Göğsünüze, dizlerinize vurmak, avuç içlerinizi birbirine sürtmek… Sevilen sanatçı Erkan Güleryüz, Ramazan ayı dolayısıyla ilahi formatında hazırladığı Hiç adlı çalışmasında enstrüman olarak bedenini kullandı. Güleryüz'ün evde kaydettiği Hiç'in klibini de eşi cep telefonuyla çekti. Bu ilginç çalışmayla ilgili merak ettiklerimizi Güleryüz'e sorduk.
- Yeni çalışmanız Hiç'i hangi duygularla söylediniz?
- Allah aşkına ulaşmanın 'hiç'lik ve 'bir'lik gibi kavramlar üzerinden anlatıldığı bir çalışma. Bu evrende çok ama çok küçüğüz, zerreyiz sadece. Ama tüm kainat bilgisini taşıyan bir zerreyiz, açığa çıkarmak bizim elimizde. Bana bu şarkıyı yazdıran da söyleten de bu duygular oldu.
- Çalışmanızı kaydederken enstrümanları ev imkanlarında bulduğunuz çözümlerle kaydettiniz. Neleri kullandınız?
- İşin en zevkli kısmıydı. Kendi bedeninizden çıkabilen sesleri keşfetmek yani göğsünüze, dizlerinize vurmak, avuç içinizi sürterek çıkan sesleri ritim enstrümanları olarak kullanmak ve kaydetmek çok güzel oldu. Şarkı için erbaneye benzer bir sound gerekliydi bunun için kedi maması poşetini kullandım. Tiz bir yürütücü sound'a ihtiyaç vardı bunun için de baharatlıktaki kişniş kavanozu işe yaradı. Geri kalan her şeyi sesimle kaydettim.
- Aslında gerçek enstrümanları ayrı ayrı kaydedip stüdyo ortamında bir araya getirmek mümkün. Ama siz farklı bir yolu seçtiniz. Neden?
- İşte bu da karantina günlerinin hediyesi. Aynen söylediğiniz gibi online olarak bunları müzisyen arkadaşlarıma kaydettirmek ve bir araya getirmek mümkündü fakat ben zamanımı bu keşfe harcamayı içinde bulunduğumuz dönemin kimyasını da düşünerek daha doğru buldum. Üretmek için var olan zamanı böyle değerlendirdim ve en önemlisi bu formda 'hiç'liği anlatan bir çalışmanın sadeliğini dile getirmek istedim.
- Şarkının klibini eşiniz çekti değil mi?
-Eşim Elif bir ring ışık ve akıllı telefon ile olağanüstü başarı gösterdi. Bizi zorlayan bir oda ve bir beyaz duvar önünde çekmemiz gereken 36 performans videosu oldu. Videolar hem birbirine devamlılık açısından benzemeli, hem de farklı açıya sahip olmalıydı.
- Karantina dönemini nasıl geçiriyorsunuz?
- Hiç bitmeyen zaman telaşının bir anda durması açıkçası ilk birkaç hafta beni çok endişelendirdi. Sonrasında tuhaf bir huzur ve teslimiyet indi bedenime. Ruhum kabullendi. Hep ilgi duyup zaman ayırmadığım şeylerle ilgilenmeye başladım. Küçük bir bahçem var, bahçe içinde bir minik bostan oluşturdum. Marangozlukla uğraştım, bostanıma çit, bahçe için saksılar yaptım. Kitap okumak zaten olmazsa olmazım.