1990 yılında "İmparator" lakaplı Akira Kurosawa, Ağustos'ta Rapsodi filmini çekerken usta yazar Gabriel Garcia Marquez onu ziyaret eder. Yönetmenin hayranlarından olan özellikle de onun Kızıl Sakal filmini defalarca izleyen Marquez bu ziyaretinde Kurosawa ile saatler süren bir söyleşi gerçekleştirir. Aslında yazar ve yönetmen iki ustanın konuşmalarıdır bu söyleşi. Marquez'in merak ettiği konulardan biri Kurosawa'nın Shakespeare, Gorki ve Dostoyevski dahil pek çok yazarın eserini sinemaya uyarlarken nelere dikkat ettiğidir. Çünkü Kurosawa uyarlamalar konusunda yazarları bile kendine hayran bırakacak kadar namlı bir yönetmendir...
Bu hafta sinemalarda yenilenen kopyası gösterilecek olan Ran da Kurosawa'nın Shakespeare'in Kral Lear'dan uyarladığı bir filmdir. 1985 yapımı film yaşlı bir hükümdarın krallığını üç oğlu arasında paylaştırma kararı sonrasında yaşanan iktidar mücadelesini anlatır. 35 yıllık bir film olmasına rağmen sinema tarihinin klasiklerinden biri olarak kabul edilen Ran, Akira Kurosawa'nın ustalık eseri olarak da bilinir. Kurosawa, Shakespeare'in kılavuzluğunda insanın hırs, açgözlülük, sadakat ve iktidarla olan bitmek bilmeyen sınavına dair çarpıcı ve epik bir hikaye anlatır. Bu anlatının biraz da tamamlayıcı niteliğindeki filmdeki savaş sahneleri sinema dünyasında çığır açar. Ve daha sonraki yıllarda pek çok yönetmene de ilham verir.
SİNEMANIN İMPARATORU
Abbas Kiarostami, Francis Ford Coppola ve Martin Scorsese... Onlar Akira Kurosawa'nın ne kadar büyük bir yönetmen olduğuna dair çok şey söylediler. Mesela Scorsese "Bir sanatçıyı işaret etmek için 'dev' tabiri çok sık kullanılır oldu. Ancak istisnai olarak Akira Kurosawa'nın durumunda bu tabir kesinlikle yerine oturuyor" diyerek anlattı onun büyüklüğünü. Hazır Ran yeniden seyirciyle buluşmuşken ve Akira Kurosawa'ya odaklanmışken yönetmenle ilgili yeni çıkan bir kitaptan da bahsedelim.
Can Yayınları'ndan çıkan Paul Anderer'in yazdığı Kurosawa'nın Raşomon'u, yönetmenin başyapıtlarından olan filmine atıfla sinemacının hikayesine odaklanan bir kitap. Usta yönetmenin geçliğinden başlayarak hiyayesini anlatırken, abisi Heigo'nun onun hayatındaki rolünü de köklü kültürel değişimlerin yaşandığı 20. yüzyıl Japonya'sının yükseliş ve çöküş öyküsünü de ele alıyor yazar.
SİNE-TORTU
Yaz havasını hissedin
İstanbul Modern Sinema, Yaz Havası başlıklı online bir programla sinemaseverlerin karşısında. Programda, erken dönem sinemadan kısa film örnekleri ve Theo van Gogh'un, Heere Heeresma'nın çok satan romanından uyarladığı Sahilde Bir Gün adlı uzun metraj filmi yer alıyor. Kısa filmler arasında 1912 yapımı Güneşli İspanya'da, 1931 yapımı Scheveningen ve Walt Disney'in yönettiği nadir filmlerinden biri olan, animasyonla canlı çekimin, gerçekle düşün iç içe geçtiği 1924 yapımı Alice'in Denizdeki Günü yer alıyor. Filmler 27 Ağustos'a kadar https://www.istanbulmodern.org/ adresinden izlenebilir.
Sinemada türkiye azerbaycan işbirliği
Kurtuluş Savaşı, tüm şiddetiyle sürerken Türk Ordusu'na yardım etmek için Azerbaycan da kaynaklarını seferber eder. Mustafa Kemal Paşa, Neriman Nerimanov ve Kazım Karabekir'in liderliğinde oluşturulan stratejiyle, bir araya getirilen özel bir ekip, Azerbaycan'ın yaptığı yardımın Ankara'ya ulaştırılmasında görevlendirilir. Bu zorlu görevi kabul eden ekip, zamana ve düşmana karşı büyük bir mücadeleye atılır.
Altın Tren adıyla çekilmesi planlanan filmin kabaca konusu böyle. Henüz oyuncu kadrosu açıklanmayan film Türkiye ve Azerbaycan arasındaki tarihi dostluğun ve kader birliğinin hikayesini gerçek bir olay üzerinden anlatmayı hedefliyor. Filmin Türkiye- Azerbaycan ortaklığında önümüzdeki aylarda çekimlerine başlanması planlanıyor...