Pandemi nedeniyle ertelenen İstanbul Film Festivali, mayıs ve haziran aylarında online yapılan yabancı film gösterimleri sonrası yine bir sürpriz yaparak ulusal kısa ve uzun metraj film yarışmalarını gerçekleştirme kararı aldı. Üstelik bu sefer online gösterimlerin yanı sıra Sakıp Sabancı Müzesi'nde her gün bir uzun metraj bir de kısa metraj filmin açık hava gösterimleri de yapılacak. Hatta gösterimlere film ekipleri de çağrılacak. Gösterimler sonrası söyleşiler gerçekleşecek. Aslında ertelenen film festivali parça parça da olsa hayata geçiriliyor. İKSV, pandeminin dayattığı şartlara çabuk uyum gösteren bir refleks ortaya koyuyor. Naçizane bunu kutlamak gerek diye düşünüyorum. 17 Temmuz'da başlayacak etkinlikte Ulusal Yarışma'da 11 uzun metraj, Ulusal Kısa Film Yarışması'ndaysa 12 film yer alıyor. Ulusal Yarışma'da Ümit Ünal (Aşk, Büyü, vs.), Onur Ünlü (Topal Şükran'ın Maceraları) gibi usta yönetmenlerin filmleri olduğu gibi, Orçun Behram (Bina), Anıl Gelberi (Plaza), Ercan Kesal (Nasipse Adayız), Hacı Orman (Körleşme), Erkan Yazıcı (Uzak Ülke), Özkan Yılmaz (Soluk) gibi ilk uzun metraj filmlerini çeken yönetmenlerin de filmleri var. Lakin Ulusal Yarışma'da üç film var ki baş karakterlerinin yazar ve şair olması açısından önemli. Malum Türk sinemasında yazarların, şairlerin dünyasına odaklanan pek çok film var. Türleri fark etmiyor bazen bir melodramda, bazen bir biyografi filminde, bazen romantik bir dram da bazen de bir edebiyat uyarlamasında baş karakter olarak yazarların ve şairlerin hikayeleri karşımıza çıkabiliyor.
YAZAMAMA SIKINTISI
İlk aklıma gelenler Karanlıklar Meleği, Karılar Koğuşu, Karartma Geceler, Mavi Gözlü Dev, Kelebeğin Rüyası, Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku, Yeraltı son olarak da Ahlat Ağacı... Şimdi bu filmlerin yanına Ulusal Yarışma'da yer alan Mehmet Emin Yıldırım'ın Şair, Hacı Orman'ın Körleşme ve Faysal Soysal'ın Ceviz Ağacı filmlerini de ekleyebiliriz. Şair, roman yazarı Ahmet Dirimlioğlu'nun hikayesini anlatıyor. Filmde yeni romanını yazmak için sessiz ve orman içinde bir ev satın alan yazarın bu süreçte yaşadıkları ele alınıyor. Körleşme kör bir Şair olan Sinan'ın gözlerini açtırmak için geçirdiği bir ameliyat sonrası yaşadıklarına odaklanıyor. Ceviz Ağacı da yazma konusunda sıkıntılı günler geçiren yazar Hayati'nin öyküsünü konu ediyor. Eşiyle de sorunları olan Hayati hayatındaki sıkıntıları aştıkça yazıyla ilişkisi de düzeliyor. Açıkçası bu filmleri izledikten sonra yazar ve şair temsillerinin sinemamızda nasıl bir gelişim ve değişim gösterdiği üzerine bir yazı da yazılabilir.
SİNE-TORTU
O güzel besteler için çok teşekkürler Bay Morricone
Sinemada film müziği deyince ilk elden iki efsane besteci gelir akla. John Williams ve Ennio Morricone. Williams ilk Oscar'ını 1970'te kazanmasına rağmen Morricone Oscar almak için yıllarca bekledi. Morricone'nin onlarca bestesi tarihe ve hatta birkaç kuşağın kulağına kazındığı halde, Akademi bu usta besteciye ancak 2015'te Tarantino'nun The Hateful Eight filmiyle heykelciği sundu. Lakin Morricone nice yıllar önce herkesin gönlünün Oscar'ını zaten kazanmıştı. Sayısız filmin müziğini yapan Morricone'nin, okul arkadaşı Sergio Leone imzalı özellikle spagetti western filmlere yaptığı efsanevi film müzikleri ezbere bilinir. İyi, Kötü ve Çirkin, Bir Zamanlar Batıda, Bir Avuç Dolar filmlerinin müziklerinden bahsediyorum. Ama bu usta bestecinin bir başka özelliği keşfe açık olmasıdır. Bir yerlerde kulağımıza çalınan ve sizi etkileyen bir parçanın kime ait olduğunu araştırınca Morricone'nin karşınıza çıkma ihtimali yüksektir. Yani o kadar çok bestesi vardır ustanın. Bunun için onun bestelerini mutlaka bir yerlerde dinlemişsinizdir. Ustanın bestelerinden Yeşilçam da ziyadesiyle yararlanmıştır. Özellikle 70'li yıllarda telif meseleleri çok da gündemde yokken ve bu işin takibi pek yapılamazken birçok filmde Morricone'nin besteleri gönül rahatlığı ile kullanıldı. Dolayısıyla Morricone'nin bestelerine Türk filmlerinden bile aşina olanlarımızın sayısı hiç de az değildir. Ne diyelim çok teşekkürler Bay Morricone bestelerinle bize yaşattığın güzellikler için... O besteler var oldukça sen de hep bizimle olacaksın.