Şehmus Hazer, Türk basketbolunun genç yıldızlarından... Hikayesi Batman'da başlıyor. Beş çocuklu bir ailenin gözbebeği. Okulda derslerinde epey başarılı olduğu için ailesinin onun adına kurduğu hayaller başlarda spordan çok uzaktı. Şehmus'u bir doktor olarak görmek, Hazer ailesinin hayaliydi. Oysa Şehmus'un yolu farklı çizilmişti.
Sokakta futbol oynarken Batman Gençlik ve Spor Hizmetleri'nin yaz aylarında düzenlediği basketbol kursuna gidince bu alandaki yeteneği fark edilen Şehmus Hazer, onu izlemeye gelen antrenörler tarafından Bandırma'daki Banvit'e önerilince hayatındaki en önemli karar verilmiş oldu. O artık profesyonel bir basketbol oyuncusuydu...
Hikayenin geri kalanını ondan dinleyelim:
- Nerelisin? Nerede doğdun? Nasıl bir ailen var?
- 15 Şubat, Batman doğumluyum.
Beş kardeşiz. Çok iyi bir ailem var.
Basketbola başlarken biraz önyargılılardı
ama sonra onlar da destekçim
oldu. Çocukluğum dolu dolu geçti. Şu
anki gençlere göre daha çok sokaktaydık.
Bilgisayar oyunlarının dışında
birbirimizle vakit geçiriyorduk. Daha
çok iletişim halindeydik. O dönem
yaşadığım güzel arkadaşlık ve dostlukların
bugünlere gelmemde etkisi
olduğunu düşünüyorum.
- O dönem futbol oynuyormuşsun, basketbol niye yoktu hayatında?
- Sokakta büyüyen her çocuk
futbolla başlar spora. Öğrenilmesi kolaydır,
iki taş bir sokak arasında oynaması
kolaydır. O zamanlar Batman'da
basketbola ilgi yoktu, yeni yeni alışıyordu
insanlar. Basketbolun ülke geneline
yayılması da yeni. Ülkemizde
hâlâ çoğu yerde basketbol potası bile
yok. Her yerde oynayamıyorduk, basketbolu
sokakta öğrenemezsin.
- Nasıl tanıştın basketbolla?
- Altıncı sınıftaydım. Beden eğitimi
dersinde zorunlu gösterilmesi
gereken sporlar arasındaydı. Çok da
ilgimi çekmemişti. Bir buçuk yıl sonra
arkadaşlarım basketbola gitmeye başladı.
Onlar oraya gidince futbol oynayacak
kişi kalmadı. Ben de o nedenle
başladım.
KISA VE ZAYIFTIM
- Sonra iş profesyonelliğe döndü değil mi?
- Batman'da üçüncü ligde oynuyorduk,
Banvit'in de bir alt grubu o
ligdeydi. Antrenörlerim bir takıma
transfer olabileceğimi düşündükleri
için lisansımı çıkarmamışlardı. Antrenmanlara
çıkıyordum ama maçlara
çıkmıyordum. 16 yaşımdaydım.
Bandırma'ya maça gelmiştik. Maçtan
sonra bir saat vakit vardı, idmana girdim
ve orada Banvit'in hocaları beni
gördü. O zamanki yaşıtlarıma göre
kısa ve zayıftım. Ona rağmen koç beni
beğendi ve takıma davet etti. Eve döndüm
ve aileme durumu anlattım. Yaşım
küçük, Batman'dan Bandırma'ya
taşınmam gerekiyor. Ailem istemedi.
Ben de korkuyordum açıkcası. "Ne
işin var basketbolda, oku doktor ol"
diyorlardı. Derslerim de çok iyiydi.
Karar aşaması sıkıntılı oldu. Önce
kendim cesaret ettim sonra ailemi ikna
ettim. 16 yaşımda valizi topladım,
Bandırma'nın yolunu tuttum.
- O zamana kadar ana kuzusuyken, bir anda tek başına kalmak zor olmadı mı?
- İlk Bandırma'ya indiğimde akşam
22.00 civarıydı. Çok değişik bir ortam
vardı. Sabah
ailemle kahvaltıdaydım,
akşam
bambaşka bir yerdeydim ve
tanımadığım birçok insanla
birlikte uyuyacaktım. Bu biraz korkutucuydu.
Ama antrenörlerim, arkadaşlarım
çok sıcak ve samimiydi, onların
sayesinde kolayca alıştım. Bandırma'da
bir yandan okula gidiyordum,
bir yandan takımla antrenmanlara
çıkıyordum. Sabah erkenden kalkıp
derse giderdik. Şehir dışından gelen
sporcuların hepsi lojmanda kalıyordu.
Ablalar vardı orada yardımcı olan,
onlar gelirdi, güvenlik gelirdi uyandırmaya.
Çünkü herkes annesi tarafından
uyandırılmaya alışık. Benden daha
küçük yaşta olanlar vardı. Onlar için
daha zordu süreç.
- İki yıl sonra Banvitspor'da A takıma da girdin...
- 18 yaşımda A takıma çağrıldım.
O şansı iyi değerlendirdim. Bir üst seviyeye
atladım. Ve sonra ING Basketbol
Süper Ligi ekiplerinden Beşiktaş
Icrypex'ten teklif aldım. Bu yaz oldu
her şey, bir anda! Çok sevindim ama
çok da şaşırdım. Türkiye'nin en iyi
kulüplerinden birindeyim şimdi.
Onlar genç oyunculara yatırım
yaptı ve bize güvendi. Bu bir
kulüp adına cesaret isteyen bir
şey. Çoğu kulüp böyle bir şeye
cesaret edemiyor. Biz de
onların verdiği şansı boşa
çıkarmamaya çalışıyoruz.
Umarım farklı kulüpler de
bunu yapar ve genç Türk
basketbolcuların önü açılır.
- Neyi farklı yapıyorsun da daha başarılısın?
- Antrenman yapmadan
hiçbir şey olmaz, ne
kadar yetenekli olursan ol.
Beni diğerlerinden ayıran
özelliğim, ben çok istiyorum,
çok hırslıyım, hiç pes etmem.
Antrenmanda da, maçta da,
normal hayatta da... Bu benim
karakterim.
HAYAL ETTİĞİM ÇOĞU ŞEY OLDU
- Beşiktaş Icrypex'in ardından A Milli Basketbol Takımı'na davet edildin. Ve onlarla çıktığın maçlardaki mücadelen herkesin dilinde... Bu nasıl oldu?
- Türk basketbolunda genç oyuncular fazla süre alamıyor, ben diğerlerine göre biraz daha fazla süre aldım. Önce bununla, ardından sahadaki mücadelemle dikkat çektim. Sahada çok keyif alıyorum, basketbolseverler bunu görüp, onlar da zevk almaya başladı.
- Milli takım forması giymek nasıl hissettiriyor?
- Milli takım forması giymek her genç oyuncunun hayalidir. Ben alt yapı milli takımlarda da milli takım formasını giyme onuru elde ettim. İlk U18 takımıyla, ülkemi temsil ettiğimde 18 yaşımdaydım. Çok özel bir deneyimdi, onca insan arasından ülkeni temsil etmek için seçilen 12 kişiden biri olmak çok gurur verici. Bu sene, A milli takım forması giymek nasip oldu. O bambaşka bir duygu. Bu basketbolun en üst seviyesi ve en iyilerin olduğu yer.
- Basketbol oynamaya başladığında, aklından ileride A milli takımda yer alacağın geçer miydi?
- İlk zamanlar tamamen hobi olarak, vakit değerlendirmek için basketbol oynuyordum. İzlemeyi, oynamayı çok seviyordum ama hobiydi. Gün geçtikçe bu spor dalına ilgim artmaya başladı. Bir gün profesyonel olabilir miyim düşüncesi sonradan oluştu. Batman'da oynuyordum o zamanlar. Bandırma'da Teksüt Banvit seçilince ve takıma girince, "Ben elbet bir gün bu takımın A takımında oynayıp, sonra milli takım formasını giyebilirim" dedim. Şimdiye kadar hayal ettiğim çoğu şey oldu. Umarım daha da iyiye gider. Şimdi hayalim Euroleague'de oynamak.