Yaklaşık on gündür YouTube'da çocuk çizgi filmlerinin içine yerleştirilmiş cinsel içerikli görüntüleri ve konuyla alakalı pek çok video ile çocuklarımızın nasıl bir tehdit altında olduğunu konuşuyoruz. Oysa bu köşede yıllardır yaptığımız haberlerle sosyal medya ve pek çok video içerik sitesinin çocuklarımızın bedensel ve ruh dünyasını nasıl talan ettiğini yazıp durduk. Şu an görüyoruz ki, internet alemi tıpkı bir kara delik gibi, caydırıcı önlemler alınmazsa çocuklarımız elimizden kayıp gidecek. Tabii, yasal olarak caydırıcı cezalar gelmesini beklemeden ebeveynler olarak kendi önlemlerimizi almamız gerekiyor. İşte bu yüzden konu hakkında akademik çalışmalar yapan Fenerbahçe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ebru Güzel ve Uzman Psikolog Tuğba Yağan ile ailelere rehber olacak bir görüşme gerçekleştirdik.
UZMAN PSİKOLOG TUĞBA YAĞAN AİLEDEN YARDIM İSTEYEBİLSİN
"Çocuğunuzu ebeveyn olarak en iyi siz koruyabilirsiniz. En önemlisi çocuğunuzla, size her şeyi anlatabilecek kadar yakın, güvenli, sıcak bir iletişim ve ilişki içinde olmanız. Böylece kendisini rahatsız eden şeyleri çekinmeden ve suçluluk duymadan sizinle paylaşmak isteyecektir. Çocuklarınızın girdiği oyun sitelerini incelemeli hatta ilk siz oynamalısınız. Süre kısıtlaması konusunda net olun. Günde iki saat gibi... Çocuklarınızın en sevdiği birkaç oyunun erişimine izin verip diğer oyunlara erişimi kapatmalısınız. Yaşına uygun, reklam içermeyen, kişisel bilgilere erişim izni istemeyen yararlı ve eğlenceli oyunları oynatabilirsiniz. Çocuğunuzla iyi bir iletişim kurmanız çok önemli. Olumsuz etkilendiğini düşünüyorsanız mutlaka psikolog desteği alın. Anne ve baba, çocuk oyalansın diye eline telefon ve tablet verip video izlemesini teşvik ediyor. 'Bu çok yanlıştır' demiyorum sadece denetleyerek ve takip edilerek verilmeli. Çocuklarınızın eline tablet verip kendi ekranlarınıza gömülmek yerine, çocuklarınızla aranızdaki duygusal ve bedensel iletişim bağını güçlendirmelisiniz. Bilgisayar kullanmayı bilmeyen ebeveynler de kesinlikle öğrenmeli. Ergenlerde de, anne baba ve ergen arasında karşılıklı güçlü bir güven bağı oluşmuşsa, ergen onu rahatsız eden durum karşısında ailesinden yardım isteyebilir."
Evlatlarımızın rehberi olalım
"Konu çocuklar olduğunda elbette ailelerin cinsellikle ilgili kaygıları çok oluyor. Ama bence bu sorunun son aşaması ve maalesef halının altına süpürdüklerimizi hesaba katmıyoruz. Mesela TikTok'da seksi danslar yapan çocuklarımızı alkışlıyor ya da Instagram'da kombin giyinen çocuk fenomenlere övgü yağdırıyoruz. Masum gibi görünen Elsa gibi kusursuz güzellikte ve prenses imajı taşıyan bir modelle büyümesine izin veriyoruz. Çünkü okumuyoruz, sorgulamıyoruz, yerine doğrusunu koyacağımıza, karşı eyleme geçeceğimize sadece şikayet ediyoruz. Baştan aşağı marka giysiler, duck face/ördek yüz, fish lips/balık dudaklar ya da dil çıkaran ifadeler veren, kozmetik malzemeler tanıtan ve bunları yaparken bedenini teşhir eden altı yaşında bir dolu kız çocuğu var. Üstelik annelerinin yönettiği hesaplar üzerinden ünlü biri olmaya özendiriliyorlar. Eskiden onlar yabancı, bizde yok derdik, şimdi Türkiye'ye de sıçradı. Aynı şekilde makyaj yapan erkek çocuklar artık bizde de var. İzlediniz mi hiç? Instagram'da dünya beşincisiyiz, çünkü çocuklar yasal olmamasına rağmen hesap açtılar. Ben iki yıldır bunları anlatmaya çalışıyorum ama yeteri desteği göremedim. Yani YouTube'da cinsel içerikli çizgi filmler artık felaketin son perdesi. Belki çok klasik gelecek ama sorunlarımızı özümüze dönerek çözeceğimizi düşünüyorum; önce kendimizle ve ailemizle, sonra komşularımızla, mahallemizle ve şehrimizle bütünleşerek. Çocuk sahibi olmak bir ehliyete tabi olmalı. Kendimizi bilmeden, anlamadan çocuk sahibi olmamalıyız, çünkü onlara kendini gerçekleştirecek koşulları sağlayamayız. İkincisi biz onların sahibi değiliz, kılavuzu/rehberiyiz. Gönderen belli, adres belli, aradan çekilmek gerekir. Ben bu çağa çocukluğun yitişi ve onarım çağı diyorum. Doğadan kadına, toprağından çocuğuna, bitkilerden iklime bozduğumuz her şeyi onarmak, talan ettiklerimizi yerine koyma zamanı. Yoksa dalga dalga virüsler, seller, kasırgalar, afetler ve bir dizi ekolojik felaketler bizim yerimize bu elemeyi yapacak."