Bir çocuğun zihninin ve algısının saflığı, berraklığı karşısında zaman zaman şaşırmamak işten bile değildir. Mesela bir müze ya da galeride aynı sanat eserine bakarsınız ve o sizin göremediklerinizi görür. Bunun sebebi çocuk algısının belki de büyükler gibi gördüğünü anlamlandırmaya çalışmak yerine duyumsamaya daha yatkın olmasıdır. İstanbul Modern, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı vesilesi ile tam da çocuk algısının sanatta nasıl yetişkinlere göre farklılaşabildiğini gösteren bir projeyi hayata geçiriyor: Sanatla Büyüyen Ağacım. Proje kapsamında sanatçılar Alper Aydın, Barbara-Zafer Baran, Bedri Baykam, Ergin Çavuşoğlu, Kamil Fırat, Fatma Tülin, :mentalKLINIK çocuklar için insanın doğayla kurduğu ilişki üzerine eserler ürettiler. Proje de, çocukların bu eserlerden ilham alarak doğayı sanat yoluyla yeniden keşfedecekleri resim, heykel, yerleştirme, fotoğraf, üretmelerini amaçlıyor. Çocuklar için eser üretmek sanatçılar için de farklı bir deneyimdi. Malum işin içine çocuk girince durum farklı bir hal alıyor. Çocuk ve yetişkin arasındaki sanat ve sanat eseriyle kurulan ilişkinin farklılığı ortaya çıkabiliyor. Biz de bu projeye katılan sanatçılara deneyimlerini sorduk.
ÇOCUĞUN SAFLIĞINA ULAŞMAK ZOR
Çocukları hazır nesnelerle sanat çalışması yapmaya davet eden Alper Aydın projeye Gökkuşağı Ağacı ile katılıyor. İşin içine çocuk algısı girince Aydın da zorlanmış: "18 yıllık ciddi bir sanat eğitimi ve üretiminin ardından, bütün bilgilerimi yok edip, bir çocuğun zihnini algılamaya çalıştım ve bu süreçte anladım ki, bir çocuğun pür saflığına ulaşmak çok zor bir durum. Bu noktada bilinçli bilinçsizliğim ile Gökkuşağı Ağacı'nı tasarladım. Umarım, proje bu özel günde onların hayatı algılayış biçimine bir katkı sağlar ve yaşam yolculuklarında hayal ettikleri şeyleri kendi ellerinden var olan bu üç boyutlu uygulama gibi inşa etme yetisi kazandırır."
FARKLILIKLAR ZENGİNLİKTİR
Bir Ağaç Bir Dünya ile projeye katılan Kamil Fırat eserinde farklı ağaçlara ait olan yaprakları yine farklı bir ağacın gövdesinin fotoğrafında bir araya getiriyor. Fırat "Doğa bize bir ayna tutar... O aynada doğa; insan için de olması gerekenleri açık bir biçimde gösterir. Gösterdiklerinden bir tanesi de; farklı olanların bir aradalığı, doğanın varoluşunun temel nedenidir. Farklılıklar zenginliktir" diyerek, çocukların farklılıklara açık olmasının elzem olduğuna dikkat çekiyor.
BAKMAK YAPMAK KADAR ÖNEMLİ
Ergin Çavuşoğlu, Rüya Ağacı çalışmasında Max Ernst ve arkadaşlarının yıllar önce Marsilya tepelerinde ağaçların üzerine astıkları resim sergilerinden ilham alıyor. Küçük resimler, gündelik objeler, oyuncaklar ve akla gelebilecek her şey bu etkinlikte bir ağacı sergi mekanına ya da bir sanat çalışmasına dönüştürüyor. "Resim ve nesneleri bir ağaç dalına asmak ile önermek istediğim; sanat eseri yapmanın yanı sıra izlemeye de önem verilmesidir. Sanatın doğadan çıkıp tekrar doğa ile özleştirilmesi ve yaşamın bir parçası olarak görünmesini daha küçük yaşta anlayıp önemsemek önemlidir" diyen Çavuşoğlu'na göre sanat eserine bakmak yapmak kadar önemli.
OĞLUMUZ İÇİN YAPTIĞIMIZ PROJEYİ HATIRLATTI
Barbara ve Zafer Baran, tasarladığı Tepedeki Ağaç çalışmasında, Londra'da Richmond Hill'de yaşayan bir ağacın gölgesinden yola çıkıyor. İkili, ağacın gölgelerini fotoğraflayarak çocuklara bir etkinlik önerisinde bulunuyor… Tabii onlar kendi ebeveynlik deneyimden dolayı tecrübeli: "Öncelikle doğa ve çevre konusu nedeniyle bu projede yer almaktan mutluluk duyduk. Bu proje bize, yıllar önce oğlumuzun okulunda çocuklarla yaptığımız ilk projemizin anılarını hatırlattı... Sanatta doğanın kendi adına konuşmasına nadiren izin verilir. Genellikle manzara, arka fon veya nesne olarak betimlenir. Burada bunun yerine ağacın benliğine izin vermeye çalıştık. Gölgeleri onun portresi olarak kaydettik. Bu gölgeler, bir tür eskiz defteri gibi. Her bütün ayrıntılarla dolu ve her ayrıntı bir bütünün parçası. Her ayrıntı dünyadaki tüm canlılarda da olduğu gibi birbirine karmaşık bir örüntü ile bağlı..."
ÇOCUKLARIN ESERLERİ MÜZENİN SİTESİNDE SERGİLENECEK
15 Nisan'da başlayan ve 25 Nisan'a kadar sürecek projeye katılmak isteyen çocukların ilk önce İstanbul Modern'in internet sitesinde (www.istanbulmodern. org) bulunan sanatçıların eserlerini incelemesi tavsiye ediliyor. Sonrasında çocuklar ellerinde bulunan malzemelerle ister fotoğraf çekebilir, ister resim yapabilir, isterse heykel. Yapılan eserin fotoğrafının yine müzenin internet sayfasına yüklenmesi sonrası, çocukların eserleri İstanbul Modern'in web sitesinde projeye özel hazırlanan resim galerisinde sergilenmeye başlıyor. Tabii eseri isterseniz sosyal medyadan #sanatasarıl başlığı ile paylaşabilirsiniz. Çocukların yaptığı eserler 16 Mayıs'a kadar sergilenecek…
YAPRAKLAR MUTLAKA YEŞİL Mİ OLMALI?
Sanatçı Fatma Tülin, tasarladığı Zamanın Kökleri adlı çalışmasında üç farklı desen üretti. Her bir desen, bir ağaca bakmanın, farklı bakış açıları geliştirmenin önerisini taşıyor. Çocukların kendi bakış açılarını geliştirmeleri için desenler oluşturdukları bu etkinlik, onları doğayı keşfetmeye teşvik ediyor. Çocuklar sanatçıdan ilham alarak desenler oluştururken, sanki bir ağacı ilk defa görmüş gibi renkleri ve onların tonlarını araştırıyor. Tülin "Paris'teki bir botanik bahçede bulunan tarihi çınar ağacı, 1785 yılında dikilmiş. Adı: Platanus hispanica. 236 yaşında! Kökleri toprağın dışına fışkırmış. Bu görüntü bana 'Zamanın Kökleri' adını çağrıştırdı. Bu küçük projeye bu adı vermek istedim. Bu fotoğraflar ve onlara eşlik eden desenler, bir ağaca yaprakları ve gövdesi dışında farklı bir biçimde bakılabileceğini göstermek amacını taşıyor. Desenlerde görülen 'yeşil' benim için gökyüzünü temsil ediyor; mavi ise toprak... Yani nesneleri olduklarından farklı renklerde ve biçimlerde görmekte, düşünmekte ve çizmekte özgür olmamız gerektiğini düşünüyorum. Örneğin, yapraklar mutlaka yeşil midir? Dikkatli ve önyargısız bakarsak tüm renkleri içerebildiklerini görürüz. Bu ağaca benzemeyen köklerin bir ağacın özü olduğunu anımsamak gibi..." diyor.