Türk müzik tarihinin en iyi 10 albümünden biri olan Sultan-ı Yegâh onun yorumuyla bize ulaştı. Popüler müziğimizin özgün sesi Nur Yoldaş, şimdi bir 'sevgi albümü'yle karşımızda. İz Bırakanlar, Vol.1'de rock müziğin sevilen isimlerinin hit şarkılarını yorumluyor. Hoşçakal (Emre Aydın), Ben Seni Çok Sevdim (Cem Adrian), Araf (Mor ve Ötesi), Artık Kısa Cümleler Kuruyorum (Şebnem Ferah) ve Aşk Her Şeyi Affeder mi? (Özlem Tekin)… Bu şarkıları Yoldaş'ın yorumuyla dinlemek geçmişle bugün arasında kurulan temelleri sağlam bir köprüden geçmek gibi…
- Ne kadar güzel bir sürpriz yaptınız müzikseverlere. Proje nasıl hayata geçti?
- İz Bırakanlar, ilk günden beri beni çok heyecanlandıran bir proje oldu. Son yıllarda müzik sektöründe harika işler başaran Arpej Yapım'a ait. Onlarla benim yolum ise 2017'de kesişti. Söz, müzik ve düzenlemesi Tunç Devrim Yoldaş'a ait Masal adlı teklimizi Arpej Yapım etiketiyle yayınlamıştık. Sevgili Devrim beni, bu albümün kayıtları sırasında da yalnız bırakmadı, Deniz Beydilli'yle birlikte süpervizörlüğü üstlendiler. Bir parçası olduğum için çok mutluyum, müzik tutkumu, bilgimi, birikimimi kattım elimden geldiğince.
- Şarkıları dinlerken sesinizin ne kadar duru, güçlü olduğunu bir kez daha fark ettik. Korumayı nasıl başardınız?
- Günlük rutinlerime bağlı bir insanım. Sabah çok erken kalkarım ve uyanır uyanmaz da eline telefonu alanlardan, internetin başına oturanlardan değilim. Türk kahvemi yapar, pencerenin yanına geçer, sabahın sakinliğinin tadını çıkarırım. Ses sanatçılarının bedenine iyi
bakmaları gerektiğini düşünürüm. Bu yüzden de hemen her gün ikindi vakti Boğaz'da en az bir saat yürürüm. Günün en sevdiğim saatleri akşamüstü saatleridir. Hamur işi ve şeker benim diyetimde yoktur. Bol bol yeşillik tüketirim. Ses doğru ve istikrarlı kullanıldıkça taze kalıyor. Ben müzikten hiç kopmadım, müzikle hep iç içeydim. 18 yıldır Ankara Kent Orkestrası'nda solistim. İyi icracılardan oluşan orkestralarla sahneye çıkmanın da sesimin diri kalmasında büyük payı olmuştur.
- Şarkıları seçerken nelere dikkat ettiniz?
- Şarkıları özgün bestecilerin eserleri arasından seçmeye özen gösterdik esasında. Onların eserlerini, diğerlerinden farklı kılan nedir diye ben de sordum kendime. Bir meselesi var onların, benzer dertlerle dertleniyoruz aslında onlarla. Müzik aracılığıyla ifade etmeye çalıştıkları duygularının samimiyetine çok inandım. Kısacası yorumlayacağım şarkının dinleyici yanımla da buluşması önemli benim için. İz Bırakanlar Vol. 2'de aynı nitelikteki işlerle devam edeceğiz.
BİR SEVGİ ALBÜMÜ
- Genç şarkıcılar usta isimlerin şarkılarını söylediğinde buna 'saygı albümü' diyoruz. İz Bırakanlar Vol.1 için de 'sevgi albümü' diyebilir miyiz?
- Evet. Hatta tam olarak böyle diyebiliriz, 'sevgi albümü'. Ne güzel bir ifade oldu bu, çok teşekkür ederim.
- Dinleyiciler, müzisyenler olarak bu toprakların müziğine yeterince değer veriyor muyuz?
- Bu konuda hiçbir endişem yok. Agresif tüketim toplumu olmanın getirdiği sert şartlar altında hepimizin zorlandığı bir gerçek. Ancak bunları bir kenara koyup sakin kafayla olan bitene baktığımızda dinleyicinin ve müzisyenin ayaklarının sağlam bir şekilde bu topraklara bastığını söylemek mümkün. Kültürel birikimleri ve gelenekleri sağlam oturmuş ülkelerin iç pazarında müzisyen ve dinleyicilerin arayışlarını global anlamda endüstri lideri olan ülkelerin domine edebilmesi söz konusu değil, evet etkileri tabii ki var ancak en nihayetinde müzisyenimiz ve dinleyicimiz kendi değerlerimizle baş başa kalıyor. Biz bize güzel bir diyalog kuruyoruz.
- Yıllar önce seslendirdiğiniz şarkılar artık birer klasik. Günümüzün şarkıları da geleceğe taşınacak mı sizce?
- İz Bırakanlar projemiz de aslında bir yanıyla bu sorunun yanıtı değil mi? Naçizane fikrim şudur, eğer gençler müziğin tekniği ve teorisine de gerekli vakti ayırır ve gündelik hayatın endişelerini yazdıkları şarkılara bazı dengeleri gözeterek katarlarsa dinleyicide çok daha samimi
bir karşılık bulacaklardır. İnsanları şu ana odaklayabilen her şarkı zamansızdır aslında.
- Albümün çıkışı karantinada olduğumuz döneme denk geldi. Siz son birkaç haftayı, ayı nasıl geçirdiniz?
- Bir türlü okumaya fırsat bulamadığım kitaplara vakit ayırabildim, bu süreçte bol bol kitap okudum. En son sevgili Selim İleri'nin Sona Ermek romanını bitirdim. Dizi ve film de seyrettim tabii. The Crown dizisini soluksuz izledim. Bu karantina sürecinin benim için en güzel tarafı dünyaca ünlü senfonik orkestraların arşivlerini açmaları oldu.
- Neleri özlediniz?
- İkametim İstanbul'da ancak karantinaya Ankara'da yakalandım. Bu süreçte İstanbul'da olsaydım oğlum Devrim'le neler çalışabilirdik
diye düşünüp durdum, onu çok özledim. Bir de kedim ve köpeğimden çok uzak kaldım.
- Karantina günleri hayatla ilgili nelerin farkına varmanızı sağladı?
- Karantina günlerinde yaşamak için ne kadar az şeye ihtiyacımız olduğunu daha iyi anladım. Tüketim alışkanlıklarımızı hiç sorgulamayan bireylere dönüşmüşüz galiba. Ben Üsküdar'da mütevazı koşullarda, insan ilişkilerinin rûberû olduğu bir ortamda büyüdüm. Bir arada olmayı önceleyen bir gelenekten geliyor olmak bu zor günlerde o yıllarda öğrendiğim her şeyi devreye soktu. Kısacası bu zor günler beni, fabrika ayarlarıma döndürdü diyebilirim.
- Refik Halid Karay bir romanında "İnsan ellisini aştı mı günlük hayatının ancak yarısını yaşar; yarısı eski yılların zihninde tekrarından ibaret kalır" der. Geriye dönüp baktığınızda hangi duygular öne çıkıyor?
- Zaten bugünümüzün içinde geçmiş de gelecek de yok mu? Şimdimiz geçmişi de geleceği de içinde taşıyor bence. Ben yine de ne geçmişi hüzünle anıyorum ne de geleceğe kaygıyla bakıyorum. Şimdiyi sevgiyle yaşamaya çalışıyorum.
SADECE BİR ENSTRÜMANDIM
- Sultan-ı Yegâh ile ilgili eminim birçok soru yanıtlamışsınızdır. Ben şunu merak ediyorum. Kimi şarkılar yaratıcılarının hayatlarında dönüm noktası olur. Kiminin şansıdır kiminin laneti... Sultan-ı Yegah'ın hayatınızda böyle bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
- Sultan-ı Yegâh albümü konuşulurken bana yoğunlaşılmasını çok doğru bulmuyorum. Ben o albümde Ergüder Yoldaş tarafında değerlendirilmiş bir enstrümandım yalnızca. Asıl konuşulması gereken Sultan-ı Yegâh albümünün ülkemiz müziğine ne gibi önerilerle geldiği ve neden hâlâ Türk müzik tarihinin en iyi 10 albümü arasında anıldığı olabilir. Bense bana bahşedilmiş bu onuru bir ömür taşımanın mutluluğunu kucaklayabilirim sadece.
BABASI GİBİ AYAKLARI BU TOPRAKLARA BASIYOR
- Oğlunuz da müzisyen. Tunç Devrim Yoldaş'ın müziğe bakışı babasıyla benzerlik taşıyor mu?
- Tıpkı babası gibi Devrim'in de ayakları bu topraklara basıyor, bu toprakların kültürel ve müzikal birikiminden güç alıyor. Gelenekle bağ kurmayı, onu dönüştürmeyi de önemseyen bir kompozitör ve söz yazarı Devrim. Kendi eserlerini yazmaya devam ediyor. Yakın bir gelecekte yine Devrim'in çalışmalarını seslendirmek için stüdyoya gireceğim hatta.