Onu ilk kez Teoman'ın orkestrasında çalarken gördüm. İlk bakışta gruptaki güzel kemancı kız izlenimi verse de Melisa Uzunarslan enstrümanına olan hakimiyeti ve sahne ışığıyla kısa sürede izleyiciyi kendine hayran bıraktı. Sonra öğrendim, konservatuvar mezunuydu, İstanbul Borusan Filarmoni Orkestrası'nda da çalıyordu. 2019'un başında kendi söz ve bestelerinden oluşan ilk albümü Tanıdığım En Güzel Deli'yi yayınladı. Şimdi de bir dönemin sevilen gruplarından Kreş'ten tanıdığımız Serkan Ferat ile iki güzel düete imza attı. Biri Kreş'in Yarım Kalan Şarap şarkısının cover'ı. Diğeri Öyle ya da Böyle ise yepyeni bir şarkı. Geçen günlerde müzisyenin karantina günlerini de geçirdiği iki katlı evinin kapısını çaldık. Uzunarslan ile evinin balkonunda sosyal mesafeli, maskeli sohbet ettik.
- Müzik dışında bir hayat mümkün mü?
- Karantinada fark ettiğim bir şey oldu. Ben sadece müzikle, sahneye çıkmakla besleniyormuşum. Çünkü çalışmaya, üretmeye, çalmaya büyük bir hasret duyuyorum. Bu dönemde kendimi işe yaramaz hissettiğim oldu.
- Üretmede sorun yaşadınız mı?
- Yaşadım. Çok tembelleştim. Ne yoga yaptım ne ekmek. İlk bir ay anksiyete ile yattım, kalktım, çok korktum. Sürekli Twitter'da haber takip ettim. Sonra bir süre sosyal medyayı takip etmeyi kestim. Üç yeni şarkı yaptım. Normalde hiç durmam. Tatil yapmayı bile bilmem, hemen sıkılırım. 17 yıldır çalışıyorum, çok çalışkanımdır. Durmak bir açıdan iyi oldu. Dış etkenlerle mutlu olmaya odaklıymışım, bunu gördüm. Dinlenmek de iyi geldi.
- Sahneye çıkmakla beslendiğinizi söylediniz. O özlenen hisler nedir?
- Sahneye çıktığımda şu an karşınızda gördüğünüz insan olmuyorum. Orada bir özgürlük var. Bir karakter yaratıyorsunuz. Yalandan değil ama. Çaldığınız müzikle bütünleşen bir oyuncu gibisiniz. Bir de son yıllarda çaldığımız festivaller sayesinde çok büyük kalabalıklarla buluştuk. İşte ortaya çıkan o enerjiyi özlüyorum. İnsanların gözlerine bakıp onların mutlu olduğunu, hüzünlendiğini görmeyi...
KADINLAR DA İYİ MÜZİSYEN OLUR
- Sizin şöyle bir şansınız var. Sahneye çok yakışıyorsunuz. Ne kadarı sizsiniz? - Ben içimde olanı doğru müzikle, doğru yerde, doğru şekilde rahatça ifade edebildiğim için o his size geçiyor. Yalan, taklit yok. Genelde gruplarda güzel kemancı kız olur algısı vardır. Benim kadınların da çok iyi müzisyen olabileceğini göstermek gibi bir derdim de oldu: "Ben gruptaki güzel kız değil, sizin meslektaşınızım!" Sadece grup içinde değil, sektörün her alanında bu algı var.
- İlk enstrümanınız keman mıydı?
- Aslında piyano çalacağım düşünülüyordu. Ama hocalar "Ne istersin?" diye sorduğunda "Keman" dedim. Nedenini bilmi
bilmiyorum, içime doğdu sanırım. 25 yıldır keman çalıyorum.
- Eğitiminiz klasik müzik üzerine. Klasik ve rock müziğin sizin için anlamı nedir?
- Klasik müzik beni ben yapan şey. 10 yaşımda girip 21 yaşımda çıktığım bir okul. Rock müzikte de gerçek bir duygu var, o çok güzel. Yüzeysel değil. Gerçek bir güç, gerçek bir direniş, gerçek bir hüzün. Tüm duyguları içine gire gire anlatan bir müzik.
- Söz yazıp beste yapmaya nasıl başladınız?
- Şarkı sözü yazmayı Teoman'la öğrendim diyebilirim. Çünkü bu işin ustası ve çalışırken soru sorduğunuzda da çok güzel yanıt veriyor. Onunla birlikteyken inceleye inceleye şiirsel anlatımın ne olduğunu anladım.
- Teoman'la çalışmanız devam ediyor mu?
- Yedi yıl çok yoğun çalıştık. Biraz yoruldum ve ara vermek istedim. Ama şu an çok özlüyorum. Ne zaman isterse de tekrar bir araya geliriz. Çok sevdiğim bir hocamdır. Karantina öncesinde de Nil Karaibrahimgil'le çalışıyordum.
- Teoman'dan Nil Karaibrahimgil'e... Keskin bir geçiş olmuş?
- Bir gün önce Teoman konseri var. Disiplinli, derin bir müzik yapılıyor. Seyirci ile iletişim bambaşka. Ertesi gün Nil konserine gidiyorum. İnanılmaz mutluyuz. Herkes birbirine sarılıyor. Gülüyor... Evet, kafam karışıyordu. Ama bir kadınla müzik yapmak bana inanılmaz iyi geldi.
- İlk albümünüz Tanıdığım En Güzel Deli, beklediğiniz ilgiyi gördü mü?
- İlk klip çıktığında müzisyen arkadaşlarımdan bile "Single'ın hayırlı olsun" mesajları gelmeye başladı. Dinlenmelere bakıyorum sadece klip çektiğim parça yükseliyor. Biraz kırıldım, albümde çok emek var çünkü. Ben de geçen mayıs ayında albümdeki şarkılara altı klip daha çektim. Bu kez de her kliple birlikte "Yeni şarkın hayırlı olsun" denmeye başlandı. Artık ne yazık ki ortada bir albüm olduğu algılanmıyor. Sadece like ve beğeni alarak, nitelik ve niceliğin ortadan kalktığı dijital ortamdan rahatsızken karantinayla birlikte bir de ekranlara hapsolduk. Şu an tam da korktuğum şeyi yaşıyorum. Benim hayallerim bu yaz bütün festivallere çıkmaktı.
- Müzik listelerinde rap'in hakimiyeti var. Ama festivalleri rock grupları domine ediyor...
- Bir festivalde Ezhel'i izledim. Sahneye altyapıyla çıkıyor. Aşırı eğlendim. Sonra Ceza'yı izledim. Muhteşemdi. Ceza bir rockstar. Rockstar sahnede çok etkileyici olur, müzisyenleri çok iyi çalar. Festivallerin rock şova ihtiyacı vardır. Birçok popçu bile konserlerinin başında bir rock aranje ile çıkar. O yüzden festival ruhu rock'a çok yakışıyor.
- Rock müzik geri döner mi?
- Bekliyorum. Zaten hiç gitmedi ama dünyada da yeni bir grup çıkmıyor. Geçen gün "Karantina bitince hepiniz rockçı olacaksınız" diye tweet attım. Çünkü insanlar deşarj olmak, bağırmak isteyecek. Rock ruhu bambaşkadır.
Yin yang gibiyiz
Melisa Uzunarslan turne ve konserlerden arta kalan zamanını yeşillikler içindeki evinde geçiriyor. Uzun süredir yönetmen Mehmet Hakyemez ile birlikte. Bir köpeği ve kedisi var.
- Uzun ilişkinin sırrı nedir?
- Mehmet'le altı yıldır birlikteyiz. Bütün kliplerimi, fotoğraflarımı da o çekiyor. Uzun ilişki imkansız sandığım bir şeydi. Sırrı bence iki kişinin birbirine izin vermesi. Biz bunu iyi başardık. Aşkın melankolisi, tutkusu çok yorucu olabiliyor. Hayat arkadaşım bana yolumda destek olmalı. Biz hiç kavga etmedik. Duygusal iniş çıkışlarımı dengeliyor. Yin yang gibiyiz.
90'lara özenerek büyüdüm devir değişti
- Kreş grubundan tanıdığımız Serkan Ferat'la birlikte iki şarkı yaptığınız. Biri cover, diğeri yepyeni bir parça...
- Kayıtları karantina öncesinde yapmıştık. Öyle ya da Böyle'nin klibini de o Çanakkale'de ben İstanbul'da çektik. Kavuşamayan âşıklar gibi o kendi penceresi önünde ben kendi penceremin önünde söyledik şarkıyı.
- Kreş ne kadar güzel bir gruptu. Keşke devam etselerdi...
- Serkan neden çok ünlü değil? Kreş neden çok tanınmıyor?
Müzisyenler işte en çok bundan kırılıyor. Çok büyük emekle ortaya işler çıkarıyorlar ama bir yere ulaşması çok zor. Ben kendi albümümü çıkardığımda da bunu gördüm. Bütçem kısıtlıydı, sadece basın pr'ı yaptım. Bana "Keşke bütün parayı YouTube ya da Instagram'dan reklam için kullansaydın" dediler. Arada kalmış bir jenerasyon gibi oldum. Eskiyi, 90'ları çok severek, o yıllara özenerek büyüdüm ve oradaki adamlar, kadınlar gibi olmak istedim ama devir değişti. Ama müzik her zaman kalıcı olduğu için herhangi bir türe, yeniliğe uymak zorunda olduğumu düşünmüyorum.
Teoman'dan kusursuzluğu Sezen Aksu'dan kucaklamayı öğrendim
- Teoman size ne öğretti?
- Kusursuz olmayı. Sahnedeki ışıktan arkadaki teknik ekibe her şeyden haberi var Teoman'ın. Her şeye dikkat eder. Kabloların duruş şekline kadar. Aşırı disiplinlidir. Dakiktir. Her şey yerinde olduğu zaman kendini sahnede nasıl rahat bırakabildiğini onun sayesinde öğrendim.
- Sezen Aksu ile de çalıştınız. Ondan ne öğrendiniz?
- Benim şarkı söylememe Sezen Aksu vesile oldu. Bana "Sen şarkı söyle" dedi. "Ben nasıl söyleyeyim?" dedim. "Söyleyeceksin" dedi. Bütün hevesi veren o oldu. Ondan özgüvenli olmayı, çekinmemeyi öğrendim. Doğal olmak gerektiğini... Kucaklamayı, birilerine yol açmanın, aile gibi olmanın güzelliğini ondan öğrendim.