Sizi ses tonunuzla, ortaya yaydığınız enerjinizle tanıyan, anlamlandıran hem de bunu çok iyi yapan bir insan var karşımızda. Hamza Demir, Türkiye'nin görme engelli ilk stand up'çısı... 20'li yaşların ortasında. Yüzünden gülümsemesini bir an olsun eksiltmiyor konuşurken. Hayata tutkuyla bağlı. Bağcılar Belediyesi Feyzullah Kıyılık Engelliler Sarayı'nda yetişen pek çok engelli gibi o da yaşama sıkı sıkıya tutunanlardan. Bugüne kadar bir çocuk oyunuyla 2 binin üzerinde sahne almış. Sonrasında şehir şehir gezip, belediye gösteri merkezlerinde binin üzerinde stand up gösterisi sergilemiş. Hatta oyununu İstanbul'un iki büyük özel gösteri salonunda da kapalı gişe oynamış. Gösterisinin adı Görmezden Gelme. Bugünlerde salgın nedeniyle Instagram hesabından sürdürüyor gösterilerini. "Görme engellinin bir gününü anlatıyorum. Trajikomik ayrıntılarıyla" diyor.
Demir, Diyarbakırlı, altı çocuklu bir aileden. Doğuştan değil engeli. İlkokul üçünce sınıftayken tavuk karası hastalığına tutuluyor. Ve renkler yavaş yavaş soluyor etrafında. "Hani" diyor "Önce bir süre akşamüstü karanlığı gibiydi her yer. Sonra geceye döndü..." Ve o vakitten sonra eve kapanıyor. Okulu da yarım kalıyor. Köy yerinde eğitim alacağı bir yer de yok yakınlarda. Olsa da ailenin durumu ve bilgisi yok bu konuda. Baba servis şoförü... Öyle yıllar geçiyor. Ama Hamza'nın çocuk dünyası çok renkli. Konuşmayı, anlatmayı çok seviyor. Evde kardeşlerini, arkadaşlarını topluyor, sürekli onlara bir şeyler anlatıyor. Espriler yapıyor. Güldürmenin tadını orada alıyor.
RENKLER GECEYE DÖNÜYOR
16 yaşındayken ailece İstanbul'a göç ediyorlar. Ancak iki sene sonra 18'inde Bağcılar Engelliler Sarayı'yla tanışıyor. Önce temel hayatını sürdürmesi için en önemli şey olan, bağımsız yaşam kursuna gidiyor. Ardından tiyatro, bağlama, dalış, yüzme... İçindeki sosyal Hamza açığa çıkıyor. Engelli bir martının hikayesini anlatan bir çocuk oyununda başrolü oynuyor Demir önce. 2 binin üzerinde sahneleniyor bu oyun. Belediyelerde, çeşitli okullarda. "Öyle afili kanatları, devasa gagası olan havalı bir martıydım" diye anlatıyor o günleri. Sonra stand up sevdası düşüyor gönlüne. Hem tek başına, organizasyonu kolay... İş kendisinde bitiyor. Oturup düşünüyor. Başkalarının engel diye kodladığı şey aslında ona sanatında da fikir kapıları açıyor. Ve ortaya görme engellilere ve tüm engellilere karşı ön yargıları yıkacak, toplumla bir 'uzlaşma' sağlayacak ve kendi dünyasını herkese trajikomik detaylarla açacağı bir gösteri çıkıyor. Adı da onun pırıl pırıl zihninden çıkma: Görmezden Gelme.
Peki ne anlatıyor Demir. O söylesin: "Kara mizah benim işim. Ama amacım bunu beyaza çıkarmak. Ben doğal olarak kendi engelimi ti'ye aldım. Öyle acayip bir dünya ki bizim dünyamız. İnsanlar engellileri kabul etmek, bunun sadece normal bir fark olduğunu anlamak yerine, bizi görünce şükrediyor kendi haline... 'Aman şuna bak, halimize bin şükür' diyor. Böyle bir algı var. Sırf bunu bile anlatınca aslında çok şey anlatmış oluyorum. Mesela biraz kötü niyetli olsak, hayatı bedava yaşarız. Camiye gidiyoruz para vermeye kalkıyorlar. Lokantaya gideriz para almazlar, minibüs para almaz. Bunları espriyle anlatınca insanlar hem sizin dünyanızı tanıyor hem de gülüyor."
SANA HİÇ GÜLMEDİM
Elbette hayatın içinden pek çok anı da gösterilerine ilerleyen günlerde malzeme oluyor Demir'in: "Bir gün bir gösteriden sonra bir teyze yanıma geldi. Elimi tuttu: 'Evladım ben sana hiç gülmedim' dedi. Bozuldum tabii bir an. Ama sonra iyi niyetli teyzemin halini anladım. Teyze 'Biz de köre gülünmez oğlum. Ayıptır, günahtır. Bu edepsizler hep güldüler sana. Çok üzüldüm' dedi... (Gülüyor)"
Hamza'nın hayalleri büyük. "Türkiye'de engelli ama başarılı rol modellerin artması için elimden geleni yapmak istiyorum" diyor ve ekliyor: "İstiyorum ki engelliler Hamza bunu yapıyorsa ben daha iyisini yaparım desin ve hayata karışsın. Türkiye'de 10 milyona yakın engelli var ama ancak bunun 10 binini görüyoruz dışarıda, hayatın içinde. Çoğu imkansızlıktan, çoğu dışlanma korkusundan hayata karışamıyor. Onları dışarı çıkmasını bakkala bile gitmesini sağlasak bu çok büyük bir adım. Özellikle sahne şovlarına, güldürüye önem veren Yılmaz Erdoğan, Ali Sunal gibi isimlerle ortak bir proje yapmak çok isterim... Bu projeyle pek çok engelliyle destek ve ilham olmak en büyük hayalim."
ŞOFÖRÜN YÜREĞİ HOPLADI
"Gösterimde arkadaşlarımın yaşadıklarını da anlatıyorum. Tek gözü protez olan bir arkadaşım var. Engelli kartını yanına almamış, unutmuş. Otobüse binince fark ediyor. Şoföre 'Ben engelliyim' diyor. 'Sapasağlam adamsın, iki, üç lira için yaptığına bak. Geç, istemez' diyor şoför. Arkadaş alınıyor tabii. Hemen parmağına gözüne daldırıp protezini çıkarıp şoförün burnuna doğru uzatıyor. Şoför 'Bismillah' diyor... Yüreği hopluyor adamın. İş orada bitmiyor. Arkadaş sonra koltuğa oturuyor. Karşısında bir çocuk, annesine 'Anne adamın gözü dönmüş' diyor bağırarak, herkes arkadaşıma bakıyor o anda. Meğer arkadaşım göz protezini ters takmış."