Belli ki hayatta izleyeceği yol daha doğar doğmaz çizilmiş. "Üç yaşımda nota ve solfej olayını çözmüştüm" diyor Hande Ünsal. Sesinin güzelliği zaten genetik. Dört yaşındayken çocuk korosunda en önde yerini alıyor. Sonra konservatuvara gidiyor. Pop müzik dünyasına ise ünlü isimlere vokal yaparak adım atıyor. Kendi şarkılarını söylemeye başladıktan sonra da pop müziğin yükselen isimleri arasında yerini alıyor. Ünsal, şarkı söylemeyi çok sevse de müzik dünyasının kayıtsız kalamadığı bir özelliği daha var. O da şarkı sözü yazıp beste yapması. Şarkılarını bugüne kadar Aydın Kurtoğlu, Tuğba Yurt gibi isimler seslendirdi. Kendisiyle alt katı stüdyoya dönüştürülmüş evinde yaptığımız sohbetin ilk konusu da bir gece önce Aynur Aydın'a verdiği şarkı oldu.
- Birine şarkı verirken ona uygun olduğuna siz mi karar veriyorsunuz?
- Bazen bir şarkı bittiğinde o şarkıyı birinin sesinden dinlediğim oluyor. Dün de Aynur böyle bir şarkı için geldi. Telefonda mesajlaşıyorduk, "Ben gelmek, dinlemek istiyorum" dedi. Saat 22.30'u geçmişti. "Hadi gel" dedim. Pijamasıyla, terlikleriyle geldi. Stüdyoya indik. İki şarkı dinledik. İkinci şarkıda ağlamaya başladı. "Bu benim" dedi.
- "Bana şarkı yapar mısın?" diyenler de oluyor mu?
- "Yaparım ama bana bir hikaye anlatman lazım. Kendinden bir şey vermelisin. Ben de kendi dilimle anlatırım" diyorum.
- Önce söz mü beste mi çıkıyor?
- Sözleri şiir olarak yazanlardanım. Bazen sabah altıda uykumdan uyanıp yazıyorum. Ayakkabı bağlarken bile aklıma bir cümle geldiği oluyor. Bazen rüyamda bir melodi duyup uyanıyorum.
- Sesinizin güzelliği zaten genetik. Ama şarkı yapmak bambaşka bir şey. Bu yeteneğiniz nasıl ortaya çıktı?
- Çok küçük yaşlarımda Fahir Atakoğlu'nun bir albümü vardı. Dinlerken o enstrümantal parçalara söz yazardım. Üstelik o sözleri annemin beraber çalıştığı Günay Çoban, Zeki Güner, Atilla Özdemiroğlu gibi değerli isimlere gösterme şansım oldu. Aysel Gürel'e bile "Ben böyle bir şey yazdım, bakar mısınız?" demişliğim var. Elinde yetiştiğim insanlar gerçekten çok kıymetli isimler.
- Okulda nasıl bir öğrenciydiniz?
- Çok başarılı bir öğrenciydim. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı'nda okurken onur listesindeydim. Sınavdan neden 100 değil de, 95 aldım diye ağlayan tipler vardır ya ben de öyleydim.
ÜÇ YAŞINDA NOTA VE SOLFEJ
- Anneanneniz viyola virtüözlerinden Nursal Ünsal Birtek'in de hayatınızda önemli bir yeri var değil mi?
- Onunla büyüdüm. Müzikal anlamda da etkisi çok büyüktür. Dokuz üniversitede hocalık yapıyor. Kültür Bakanlığı devlet sanatçısı ve TRT'de çalışıyor. Ve aynı zamanda dört özel koro yönetiyor... Ben çocuk yaştayım ve anneannem nereye gidiyorsa yanındayım. Üç yaşımda nota ve solfej olayını çözmüşüm. Dört yaşımda CRR Konser Salonu'nda konser veren çocuk korosunda en önde ben varım.
- Arkadaş gibi olmuşsunuz...
- Her pazar lunaparka, sinemaya gidiyorduk. Çıkışta da tatlıcıya... Bir yandan da çok sistematik büyüdüm. Aşırı disiplinli. Misafir geldiğinde "Kolonya tutuldu mu?" sorusunu bakıştan anlardık. Ve o kolonya üç saniyede gelirdi.
- Size de geçti mi bu disiplin?
- Çok üzülerek söylüyorum ki geçmiş. (Gülüyor) Yıllarca annemle dalga geçtim, "Annem sarı bezlerine aşık" diye. Şimdi aynı durumda olan benim. Temizlik ve düzen benim için çok önemli. Bu yüzden de çevremdeki herkes başak burcu.
- Siz de başak mısınız?
- Balığım. Yükselenim Aslan. Evde, özel ilişkilerimde tam bir balığım. Televizyon izlerken en ufak şeye hüngür hüngür ağlarım. Her şeyi olması gerekenden daha fazla içselleştiren bir yapım var. Her şeyi içime attığım için patlamalar şarkılarda oluyor.
- Sizin bir iddianız vardı. Annenizin şöhretinden yararlanmadan varolabilmek. Bu iddiayı kanıtladınız mı?
- Kanıtladığımı düşünüyorum. Destek almadan bu yolu tek başıma katettim. Düştüm ama o benim düşüşümdü.
- Ne zaman düştünüz?
- İlk çıkışım mesela büyük bir hayalkırıklığıydı. Sektöre öyle bir gireceğim ki derken giremedim. Ama iyi ki düşmüşüm. Çünkü onu yaşamasaydım bir sonraki şarkım Derdim Çok çıkmayacaktı. O şarkı da beni Ozan Doğulu ile bir araya getirdi. Devamı çorap söküğü gibi geldi...
- Neden annenizin şöhretinden yararlanmak istemediniz?
- Özellikle hiç kullandırtmadım. Eğer kullanırsak bu benim başarım olmaktan çıkacaktı. Bunu kendime yediremezdim. Bu benim yolculuğum, başkasının değil.
- Hiç müzikten vazgeçme noktasına geldiniz mi?
- İşte o bahsettiğim düşüş sonrası depresyon döneminde bir vazgeçmişlik vardı. Bir yıl kadar sürdü. Dizi izleyip pizza yedim. Müziğe ara vermedim ama iyi değildim. Panik ataklar yaşadım.
- Sosyal medya ile aranız nasıl?
- Bir var bir yok. Çünkü üreten biriyim. İyi şarkı yapmak için kendimi kapatmam lazım.
Ben biraz fazla seviyorum
- Hayatınızı bir prodüktörle, Serkan Balkan'la paylaşıyorsunuz. Bunun avantajı var mı? - Bazen stüdyoya zorla indiriyorum. Onun da işi yoğun. Nasıl Ozan Çolakoğlu bir tek Gülşen'in şarkılarını yapmıyorsa Serkan Balkan da benim şarkılarımı yapmıyor. Avantajı ise şu: Gece tam yatacakken "Bir dakikan var mı?" diye onu uyutmadığım oluyor. Mesela dün gece Aynur gelmeden stüdyoya indi ve yarım saatte şarkının demosunu hazırladı. Ama aranje konusunda üç ay beklettiği oluyor. - Siz aslında evliydiniz. Evlilikten vazgeçtiniz ama birbirinizden vazgeçmediniz... - Şu an iyiyiz. Bir sorunumuz yok. Müzik dışında sevgi bizi bir arada tutuyor. Ben biraz fazla seviyorum, şarkılardan da anlayacağınız gibi... İlişkilerde hatalar olabiliyor. Ama çok seviyorsan ve karşındakinin de seni sevdiğine inanıyorsan affediyorsun. - Son tekliniz Yorgun Savaşçı da bir aşk şarkısı. Aşk şarkıları yazan birine aşkın tarifini sorsak... - Aşkın acıttığını düşünenlerdenim. Kovalamaca ve kaçmaca kaybolunca aşk da bitiyor. Serkan'la hâlâ onu kaybetmiş değiliz. Şanslıyım. - Karantina dönemi nasıl geçti? - İkimiz de alanlarımızı yarattık. Çok sık görüşmemek üzerine. O çoğunlukla stüdyoya indi. Ben de kendimi spora verdim.
Aynı gemideyiz, aynı yere gidiyoruz
- Pandemi nedeniyle karantinadayken konser verememe endişesi yaşadığınız oldu mu?
- Sahnesiz yaşayamayan biriyim. Haftanın altı günü konser verirken bir anda hiç veremediğim bir dönemdi. Sahneyi çok özledim. Açıkcası bu yaz benim yazımdı. Şarkılarım istediğim noktaya gelmişti. Konser turu yapacaktım. Yaklaşık 120-130 konserim iptal oldu.
- İstanbul Yeditepe Konserleri'nde sahneye çıkma fırsatı buldunuz. Sizce yararlı oldu? Devam etmeli mi?
- Tabii ki oldu. Keşke devam etse. Davulcumun enstrümanını, ekmek teknesini satma noktasına gelmesi gerçekten çok üzücü. Üzerime düşen görevi kendi orkestrama, arkadaşlarıma karşı yapmaya çalışıyorum. Onlar sadece beraber çalıştığım insanlar değil, biz aynı ekmeği bölüşüyoruz. Aynı gemideyiz, aynı yere gidiyoruz. Birbirimize sahip çıkmamız lazım. Benim için de çok değerliler.