Dijital dönüşüm sayesinde reyting toplumundan like ya da tık toplumuna ne ara evrildik tam anlayamasak da hepimiz biliyoruz ki tık, dijital alemin temel taşı. Herkes o tıkın peşinde... Dijital dünyada bize gerçek diye dayatılan durum tıklandığın kadar ya da like'ların kadar varsın şeklinde... Jason Lei Howden'in çektiği Silahlar Fora filmi de bu dayatılan gerçekten yola çıkıyor. Miles (Daniel Radcliffe) adlı genç bilgisayar gurusu bir adamla tanıştırıyor bizi. Sevgilisinden ayrıldığı günlerde internette Skizm adlı bir platformda klavye delikanlılığına soyunuyor. Miles, canlı yayında insanları birbirine öldürten ve bundan tık devşiren bu platformun kurucusuna, dijital ortamda küfürler savuruyor. Sonrası fena! Skizm'in patronu onun evini basıyor ve Miles'in iki eline silah monte ediyor. Ve Miles'ı en popüler dövüşçüsünün rakibi ilan ediyor... Böylece Miles için bir ölüm kalım savaşı başlıyor. İlk elden Silahlar Fora için tık toplumunu eleştiren bir film denilebilir. Daha filmin başında iki insanının sonu ölümle biten vahşet mücadelesini, eğlence niyetine akıllı telefon ya da bilgisayarlarının başında izleyenlere birkaç sert cümle edildiğini duyuyoruz. Ama o kadar. Silahlar Fora film ilerledikçe eleştirdiği şeye hizmet eden bir film olarak yoluna devam ediyor. Yani şiddetin ve vahşetin bir anlamda meşrulaşmasına araç oluyor. Ve bu çarkın dönmesini sağlayan, şiddet pornografisine alkış tutan kitlelerle de pek ilgilenmiyor. Zaten filmin sonunda da düzen böyle kurulmuş yapacak bir şey yok, bugün Skizm yarın başkaları şeklinde teslimiyetçi bir mesaj verip köşesine çekiliyor. Oysa Sidney Lumet'nin Şebeke, Arnold Schwarzenegger'ın oynadığı The Running Man, Peter Wier'in Truman Show filmleri TV üzerinden reyting toplumunu eleştirirken genel olarak kitle iletişim araçları üzerinden toplumların nasıl manipüle edildiğini anlatırlar ve seyirciye uyanık olun mesajı verirlerdi. Özellikle içerik olarak Silahlar Fora ile benzeşen The Running Man şiddetle arasına bir mesafe koyarak derdiğini anlataya çalışırdı. Ama Silahlar Fora onlar kadar bu meseleler üzerine derinlikli bir şeyler söyleme becerisini gösteremiyor. Ortada bir niyet var ama şiddetin cazibesine kapılınca bu niyet çoktan unutulmuş. Yönetmeni için kötü bir girişim olsa da Silahlar Fora, Harry Potter olarak zihnimize kazınan Daniel Radcliffe için başka bir anlamı da var galiba. Geçen hafta vizyona giren Pretoria'dan Kaçış filminden sonra Silahlar Fora üst üste gelince Radcliffe'in, Harry Potter imajından bir şekilde kurtulmak istediğini anlıyoruz. Açıkçası Köstebek ile bunu başarmaya ramak kalmıştı. Pretoria'dan Kaçış ile Harry Potter'ı unutmaya da başlamıştık. Ama bu film onun bu çabasına hizmet ediyor mu, emin değilim.
Festivallerden işbirliği
Pandemi nedeniyle sıkıntılı günler yaşayan festivaller dünyası seyirciyle buluşma noktasında alternatif olanaklar yaratma konusunda mahir olduğunu bir kez daha kanıtladı. Bu yıl eskisi gibi yapılamasa da geliştirdiği online film izleme seçeneği ile seyircisiyle buluşabilen İstanbul Film Festivali bu imkandan başka festivallerin yararlanması için de düğmeye bastı. İstanbul Film Festivali, bu yıl iptal edilen Başka Sinema Ayvalık Film Festivali ve sınırlı bir şekilde düzenlenecek olan Adana Altın Koza Film Festivali ile işbirliğine giderek bu festivallerin filmlerinin izleyicilerle buluşmasını sağlayacak. 14 Eylül-26 Eylül arasında festivallerin programında yer alan filmler filmonline.iksv.org platformundan izlenebilecek. Biletler satışa çıktı.