Milli yüzücü Sümeyye Boyacı, haziran ayında düzenlenecek olan Tokyo Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları'na hazırlanırken, dünya pandemi kriziyle boğuşmaya başladı. Oyunlar iptal oldu haliyle genç sporcu da hayallerinı ertelemek zorunda kaldı. Eskişehir'de ailesiyle yaşayan Sümeyye Boyacı, hayal kırıklığı yaşasa bile çabuk toparlandığını, 2021 için hazırlandığını söylüyor.
- Sporda bu kadar aktif zaman geçirdikten sonra, bu mecburi mola nasıl hissettirdi size?
- Aslında çok karışık bir his olduğunu söyleyebilirim. Benim hayatımın büyük bir kısmı suda geçtiği için yaşam alanımdan biraz uzaklaştırılmış gibi hissediyorum. Ama bir yandan da sezon içerisinde eve pek uğrayamıyordum. Bu yüzden ailemle vakit geçirmek için bana bir fırsat oldu.
- Bu kadar uzun süre suyla temas edememek nasıl etkiliyor sizi?
- Yüzme sporu ne yazık ki birçok spordan daha nankör. Minicik bir arada bile kondisyonunu, formunu ve performansını çok kısa bir süre kaybedebilirsin. Mesela iki gün antrenmana gitmesem iki ay boyunca yaptığım tüm antrenmanlar boşa gider. Bu yüzden devamlılık çok önemli. Ne yazık ki olimpiyatlar ve tüm müsabakalar 2021'e ertelendi.
- Yeni bir işbirliğine imza attınız, yüzmeye dair hedefleriniz, hayalleriniz neler?
- Tokyo Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları'nda altın madalya alarak İstiklal Marşımızı tüm dünyaya dinletmek en büyük hayalim. Ülkem bu konuda bana çok güveniyor. Ben de üzerimde emeği olan kişilerin emeğini boşa çıkarmamak için elimden gelenin en iyisini yapmaya gayret ederek çalışmalarıma devam ediyorum. İnsanların bana olan desteği benim için çok kıymetli. Bu anlamda Eti'nin desteği ve 'Sen Gençsin, Güç Sensin' projesinin bir parçası olmak, benim için büyük gurur ve mutluluk... Diğer gençlere örnek gösterilmek ve başaracaklarına inanmaları gerektiğini anlatmak onur verici. Manevi olarak desteklerinizin, dualarınızın bana yarış esnasında güç katacağını ve destek olacağını biliyorum.
- Sporcu arkadaşlarınızla konuşuyor musunuz? Türkiye'nin bu süreci nasıl atlatacağını umuyorsunuz?
- Diğer ülkelerdeki sporcu arkadaşlarımla konuşuyoruz ve ekonominin, sağlık sektörünün çok zor durumda olduğunu anlatıyorlar. Bence biz bu dönemi en iyi yöneten ülkelerden biriyiz.
- Dünya bize nasıl bir mesaj veriyor sizce?
- İnsanlar olarak çok zarar verdik doğaya, o da kendini yeniliyor ve onarıyor. Ayrıca hayvanat bahçesine hapsettiğimiz, kapattığımız hayvanlar yerine, baktığımızda şimdi biz evlere kapandık.
- Bu durumla baş etmekte güçlük çektiğinizde ne yapıyorsunuz?
- Yarış videolarımı izliyorum, kazandığım videolarda bazen mutluluktan tekrar tekrar gözlerim doluyor, eskiden çevremle geçirdiğim güzel günleri fotoğraflara bakıp yad ediyorum, müzik dinleyip dans ederek modumu yükseltiyorum.
- Evde nasıl oyalanıyorsunuz?
- Aslında oyalanmaya neredeyse hiç vaktim olmuyor, evdeki günlerim de çok yoğun geçiyor. Havuza gidemediğim için evde kara antrenmanlarına devam ediyorum. Ardından online derslere giriyorum. İleride psikoloji bölümü okumak istediğim için hem de sporcu olduğumdan spor psikolojisi ile ilgili eğitimlere katılıyor, araştırmalarda bulunuyorum. Bir de ileride International Paralimpik Komite'de yetkili olarak ülkemi temsil edip haklarımızı savunmak istediğim için İngilizcemi yabancı eğitmenlerle Cambly üzerinden dersler yaparak geliştiriyorum.
PATLAMAK ÜZERE OLDUĞUM ZAMANLAR OLDU
- Evde kalmamız gerektiğinin söylenmesinin ardından ilk neler hissettiniz?
- Kesinlikle çok yerinde bir karardı bence. Bu karar alındıktan sonra ben de hiç dışarı çıkmadım.
- Bu zamana kadar evle ilişkiniz nasıldı, bu süreçten sonra nasıl oldu?
- Bence bu sürecin başlarında 7/24 birlikte olmak biraz zordu fakat sonrasında uzun zamandır birlikte vakit geçiremediğimizi ama bu sürecin bizi birbirimize bağladığını düşündüm. Zaten yemek yapmak, dikiş dikmek, ebru yapmak, resim çizmek gibi hobilerim vardı. Ama bu dönemde öncelikli yapmam gerekenlere ağırlık veriyorum. Spor yapıyorum, İngilizcemi geliştiriyorum, zihinsel performans antrenmanları yapıp antrenman hissini psikolojik açıdan güçlü tutmaya çalışıyorum ve tabii ki herkes gibi ben de yemek yapıp yeni tarifler deniyorum. Mesela glütensiz ekmek ve kek yaptım, bu sayede çölyak hastaları ile empati kurabilme fırsatı buldum. Tatları hem bizim alışık olduğumuz gibi değil hem de normal ürünlere göre çok daha pahalı ürünler.
- Evde kaldığınız süreçte en çok hangi konuda zorlandınız?
- Bazen çok bunaldığım günler oldu, içeride kalmaktan patlamak üzere olduğum zamanlar... Ama dışarı çıkıp stresimi atamadım, o çok zorladı beni.
- Kişisel olarak kendi iç sesinizi dinleme şansı buldunuz mu?
- Evet buldum. Yoğun tempomda bazı vakit harcadığım gereksiz işleri ve kişileri filtreden geçirip hayatımı bir düzene soktum. Ayrıca doğanın kendini onarmak için bizleri evimize sokması beni düşündürdü. Bu süreç bittiğinde doktorum Metin Mutlu'yu ziyaret etmek istiyorum tedavim için hem de onun sohbetini de çok özledim. Ve anneannemlere sarılacağım. Çünkü onlar da Eskişehir'de yaşadığı için hemen gidebilirim yanlarına. Arkadaşlarımı da çok özlüyorum.
- Bir şeylerin kıymetini daha iyi anlama şansı elde ettiniz mi?
- Tabii ki... En basitinden oturup bir kahve içmenin, gergin olduğunda çıkıp yürüyüş yapmanın, hava almanın ne kadar değerli olduğunu anladım.