Moda dünyasına şöyle bir geriye dönüp baktığımızda son 10 yıla kapsül koleksiyonların ve marka işbirliklerinin damga vurduğunu görebiliriz. Bu tür çalışmalar, pandemiyle birlikte büyük yara alan moda dünyasının en etkili yara bandı oldu diyebiliriz.
Dev modaevleri ve markalar hayatta kalmak ve yeni müşterilerle bağ geliştirebilmek için bu yöntemleri kullandı.
Biz de bu konu bu kadar gündemdeyken Türkiye'de bunu en başarıyla yürüten isimlerden Yasemin Özilhan'ın kapısını çaldık.
Özilhan ile Ipekyol, 2017 yılından bu yana kapsül koleksiyon hazırlıyor.
Stiliyle her daim dikkat çeken bir isim olan Özilhan'ın bu işbirliği çalışması ilk andan itibaren çok büyük heyecan yaratmıştı. Ve ilk koleksiyonun üzerinden yıllar geçmesine rağmen hâlâ modaseverler her yeni çalışmayı heyecanla bekliyor.
Özilhan ile ilk koleksiyon için bir araya gelmiştik yıllar önce. Ve bu hafta bir kez daha buluştuk.
Bize tüm bu heyecan verici süreci, modaya yaklaşımını ve yeni koleksiyonunu aynı heyecanla anlattı.
- Kapsül koleksiyonlar 2010'ların ortalarından beri yoğun bir şekilde hayatımızda. Siz 2017 yılından bu yana Ipekyol için koleksiyon hazırlıyorsunuz.
Nedir sizin işbirliğinizin bu kadar uzun ömürlü olmasının ardında yatan sır?
- Bence işin püf noktası enerjinin tutması.
Ipekyol'la ilk koleksiyonu oluşturma sürecinde ciddi bir yoğunluk yaşadık.
Ipekyol Tasarım Direktörü Hilal Şendur ve ekibiyle beraber bir ürünün çizim aşamasından mağazalarda yer almasına kadar her daim birlikteydik.
Bu macera sırasında yaşadığımız yoğunluğun yanında gelen güzel anlar bizi birbirimize bağladı diyebilirim.
- Gelelim bu ilkbahar-yaz sezonuna. Kendi stilinizden esinlenilerek hazırladığınız 25 parçalık Yasemin Özilhan for Ipekyol koleksiyonundan bize bahsedebilir misiniz?
- Bu sezon Ipekyol'un ve benim çok daha fresh, özgün ve cool yönünü göreceksiniz.
Özellikle denim'lerin zamansızlığından ve her türlü okazyona uyarlanabilir yanından ilham aldık. Koleksiyonun genel hatlarını incelediğinizde ise klasik formların dışına çıkmak istedik.
PANDEMİ BİTSİN SEVDİKLERİME DAHA ÇOK SARILACAĞIM
- Aile olarak nasıl geçiriyorsunuz genel olarak bir gününüzü?
- Yaklaşık bir yıldır belirli bir rutinimiz var. İzzet sabah işe gidiyor, bu esnada da çocuklar ders başına geçiyor. Online eğitim hayatımızda olduğundan beri çocuklarımızla daha fazla vakit geçiriyoruz. Onlar derslerini yaparken ben de toplantılarımı hallediyorum.
Akşam da biz spor yaparken, çocuklar jimnastik yapıyor. Sonrasında ödevler ve yemek derken gün bitmiş oluyor.
- Pandemiyle birlikte hayatınızda ve bakış açınızda neler değişti?
- Pandemi ile birlikte hayatımda sosyal anlamda pek bir şey değişmedi. Fakat manevi anlamda kendimde birçok farkındalığın artmasına sebep oldu. Mesela normalde hep yanımda olan ve her zaman dokunup, sarılabileceğimi düşündüğüm arkadaşlarım ve aileme pandemi bitiminde çok daha sıkı sarılacağıma eminim.
- Her röportajınızda aileye verdiğiniz önemden bahsediyorsunuz. Sizi hep ailenizle, eşinizle ve çocuklarınızla görüyoruz. Bu durum pandemi öncesinde de böyleydi. Nedir sizce aileyi aile yapan değerler?
- Koşulsuz sevgidir aileyi aile yapan. Bu tür sevgi, fedakarlık ve özeni getirir yanında. Aile değerleri hem benim için, hem İzzet için çok önemli. Bu yüzden bunu tek başıma başarıyorum desem eksik anlatmış olurum. Birlikte yürütülen sevgi, saygı ve istek bence aile olmak için çok önemli kavramlar. Biz bunu içimizden gelerek yaptığımız için aile tanımını güzel taşıdığımızı düşünüyorum.
KIZLARIMIN AYAKLARI ÜZERİNDE DURMASI ÖNEMLİ
- Güzellik, moda, bakım konusunda bu kadar dikkat çeken bir kadınsınız. Bir yandan da iki kız annesisiniz. Biraz da onlardan bahsetmek isterim. Onlar da sizin gibi sanatla ve modayla ilgili mi?
- Sanatı fark etmek için henüz yaşları çok küçük olsa da, onlara bunu aşılamak için elimizden gelen motivasyonu yaratmaya çalışıyoruz.
Modaya gelecek olursak Ela rahatına çok düşkün bir kız ama Emine'nin bu konuda daha ilgili ve meraklı olduğunu şimdiden görebiliyorum.
- Yaşları birbirine yakın. Ama eminim şimdiden kişiliklerine dair farklılıklar da ortaya çıkmaya başlamıştır...
- Aslına bakarsanız benziyor karakterleri. Emine yaşı gereği daha olgun, sakin ve biraz duygusal. Ela daha çocuk ruhlu, enerjisi yüksek diyebilirim. Fakat her ikisi de sorumluluk sahibi ve disiplinli.
- Kızlarınızı yetiştirirken onlara hangi değerleri aşılıyorsunuz?
- Öncelikle iki kız annesi olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Kızlarımı yetiştirirken onlara en çok ahlaki değerlerimizin altını çizmeye çalışıyorum. Kendi ayaklarının üstünde durmaları ve kendilerine güvenmeleri benim için çok önemli.
ESKİDEN DERGİLER ÖNEMLİYDİ ŞİMDİ SOSYAL MEDYA
- Her röportajınızda altını çizerek söylediğiniz bir cümle var: "Oyunculuk yıllarımda, set çalışma koşulları çok yoğun olduğu için hep spor eşofman ve tayt ağırlıklı bir tarzım vardı." Bu sözleri söyleyen bu genç oyuncunun bir gün Türkiye'nin stiliyle en çok konuşulan kadınlarından biri olacağını hiç tahmin etmiş miydiniz?
- Bunu hiç düşünmemiştim. O dönem modayı dergilerden takip ediyorduk. Şimdi ise sosyal medya sayesinde her şey, her an göz önünde. Bu da ister istemez sizi modanın içine çekiyor ve takip etmeye başlıyorsunuz. Zaman içerisinde kendini, kendi bedenini tanımaya başlıyorsun ve sana neyin yakışıp yakışmadığını çok daha iyi anlayabiliyorsun.
Mesela günlük kıyafet seçimlerimi çok rahat yapabildiğim gibi, abiye kategorisine giren özel davet kıyafetleri zorlandığım bir alandı. Bu konuda ise Elif Cığızoğlu'nun bende etkisi büyüktür.