"Leyla.. Leyla… Uyusam dizlerinde dalsam rüyalara…" 90'ların Türkçe sözlü pop müziğe armağan ettiği en güzel şarkılardan biri… O dönem Rafet El Roman'ın sesinden dinleyip sevmiştik. Şimdi Deniz Sipahi'nin yorumu ve Tolga Akyıldız'ın düzenlemesiyle yeniden kulaklarımızda. Pandemi öncesi canlı müzik kulüplerinin sahnesinden tanıdığımız, YouTube performanslarıyla dikkat çeken Sipahi, Leyla için bir süredir yaşadığı Akyaka'da mutluluk dozu yüksek bir klip çekti. Sorularımızı da doğa harikası bu güzel Ege kasabasında yanıtladı.
- Hemen sormak istiyorum. Dostlarla vakit geçirmek, onlara sarılmak, birlikte şarkı söyleyip dans etmek... Leyla'nın klibi pandemi yüzünden hasret kaldığımız anları hatırlattı. Bunu özellikle mi amaçladınız?
- Özellikle yapmadık aslında, her şey gerçek ve olduğu gibi görünsün istedik ama zaten o günlere özlemimiz o kadar büyüktü ki sanki tam da o eski günlerimizdeymişiz gibi oldu.
- Şarkının düzenlemesi ve yorumunuz da mutluluk veriyor. Birçok kişinin depresyonda olduğu bir dönemde sizi hayata daha pozitif bakma yönünde neler motive ediyor?
- Leyla'yı hatırlayıp yorumladığımızdan beri her söylediğimde tanıdığım, tanımadığım herkesi mutlu etti, bu çok karşılıklı bir enerjiydi benden dinleyenlere, dinleyenlerden bana aktı. Bu aralar gelecekle ilgili hayaller kurmak ve onları kafamda canlandırmak bana çok iyi geliyor çünkü biliyorum yine çok güzel günler yaşayacağız.
- Neden Leyla? Bir hikayesi var mı?
- Rafet El Roman'ın Gençliğin Gözyaşları albümünü o kadar severek dinledim ki yıllarca, her şarkısını ezbere bilirdim. Leyla içimi buran bir o kadar da beni mutlu eden bir şarkıydı. İçinde aşk, ayrılık, isyan, mutluluk her duygu var bence. Bir akşam kalabalık bir ekip otururken Özgür Peştimalci (müzisyen) hatırlattı Leyla'yı ve bir anda hepimiz şarkıya eşlik ederken bulduk kendimizi ve o an "Bunu hep bir ağızdan söylemeliyiz" dedim.
- Rafet El Roman şarkı çıkmadan önce yeni düzenlemesini dinledi mi?
- Evet dinledi, çok da beğendiğini iletti. Rafet El Roman'ın sevmesi de çok önemliydi benim için, böylelikle her şey daha çok içime sindi. - Tolga Akyıldız ile hem iş hem de özel hayatınızda güzel bir uyumunuz var. Bunu yakalamak hiç kolay değil. Siz nasıl başardınız? - Tolga'yla beş senede çok yol katettik. Gerek sahnede, gerek kanalda, seçtiğimiz şarkıları ben nasıl kendi yorumumla söylüyorsam, Tolga da kendi yorumuyla çaldı ve ortaya özgün işler çıktı. Ürettiklerimiz başarılı oldukça da zorlanmadan devam ettirebildik.
Üretmeye açım
- Dışarıdan bakıldığında müzikle ilişkiniz hırslardan ve egolardan arınmış görünüyor. Yanılıyor muyum?
- Müziğin samimiyetten beslendiğine inanıyorum, içinde barındırdığın, biriktirdiğin, hissettiğin neyse dışarıdan o görünüyor, çırılçıplak... Hırs lazım mı, ego lazım mı? Hiç gerek yok gibi gelirdi bana ama bu aralar fazlasıyla düşündüğüm şeyler bunlar.
- Bundan sonrası için müzikle ilgili hayaller nedir? Deniz Sipahi olarak ileride nasıl anılmak istiyorsunuz?
- Yeni şeyler üretmeye çok açım, kelimeler kafamda cümle olmayı bekliyor. Yazdığım her şarkıyı Leyla'da olduğu gibi hep bir ağızdan söyleyelim istiyorum. Uzaktan biri sesimi duyduğunda hiç duymadığı bir şarkıda bile "Aa bu Deniz Sipahi'nin sesi" desin istiyorum.
Her fırsatta dalışa gidiyorum
Zorlu durumlara ayak uydurma konusunda refleksiniz nasıldır? Pandemi başladığında "Ne yapacağım ben" diye paniklediniz mi yoksa "Bundan sonra şöyle hareket etmeliyim" diye bir plan mı geliştirdiniz?
- Paniklemedim desem yalan olur, başlarda gündemi sıcağı sıcağına takip edip, neyin içine düştüğümüzü anlamaya çalışarak geçirdim. Önce İstanbul'dan uzaklaştım, doğanın içinde olmak istedim zaman içinde duruma uyumlanmaya başladım, kendime iyi geleceğine inandığım aktiviteler yaptım. Ben ve beraber hareket ettiğim bir grup arkadaşım bence çok şanslıydık, farkındalığımızı geliştirmek üzerine birbirimize çok destek olduk ve her şey daha kolay ilerledi.
- Şu sıralar günleriniz nasıl geçiyor? Neler yapmaktan keyif alıyorsunuz?
- Uzun yürüyüşler yapıyorum. Dalış yapmak benim en ciddi meditasyon yöntemim her fırsatta dalışa gidiyorum, suyun altında olmak bana çok iyi geliyor. Kendimle daha yakından ilişkilenmeye çalışıyorum. Üretme odaklıyım, o zemini sağlamlaştırıyorum diyebilirim.
- Pandemi dönemi kendinizle ilgili yeni şeyler keşfetmenize neden oldu mu?
- Olmaz mı! Ben biraz geç büyüyen, çocuk tarafına sıkı sıkı sarılan bir insandım ama bu süreçte ona sahip çıkarken de büyüyebileceğimi öğrendim. Derinleşmenin, duygusallaşmaktan biraz daha farklı olabildiğini deneyimledim. 'An'a kapılıp ani hareket etmektense susmanın, yeri geldiğinde konuşmanın daha doğru olduğunu anladım.