Pandemi öncesinde adeta altın çağını yaşayan canlı müzik sahnesinin aranılan isimlerindendi, Su Soley. Ama geçen yıl diğer müzisyenler gibi eve kapandı, canlı konser veremedi. O da bu dönemi online konserler vermenin yanı sıra ilk albümü Gardrop'u hazırlayarak geçirdi. Üstelik kayıtları kısıtlı alanda sıra dışı bir yöntem izleyerek gerçekleştirdi. Soley'i albümünü kaydettiği gardırobundan çıkarıp soru yağmuruna tuttuk.
- Canlı müzik sahnesinin önemli bir ismi olarak pandeminin ilk günlerinde neler hissetmiştiniz?
- Bir süredir salgın ile ilgili yurt dışındaki gelişmeleri takip ediyordum. Ülkemizde de haberleri çıkmaya başladığında sahnelerini kendi kararıyla iptal eden ilk isim oldum. Sosyal medyada hakkımda, müzisyen arkadaşlarımın ekmeğiyle oynamaktan tutun da böyle bir kararı sanatçının kendisinin alamayacağına kadar uzandı yorumlar. Yazanların bir kısmı da piyasadan tanıştığım arkadaşlarımdı. Şimdi bir seneyi aştı. Çok sular aktı o düşüncelerin üstünden. Artık herkes benzer oranda korkuyor. O arkadaşlarıma da kızgın değilim. Sağlığımız yerinde olsun, güzel günlere birlikte çıkalım, gerisi boş.
- Bir yılı aşan bu dönem duygularınızı değiştirdi mi?
- O zamandan bu zamana duygularım değişti tabii. Oradan oraya savrulduk hepimiz. Özüne dönebilenler pek çok noktada kendiyle yüzleşti, yeni kararlar aldı, yeni alışkanlıklar edindi. Ben de biraz kendime döndüm. Eskisi gibi değilim. Daha kontrollü üzülüyorum artık fakat değişmeyen tek şey içimdeki hasret. O hep var. Azalmıyor, günden güne artıyor.
TOPTAN ÇÖKÜŞ
- Sahnenin en çok neyini özlediniz?
- Ben yaptığı işe aşık bir insanım. Şu an hem işimi yapıp hayatımı idame ettirecek geliri elde edemiyorum, hem ekip arkadaşlarım için elimden hiçbir şey gelmiyor, hem kendi tutkumu yaşayamıyorum hem de konserlerde dinleyicilerime dokunamıyorum.
Toptan bir çöküş gibi.
Sahne, istesem de o andan başka bir şey düşünemediğim, hangi şehirde, hangi sahnede olursam olayım, başkalarına dağınıklık gibi gelebilecek kablo ve ekipman yığınının içinde ev gibi hissettiğim bir yer benim için. En çok neyi özledim biliyor musunuz? Canım ekip arkadaşlarımla, harika bir şarkıyı harika bir yorumla çalarken göz göze gelip gülüşmeyi, sahne sonrası çılgınca birbirimize sarılmayı özledim.
- Bu süreçte şarkılarınızın akustik versiyonlarını içeren bir albüm kaydettiniz.
Gardırobunuzu kayıt stüdyosuna çevirmek nasıl aklınıza geldi?
- Bu çok sevimli bir hikaye oldu benim için; gerçekten de torunlara anlatılacak türden. Albümün kayıtları başladığında, güncel şartlardan dolayı, evden çıkıp stüdyoya kapanma fikri beni çok korkutuyordu. Bu yüzden aklıma bu fikir geldiğinde denemeye değer buldum.
- Gardıroptan stüdyoya dönüşümü nasıl sağladınız?
- Zaten uzun senelerdir evimde kendi stüdyom var ve müzik prodüksiyon programlarının da çoğuna aşinayım.
Kayıtlarımı rahatlıkla alabiliyordum. Dolabı iyi bir okuma odasına çevirebilmek için biraz uğraşmam gerekti. Hali hazırda orada bulunan kıyafetlerimden kalan boşluklara yastıklar yorganlar doldurdum. Açık kapaklara da yorganlar astım. Birkaç haftalık denemeden sonra uygun duyumu yakaladığıma karar verdim.
Sonrasında stüdyomdaki teçhizatları ve bilgisayarımı dolaba taşıyıp kurdum ve kayıtları tamamlayana kadar aylarım o dolapta geçti.
- Projede kullandığınız kostümler ve aksesuvarlar da gardırobunuzdan.
Aslında yaratıcılığınızla dört duvarı aşmanın yolunu bulmuşsunuz...
- Sanırım öyle oldu; dört duvarda duramadım. Nahif duruşunun içinde dokuz şarkılık görkemli bir albüm oldu. Tüm şarkılara klip çektik, şu an post prodüksiyon aşamasındalar. Besteleri yalın haliyle dinleyebiliyor, beni gardırobumdaki kıyafetlerle ve kendi tasarımım saç modellerimle görebiliyor dinleyicilerimiz. Benim için bu albümün anlamı oldukça derin. Öncelikle bu dönemde güç bulup, tamamlayabildiğim için gururlanıyorum tabii.
- Albümde çok güzel bir türkü yorumunuz var. Bu yönde başka çalışmalarınız olacak mı?
- Türkülerimiz benim için çok özel. Kültürümüzün, ustalarımızın mirasını gelecek nesillere aktarmak için elimizden geleni yapmalıyız. Drama Köprüsü çok sevdiğim türkülerimizden bir tanesi. Planlarımda daha onlarca türkü seslendirmek var.
EVDEKİ MİCHAEL JACKSON
- Müzik hayatınızın hep bir parçası olmuş. Müzik sizi nasıl biri yaptı?
- Müzik olmasa nasıl biri olurdum bilmiyorum fakat müziğin, sanatın herhangi birini olduğu kişiden da iyiye, daha güzele, daha estetiğe ittiğine eminim.
- Sporla da iç içe bir hayatınız var. Profesyonel spor kariyerinizi bir kayak kazası sonucu sonlandırmak zorunda kalmışsınız. Tekrar piste çıkmaya nasıl cesaret ettiniz?
- Bembeyaz dağlarda vakit geçiren herkes bilir ki o sonsuz beyaz içinize, hücrelerinize işler ve huzurdan kaçamazsınız. Hele ki bir de uçar gibi, kendi kontrolünüzde süzüldüğünüzü düşünün. Kazadan sonra, yürüyebilmek için, iki operasyon geçirdim. Sonrasında da yoğun bir fizyoterapi dönemi oldu. Dizim eski haline tam olarak dönemese de büyük ölçüde iyileşti. Tekrar dağa çıkmam vakit aldı ve artık eskisi gibi kaymıyorum, çok daha temkinliyim fakat vazgeçmedim. Vazgeçmek bana göre değil.
- Ailenizde kediler, köpek ve sanırım bir tavşan var. Onlarla ilişkiniz nasıl?
- Yaklaşık 10-11 senedir üç kedimle birlikte yaşıyorum. Kardeşimin köpeği ve yeğenimin tavşanı var. Erkek kardeşim veteriner hekim.
Kedilerim Anne (Tina), baba (MJ-Michael Jackson) ve çocukları (Tripod). Genellikle kendi hallerinde, sakin yaşıyorlar. Hiçbiri hır gür sevmez.
Aslında Tina ve MJ ile birlikte yaşıyordum. Sonra Tina'nın yavrulardan biri bir bacağında problemle doğdu ve kısa bir süre sonra da kulaklarının duymadığını fark ettim. Tripod'u kimseye veremedim. Mutlu olmayacak, hayatta erken yorulacak gibi geldi. Problemli bacağı aldırmak için bir operasyon geçirdi.
Sonrasında çok rahatladı.
BİR ŞAT SU CUMARTESİ YAYINLANIYOR
Su Soley'in Instagram'da başladığı ve şimdilerde canlı performans uygulaması Musixen üzerinden gerçekleştirdiği bir de programı var. İsmi Bir Şat Su. Cumartesi yayınlanan programda Soley, kendi bestelerinin yanı sıra türküler ve yerli-yabancı şarkılar söylüyor. Soley, "Programın önemli özelliklerinden biri de sunum bölümleri. Ana amacım izleyicileri sevdikleri eserlerle ilgili bilmedikleri harika yeni bilgilerle buluşturmak. Eser sahipleri, yayın yılları, yer aldıkları albümler, varsa orijinal hikayeleri gibi detayları dinleyicilerimize aktarıyorum, alkışları eser sahiplerine alıyorum."