Bizim mesleğin duayenlerinden Agah Özgüç ne zaman kitap çıkarsa bir telefon açar. Bu şu demektir: "Ofise gel, kitabını vereyim, haberini yap." Basında çok eski bir gelenektir aslında bu. Büyükler küçüklere haber verir, küçükler de hemen soluğu büyüklerin yanında alır, gereğini yapar... Ki söz konusu Agah Abi'nin yazdığı bir kitapsa zaten içinden haber çıkmaması mümkün değildir. Onun kitaplarından kaç kere SABAH Pazar'a kapak haber çıkardım, takip edenler biliyordur. Pandemi günlerinde, geleneği revize ettik tabii... Agah Abi'yi ofis yerine evinde ziyarete gittim. Zaten yeni kitabını da yaşı gereği Covid-19 nedeniyle evde kalmak zorunda olduğu için dört ayda yazmış. Agah Özgüç için Türk sinemasının hafızası denir. Şimdiye kadar yazdığı kitapları üst üste koyunca boyunu epey geçiyor. Öyle üretken birisi ve bu konuda hiç kimse onun eline su dökemez. "Abi 'ev hapsi' bile seni kitap yazmaktan alıkoyamamış" deyince güldü ve "Elimde çok kıymetli bir arşiv var. Mümkün olduğunca bu arşivi kitaplar aracılığı ile değerlendirmek istiyorum" dedi. Bu cümleyi kurarken birden yüzü de asıldı: "Benden sonra ne olacak bu arşiv, onu bilemiyorum?"
Şimdi eğri oturalım doğru konuşalım. Karşımızda Türk sinemasının tarihine tanıklık etmiş ve sinemamızın tarihini birkaç kez yazmış, yetmemiş çıkardığı her kitapta bu tarihin derinlerinde dolaşmış biri var. Bunları hep "Ne olacak" dediği, kişisel imkanlarıyla oluşturduğu arşivinden yararlanarak yaptığı biliniyor. Bir kurumun, sinema müzelerinin ya da Kültür Bakanlığı'nın bu arşive sahip çıkması gerekiyor. Ki Agah Abi de en doğrusunun böyle bir seçenek olduğunu düşünüyor...
O ESKİ DERGİLERİN İÇİNDE NE HAZİNELER GİZLİ
Gelelim pandemi döneminde yazdığı yeni kitabına... Türk Basınında Magazin Dergiciliği adlı Klaket Medya etiketiyle çıkan kitapta Agah Abi, bize Sedat Simavi, Tahsin Demiray, Recep Ekicigil'in yayıncılık hikayeleri üzerinden hafızalara kazınan birtakım popüler dergilerin öyküsünü anlatıyor. 7 Gün, Radyo Dünyası, Perde, Sinema, Ses, Artist, Hayat gibi dergilerden bahsediyorum... Dergilerin içeriğinden kimi sayfaları da kullanmış kitabında Agah Abi. Mesela Artist dergisinin 60'ların sonunda yer alan bir haber var, haberde oyuncunun ne kadar kazandığı liste halinde yazılmış. Film başına 50 bin lira alan Türkan Şoray ile Yılmaz Güney listenin en üstünde. Fatma Girik, Hülya Koçyiğit ise film başına 30 bin lira alıyorlar. Ayhan Işık'ın ise film başına aldığı ücret 30 ile 50 bin lira arasında değişiyor. Fikret Hakan ile İzzet Günay 25-30 bin arası, Kartal Tibet 25 bin, Ediz Hun 20-25 bin arası, Cüneyt Arkın, Sadri Alışık ve Ekrem Bora 20 bin lira alıyormuş film başına. Yılmaz Güney için en fazla kazanan yıldız, Ayhan Işık milyoner artist, Ediz Hun ise kazancı yerinde olarak nitelendiriliyor.
Kitapta Agah Abi, tipo baskı olarak bilinen, nostalji duygusu verdiği için her daim ilgi çeken dergi kapaklarından ama özellikle Artist dergisinin kapaklarından bir seçki de koymuş. Kimler yok ki bu kapaklarda? Türkan Şoray, Belgin Doruk, Zeki Müren, Muhterem Nur, Fatma Girik, Leyla Sayar, Neriman Köksal, Nebahat Çehre, Belgin Doruk, Ayhan Işık, Ahmet Mekin, Ayhan Işık, Müşfik Kenter... Bu dergilere kapak olmak neden önemliymiş vakti zamanında anlıyorsunuz. İkonik fotoğraflar bunlar...
Yani Agah Abi yine arşivinden muhteşem bir kaynak kitap çıkarmış. Bunun için tekrar edeyim "Sahi ne olacak Agah Abi'nin arşivine?" Sinemayla ilgilenen kurumların bu soruyu bir sorması gerekir diye düşünüyorum?