O noktalarda panolar bulunuyor. Bu noktalardan, indirdiğiniz uygulama üzerinden eserleri görebiliyorsunuz" diyor.
Sonra Kumru Eren ile rotayı takip ediyoruz. Eserleri anlatıyor "Ama" diyor "Asıl sürpriz akşam. Akşam Perili Köşk'e bir uğrayın." Havanın kararmasını bekliyoruz. Köşkün üzerine düşen görüntülerde balıklar bir o yana bir bu yana hareket ediyor. Sanatçı Boomoon'un Boğaz'da Balık Oyunu No.8 eserinin sergiye özel hazırlanan projeksiyon yerleştirmesi. Düş gibi her şey ve suda...
NEREDE, HANGİ ESER GİZLİ?
Kuruçeşme Parkı-Emirgan Korusu hattında bulunan Düş Suda Sergi Rotası üzerinde 12 noktada 12 eser yer alıyor.
Emirgan Korusu İstanbul Meydanı'nda, Herve Heuze-Les Abimes.
Emirgan Korusu Cam Teras, Markus Weggenmann-İsimsiz no. 338.
SSM Önü, Michael Wolf-Yoğunluk Mimarisi #111.
Baltalimanı Polis Evi önü, Rafael Rozendaal-remotelydistant.com.
Borusan Contemporary önü, Shirley Shor-Otoportre.
Rumelihisarı Kalesi önü, Markus Weggenmann.
Aşiyan Parkı önü, Ellen Kooi-Overveen- vogelmeer.
Bebek girişi (Rumelihisarı yönünden), Maurizio Nannucci-Hareket.
Bebek Mısır Konsolosluğu yanı, Frank Thiel-Perito Moreno #01.
Arnavutköy Akıntı Burnu, Boomoonİsimsiz #2561.
Arnavutköy Balıkçısı karşısı sahil (Kuruçeşme yönüne doğru), Antti Laitinen- Bu Benim Adam I, II, III.
Kuruçeşme Parkı, Ekrem Yalçındağ- 195 Renk.