2. Dünya Savaşı'nı eğer sinemanın anlattığı şekilde öğrenmeye kalksaydık Hitler faşizmini durduranın ve sona erdirenin ABD ve İngiltere olduğunu sanırdık. Ama tarih bize bunun böyle olmadığını tüm çıplaklığıyla söylüyor. Ama sinemada özellikle savaş filmlerini bir propaganda aracı olarak görenler, buna rağmen sinema üzerinden farklı bir tarih yazma işine girişiyor. Bu yıllardan beri böyle. Bunun için 2. Dünya Savaşı filmleriyle ilgili olarak ABD ve İngiltere dışındaki ülkelerin filmlerine daha bir dikkatli bakmak gerek. Mesela Rus ya da Güney Kore nadiren de olsa Alman filmleri, daha farklı bir 2. Dünya Savaşı gerçeğini anlatıyorlar bize... Bu filmlerde ABD, demokrasi için savaşan bir ülke yerine kendi çıkarını düşünen, İngiltere de Rusya sayesinde ayakta kalabilen bir ülke olarak gösterilir. Ki bu doğrudur da...
Bu hafta vizyona giren Hu Guan'ın yönettiği Çin yapımı Sekiz Yüz, 2. Dünya Savaşı'nın hemen öncesinde emperyal hayallerle Asya'yı istilaya soyunan Japonya ile Çin arasındaki 1937'deki savaşa odaklanıyor. (Buna rağmen tematik olarak 2. Dünya Savaşı filmlerine dahil edilebilecek bir film.)
Japon güçleri Çin ordusunu Asya'da silip süpürürken, Çin ordusu geri çekilmeye başlıyor. Geri çekilen askerlerin bir kısmı Şanghay'daki korunaklı depoya sığınıyor. Bina tam da Şanghay'daki uluslararası gözetim bölgesinin sınırında. Japonların saldıramadığı bu bölge ile askerlerin sığındığı depo arasında sadece bir köprü var. Karşı tarafta hayat normal seyrederken köprünün bu tarafında 800 Çinli asker Japon kuvvetlerine karşı büyük bir direniş göstermek için çabalıyor. Çinlilerin temel motivasyonu anavatanlarını savunmak. Dolayısıyla Sekiz Yüz'ün, 1960 yapımı Alamo Kalesi ile yakın tarihli filmlerden 300 Spartalı'yı anımsatan bir yanı var.
Sinematografik olarak Sekiz Yüz, gerçekçi sahneleri, iyi oyuncu performansları, yaratılan savaş atmosferi ile başarılı olarak görülebilir. Ama savaş filmlerinde düne ve bugüne dair ne dediğine bakılır. Sekiz Yüz, ABD propaganda savaş filmleri anlayışıyla kotarıldığından olsa gerek karşı tarafı yani Japonları topyekün karalayan bir yapım. Az sayıda gösterilen Japonların hepsi kibirli, cani olarak resmediliyor. Dolayısıyla hamaset ziyadesiyle kendisini gösteriyor. İkincisi, son derece gerçekçi çekilen savaş sahnelerinde amaç savaşın dehşetini göstermek değil. Filmin ölümü kutsayan bir tavrı var. Netice olarak anavatan savunmasını kendi meşruluğu üzerinden anlatmak yerine ölüm ve kahramanlık ilişkisi üzerinden hamasetin boca edildiği, gösterişli bir savaş hikayesi izliyoruz. Zamanın Çin hükümetinin birkaç cümle ile eleştirilmesi, firari askerlerin dönüşümü, savaş sırasında ortaya çıkan sınıfsal çatışmalar ile durum dengelenmeye çalışılsa da nihayetinde Sekiz Yüz, Amerikanvari bir propaganda filmi.
Peki Çin, bu tarihi olayı hatırlatarak neden bir propaganda filmi çekiyor? Herkes tarihi sinemada kendine göre yeniden yazarken, gittikçe güçlenen Çin'in bu duruma ayak uydurmasının bir sonucu mu? Naçizane bu kadar basit düşünmek yanıltıcı olabilir düşüncesindeyim. Komünist Rusya'yı yıllarca yöneten Stalin'in, 2. Dünya Savaşı başlamadan önce Rus halkının milliyetçi duygularını güçlendirmek için Eisenstein'a bir kahramanlık hikayesi olan Aleksandr Nevski'yi çektirdiği bilinir. Yani savaş öncesi safları sıklaştırmak, uluslararası kamuoyuna mesaj vermek için kahramanlık hikayeleri son derece işlevseldir. Ve Çin de gün geçtikçe gerilen bölgesel çatışmaların vekalet savaşlarına döndüğü bir ortamda dünyaya mesajını veriyor. Mesajın açık adresi Japonya. Dolaylı adresi ise başka güçler!..
Gölgeler İçinde Moskova yolcusu
2012 yapımı ilk filmi Zerre ile önemli bir çıkış yapan yönetmen Erdem Tepegöz'ün yeni filmi merakla bekleniyordu. Tepegöz, ilk filminden sonra biraz arayı açsa da Gölgeler İçinde adlı yeni filmini çekti. Ve Gölgeler İçinde, 1 Ekim'de başlayacak Moskova Film Festivali'nde ana yarışmaya seçildi. Yıldızı gün geçtikçe parlayan ve bir stara dönüşen Numan Acar'ın başrolde oynadığı filmde Tepegöz, yine yaşam mücadelesi veren bir işçinin öyküsünü anlatıyor. Türkiye prömiyerini Antalya Film Festivali'nde yapacak Gölgeler İçinde'de Numan Acar ile birlikte Vedat Erincin, Ahmet Melih Yılmaz, Emrullah Çakay, Muharrem Bayrak, Selin Kavak da rol alıyor. Gölgeler İçinde'ye Moskova'da başarılar dilerim... Umarım bu film de Zerre gibi başarılı olur.