Oyuncu Derya Beşerler Namoğlu, Gripin grubunun solisti Birol Namoğlu ile evliliğinin beşinci yılını sosyal medyada esprili bir dille "Safiye ile Faik'e rakip olduk sonunda" diyerek duyurmuştu. TRT 2'de ünlü isimlerle ilgili enteresan bilgiler verdikleri Kısa Bir Ara programını da birlikte yapan çiftle online bir sohbet gerçekleştirdik. Birol Namoğlu'nun koronavirüse yakalanmasının ardından zorlu bir süreci geride bırakan çift, ekranda yorgun ama mutlu görünüyordu.
- Koronavirüse yakalandığınızı nasıl fark ettiniz?
-
Birol: Hafif baş ağrısı ve eklem ağrısı hissedince hemen test yaptırmaya karar verdim. Pozitif olduğumu öğrendiğimde bir büyük korku ve bir büyük rahatlama geldi. Dokuz aydır kaçtığımız virüse yakalanmıştım. Panik kısmını da evde oksimetreler, ateş ölçerler eşliğinde morali yüksek tutarak, az konuşarak, bol sebze ve meyve yiyerek atlattım. İlaçları da gelir gelmez kullandım.
- Hastalık sırasında tat ve koku almada da sorun yaşadınız mı?
- Birol: Tat ve koku da gitti. Baldan tereyağı tadı aldım. Çok acayip bir deneyimdi. Rahat nefes alabilmek için yastığıma lavanta yağı sürüyordum. Üçüncü günden sonra onun kokusunu da almamaya başladım.
- Aynı evde olmanıza rağmen eşinize geçmemesini nasıl sağladınız?
- Birol: Hiç kolay olmadı ama çok dikkat ettik. Zaten öksürük başlayınca eşimle ayrı odalarda uyumaya başlamıştık. 20 gün göz göze bile gelmedik.
- Derya: Birol, 20 gün boyunca evin bir odasında yaşadı. Hiç çıkmadı. Yemeğini de odaya götürdük. Hatta plastik tabak, çatal ve bıçak kullandı.
- Birol: Pandeminin başlaması ve babamı kaybetmemin ardından koronaya yakalanmam bu senenin kötü sürprizlerinden biriydi.
- Zor bir yıl olmuş sizin için. Bu zorluklara birlikte göğüs germek evlilik bağını da güçlendiriyor değil mi?
- Birol: Takım olma yolunda birlikte mücadele etkili oluyor. Biz yedi yıldır beraberiz, beş yıldır evliyiz. Ve işlerimiz gereği bir ofisimiz yok. Çoğunlukla evdeyiz. Normal bir evlilikten üç-dört katı daha fazla zaman geçiriyoruz birlikte. Ama bunun da değerini bildiğimizi düşünüyorum. Bu tür zorluklar da üzerine çivi çakıyor, ilişkiyi sağlamlaştırıyor.
- Derya: Zorluklar karşısında bir olmak, bütün olmak tabii ki insanın refleks olarak geliştirdiği bir şey. Ama pandeminin getirdiği zorluklar farklı. Aynı evde daha fazla zaman geçiriyorsunuz. Sürekli birlikte olduğunuz için günün sonunda konuşacak farklı bir konunuz olmuyor.
- Köpekleriniz Vera ve Barney ile birlikte dört kişilik bir ailesiniz. Evde nasıl bir ortam hakim?
- Derya: Sakinlik, sükunet, huzur önemli, aradıklarımız bunlar. Hele ki bu dönemde. Aradığımız şeyi evin içinde de yaşamaya çalışıyoruz. Birol müziğin sesini biraz açtığında Vera hemen tepki gösteriyor. Normalde o kadar sessiz ve sakin bir ortam var ki ses yükselince bir olay var sanıyor.
- Birol: Kimse kimsenin karbon kopyası değil. Hepimizin problemleri, birbirimize çarpan yönleri oluyor ama biz bunları konuşarak halledip, hayatımıza devam ediyoruz.
- Yemeğe meraklı olduğunuzu biliyoruz. Pandemi döneminde bu merakınızı geliştirme fırsatı bulabildiniz mi?
- Birol: Ben mutfakta daha fazla zaman geçirdim. Ama Derya da o sırada evdeki bütün eşyaları boyadı.
- Derya: Birol'un desteği beni kurtardı. Onun mutfak bilgisi benim için çok büyük bir avantaj oldu. Çünkü ekmeğimize kadar kendimiz yapmaya başladık. Bir de vicdanen vejetaryenliğe doğru kayma durumum var. Zeytinyağlı ve sebze yemekleri bendeydi. Birol da et yemek istediğinde mutfağa kendi girdi.
- İnsanlık söylendiği gibi pandemiden ders çıkardı mı?
- Birol: Milyarlarca yıllık kainatta bizim ömrümüz 70-80 yıl. Ufağız ama buna rağmen çok büyük zararlar veriyoruz Geçen gün okudum. Dünyadaki insan yapımı nesnelerin ağırlığı doğadaki canlıların ağırlığını bu yıl geçmiş. Elbette bunun bir sonu olacak. Manga'nın Şehr-i Hüzün albümünde beraber yazdığımız bir şarkı var: Dünyanın Sonuna Doğmuşum. Dünyanın sonu olur ya da olmaz. Sonuçta ya değişeceğiz ya da değiştireceğiz. İnsanlık yok olur, beş-10 bin yıl sonra dünya tekrar bambaşka olur.
- Derya: İlk eve kapanmada herkes içine döndü. Tüketmekten çok üretmeye verdik kendimizi. Herkes bilinçlendi. Ama yaz gelip biraz normale döndüğümüzde hepimiz unuttuk. Yine aynı döngüye girdik. Bu döngünün büyük çarklarının bir şeyleri değiştirmesi gerekiyor.
10 DAKİKADA KÜLTÜR TURU
- Kısa Bir Ara projesi nasıl başladı?
- Derya: Demo çektik önce. Beğenilince de çekimlere başladık. İlk bölümlerle bugünküler arasında çok fark var. Çünkü program da biz de kendimizi geliştirdik.
- Programda oyuncu olmanızın avantajını yaşıyor musunuz?
- Derya: Faydasından çok keyfini sürüyorum. Aklıma bile gelmeyecek insanların kılığına giriyorum. Charlie Chaplin de oldum, Frida Kahlo ve Jimi Hendrix de. Kadın-erkek ayırt etmeksizin bu değişimi yaşamak güzel. Ve her birini 10 dakika içerisinde bir mimikle, bir durumla anlatabilmek benim için çok keyifli. Bir dizide oynasam bu kadar farklı kılıklara bürünmem mümkün değil.
- Programda yer verdiğiniz bilgiler sizi de şaşırtıyor mu?
- Birol: Ben çok şey öğrendim. Beraber bir şey üretiyor olmak, geride bir şey bırakabilmek bizim asıl amacımız. İnsanlara merak ettirebiliyorsak, akıllarında bir yerlere dokunabiliyorsak ne kadar güzel.
- Derya: Ünlü kişilerle ilgili enterasan bilgileri öğrenmek hoşuma gidiyor. Charlie Chaplin'in, Charlie Chaplin'e benzeme yarışmasında üçüncü olması gibi...
- Programın süresi uzun değil. Zaten günümüzde özellikle gençlerin konsantrasyonu hemen dağılıyor...
- Bir günde gördüğümüz görsel sayısı bundan 100 yıl önce yaşayan birinin ömrü boyunca gördüğü görsel sayısı kadar. Her şey çok hızlandı. Dışarı çıktığımızda panolarla başlayan görsel ve işitsel dünyamızı yoran bir dünya ile karşılaşıyoruz. Sosyal medya da bunun yüzde 60'ını kaplıyordur diye düşünüyorum. Kimsenin bir şeye çok uzun vakit ayıracak gücü kalmadı. Gençlerin görsel algısı zaten çok hızlandı. Onun için 10 dakika olması onların da hoşuna gidiyor.
BİROL ÖYLE BİR YAZI YAZIYOR Kİ…
- Oyunculuğu özlediniz mi?
- Derya: Özlüyorum ama bir yandan da korkuyorum. Setlerin durumu malum.
- Şarkı sözü yazan, beste yapan, duyguları ön planda bir müzisyenle birlikte olmanın zorlukları var mı?
- Derya: Zorluk sayılmaz ama bir kutlama olduğunda, örneğin evlilik yıldönümümüzde "Beşinci yılımız kutlu olsun" deyip sosyal medyaya fotoğraf koyuyorum. Sonra Birol öyle bir yazı yazıyor ki "En iyisi hiç koymayayım" diyorum. Tabii ki onun cümlelerinin güzelliğinin ve ağırlığının hiçbir zaman üzerine çıkamayacağımı biliyorum.
İÇİMİZDEN ÜRETMEK GELMEDİ
- Pandemi döneminde birçok müzisyen üretemediğinden yakındı. Sizi de olumsuz etkiledi mi?
- Birol: Bizi de etkiledi. Gripin olarak daha önceden yazılmış olan şarkıları toparladık. Bir tane şarkı ürettik. Üç dört tanesini de yola koyduk. Ama bugün oturup bir şey yazmak bu kadar dert arasında hiç kolay değil. Zaten çok uzun süre içimizden üretmek gelmedi. Kızgınlık, panik ve bundan sonrasına dair karanlık düşünceler söz konusuydu. Sonra yazın bir-iki konser verince biraz kendimize geldik. Motivasyonumuz arttı.