Pandemiyle birlikte vintage ile aksesuvarda ve giyside akıllı yatırım konusu hiç olmadığı kadar gündemde. Şehirde dolaşırken gözümüze daha çok ikinci el mağazası çarpar oldu. Nişantaşı, Bebek ve Moda semtleri vintage ve ikinci el sevdalılarının sık sık uğradığı rotalar haline geldi. Dolabınızda duran parçaları satabildiğiniz uygulamalar son dönemde çok popüler. Hem de ünlüsünden sosyal medya fenomenine herkes, o sezon kullandıklarını elden çıkarıp, yeni sezon alışverini kotarmanın derdinde. Lüks bir çanta ya da ayakkabı için harcadığınız para asla boşa gitmiyor. Çünkü o parçayı kullanmak istemediğiniz anda elden çıkarabilmeniz hatta satın aldığınızdan daha çok paraya satmanız mümkün bugünlerde. Bir de tabii ki bunun bir üst versiyonu var. Müzayede evlerinde her gün kıyafetler, kostümler, çantalar, ayakkabılar, mücevher ve saatler satılıyor. Bu hafta Sotheby's müzayedeevi Nike markasının ortaklarından Bill Bowerman tarafından elde yapılmış ve kullanılmış bir spor ayakkabıyı satışa çıkardı. Ve ayakkabı tam olarak 162 bin dolara alıcı buldu. Geçtiğimiz hafta Dior ve Air Jordan'ın özel kapsül koleksiyonu satışa çıktı. Sadece size yollanan özel bir link üzerinden ayırtabildiğiniz iki farklı modeldeki ayakkabıya 1800 euro vererek sahip olabiliyorsunuz. Ancak sınırlı sayıda üretilen bu ayakkabı için açık artırmalar düzenlenmeye başlandı. Bu müzayedelerden alacağınız ayakkabının fiyatı da 42 bin dolarlara kadar ulaştı. Peki saatten mücevhere, ayakkabıdan çantaya ileride paraya dönüşebilecek akıllı alışverişi nasıl yaparız? İşin uzmanları alışverişin püf noktalarını anlattı...
400 BİN LİRAYA BİLE TESPİH VAR!
Tespih aslında farklı dinlerde kullanılan bir ritüel aracı. Kutsal sözleri tekrarlamak, saymak için çıkmış yola. Sonraları bir oyalanma aracı olarak da günlük hayata dahil olmuş. Bütün objeler gibi yapımında kullanılan malzemelere, işçiliğine göre de değeri biçimlenmiş. Türkiye'de tespih koleksiyonerliği ciddi noktalarda. Özellikle kehribar ve oltu taşı taşı tesbihlere paha biçilemiyor. Değerini sadece taştan almıyor tabii ki tespihler. Taşlar üzerindeki ve imamesine takılı püskülündeki gümüş işleme işçiliği de değerini artırıyor. Ayrıca yapan ustanın şöhreti, bilinirliği de fiyatını belirliyor. Erzurum'dan oltu taşı tespihler çıkıyor daha çok, Mardin'den kehribar. Bir de üzerine eskiliği, antika değeri eklenince fiyatları bin, 2 bin bin liradan 50 binlere, 100 binlere kadar çıkıyor. Hatta Mardin'de 400 bin liraya kadar çıkıyor kehribar tespihte fiyatlar. Tespih kendi piyasasında da her zamana kolayca paraya çevrilebilen bir obje. Koleksiyonerler bu yüzden de tercih ediyor.
ASENA SARIBATUR/VINTAGE YAZARI-MODA EDİTÖRÜ
İkinci el ile vintage karıştırılıyor
Moda dünyasındaki en önemli trendlerden biri vintage ve ikinci el... Bu tarz parçalar satın alarak hem sürdürülebilirliği destekliyorsun hem de hızlı moda akımına karşı olduğunu ortaya koymuş oluyorsun. Vintage alışveriş demek moda dünyası içinde daha üst bir noktada yer almak demek.
Vintage demek bütün alıverişlerinin şekillenmesi demek. Artık seyahatlerinde iyi vintage parçalara sahip olabileceğin mağazaların bulunduğu noktalara gidiyorsun demek. Satın aldığın üründen de sadece bir tane ve sende oluyor demek...
İkinci el ve vintage çok karıştırılıyor. Bir parçanın vintage olarak adlandırılabiliyor olması için o parçanın 30-40 yıllık bir geçmişe sahip olması gerekiyor. Ayrıca üretildiği dönemde de belirli bir popülariteye, işçiliğe, değere sahip olması lazım. Yani çoğunlukla üretildiği dönemin ünlü markalarının ya da ünlü terzilerinin tasarımı olması gerekiyor.
İkinci el mağazalar çok önemli. Benim de ikinci el parçalarım var. Bu da bizim hızlı modadan uzak durmamızı sağlıyor. Aldığınız bir parçayı giyip, kullanıp sonrasında satmak da sürdürülebilirliğin bir parçası. Ama "Ay alırım, iki kez giyer, sosyal medyada paylaşır sonra da satarım" diyerek bu işe adım atanlara karşıyım. Sadece bunun için almak, tüketmek de doğru değil.
Türkiye'de ikinci el piyasası çok akıllıca yönetilmiyor ne yazık ki. Kadınların bir şeyler alıp, sıkılıp, geri sattığı bir çeşit eğlence hali... Bir de tabii ki yurt dışında bu konuda çok çok gelişmiş butikler var. Türkiye'de henüz yavaş yavaş gelişiyor ne yazık ki bu konu.
ÖZLEM GÜSAR/MÜCEVHER YAZARI-OGGUSTO KURUCUSU
Mücevher için Londra saat için Cenevre
Özellikle pandemi ile birlikte modadan, otomobile her sektörün ikinci el satışlarında inanılmaz bir hareketlenme var. Saat ve mücevher üzerinden bu konuyu ele alacak olursak bu çok uzun yıllardır süren bir durum. Yani saat ve mücevherin akıllı yatırım olarak görülmesi geçici bir trend değil. Kısa süre önce açıklanan Art Market Research verilerine göre özellikle vintage mücevherler son 10 yılda yüzde 54 oranında değer kazandı...
Mücevher dediğimizde Suzanne Belperron, Coco Chanel, Hemmerle, Georges Braque, Daniel Brush ve Andrew Grima gibi ünlü tasarımcıların tasarım mücevherlerine her daim büyük ilgi var. Bunun yanı sıra, Belle Epoque/Art Deco gibi belirli dönemlerin izlerini taşıyan mücevherler de ikinci el piyasasında yüksek rakamlara alıcı buluyor. Cartier, Van Cleef&Arpels, Bulgari, Vendura, Boivin, Tiffany gibi dev mücevher markalarının tasarımları özellikle son birkaç yıldır açık artırmalarda rekor fiyatlara alıcı buluyor. Geçtiğimiz ay Sotheby's tarafından düzenlenen online müzayedede satılan Cartier'nin Tutti Frutti isimli bilezik tasarımı bunun en iyi örneği. Bilezik 1.3 milyon dolara alıcı buldu.
Mücevherler gibi saatler de ikinci el piyasası için en hareketli olan parçalar arasında. Geçen yıl saatçiliğin en önemli müzayedelerinden olan Only Watch'da 31 milyon dolara satılan ve Dünyanın En Pahalı Saati unvanını alan Patek Philippe Grandmaster Chime bunun en iyi örneği olsa gerek.
Konu mücevher olduğunda elinizdeki parçanın kıymetli olmasında tabii ki doğal taşlar önemli bir rol oyunuyor. Ayrıca markası ve tasarımcısının kim olduğu da çok önemli. Özellikle vintage mücevherlerde, fiyatı etkileyen en önemli unsur daha önce hangi hanedana, aileye ait olduğu ve kimin taktığı. Bu bilgilerin belirlenmesinde ise mücevherlere kazınan ve kimlik görevini üstlenen eşsiz damgalar büyük rol oynar.
Konu antika mücevher olduğunda gitmeniz gereken yer Londra. Hatta daha spesifik olmak gerekirse, Old Bond ve New Bond Caddeleri... 18'inci yüzyıldan beri Londra'da lüksün kalbi olan Bond Street'i oluşturan bu caddeler, Tiffany&Co ve Cartier gibi mücevher evlerinin yanı sıra dünyanın en prestijli müzayede evlerinden Sotheby's ile 1849'da kurulan Hancocks London ve kökleri 1880'e dayanan Bentley&Skinner gibi antika mücevhercilerine ev sahipliği yapıyor.
Aradığınız saat ise Cenevre'ye gitmeniz gerekiyor. Patek Philippe, Rolex ve Jaeger-LeCoultre gibi ikonik saat markalarının İsviçre orijinli olduğu düşünülürse bu durumun nedenini anlamak hiç de zor değil! 500 yıldan daha uzun bir saatçilik tarihi ile saatçiliğin başkenti olan Cenevre, az bulunan bir saatin peşinde koşanların çoğunun varış noktası oluyor. Roy & Sacha Davidoff S.A ise sahip olduğu nadir saatler ile, koleksiyonerleri çok mutlu edecek saatçilerin başında geliyor.
ASIL KIYMETLİ OLAN MÜCEVHERİN HİKAYESİ
Mücevher denilince akla gelen ilk isimlerden biri Windsor Düşesi... Yani Kral 8. Edward'ın uğruna tahttan feraget ettiği Wallis Simpson... Düşes'e ait parçalar bir müzayedede açık artırmaya çıktığında her daim rekor kırıyorlar. 1987'de Sotheby's tarafından düzenlenen bir açık artırmaya çıkan mücevherleri 50 milyon dolara satılarak rekor kırmıştı; günümüze yaklaştığımızda ise Düşes'e ait bir bilezik 2010 yılında 4.5 milyon dolara alıcı buluyor. Söz konusu mücevherlerin Cartier gibi ikonik markalara ait olduğu gerçeği bir yana; bu mücevherlerin değerine değer katan asıl unsur onların hikayeleri. 8. Edward tarafından Düşes'e hediye edilen bu mücevherlerin yeni sahipleri sadece şahane bir Cartier broşa sahip olmuyor, dillere destan bir aşk hikayesinin de parçası gibi hissediyorlar. Ayrıca Elizabeth Taylor'a ait mücevherler de açık artırmalarda her daim rekor kırıyor. 2011 yılında Christie's tarafından düzenlenen müzayedede, Taylor'a ait koleksiyon 116 milyon dolara alıcı buldu ve o tarihe kadar satılan en pahalı kişisel koleksiyon oldu. Koleksiyonda yer alan parçalardan biri ise Elizabeth Taylor'ın büyük aşkı Richard Burton'ın ünlü aktristin 40'ıncı doğum günü için yaptırdığı The Taj Mahal Diamond kolyesiydi. Şah Cihan'a ait olduğuna inanılan bu kalp şeklindeki elmasın sahibi sadece Elizabeth Taylor ve Richard Burton'ın değil, Şah Cihan ve Mümtaz Mahal'in hikayesinin de bir parçası oldu.